Ermeniler, Türkler, gerçekler...
Bu yurdun insanı olarak, nereden, ne gibi bir bela geleceğini önceden tahmin etmek zorundayız. Tahmin edeceğiz ve o ’bela’yla ilgili gerçekleri tüm dünyaya açıklayacağız. Böylece, oyunun kuralını biz koyacağız. Bunu her konuda yapmamız gerekiyor. Aksi halde ’yıkıcı yalan’tüm dünyayı zararımıza arkasına alabilir; tıpkı, Ermeni sorununda olduğu gibi!
İşimiz gerçekten zor. Çünkü tarihin beşiği olan Anadolu, bizim yurdumuz. Anadolu’yu vatan-yurt edinmek; kâinatın en güzel kadınıyla evli olmaya benzer; tüm dünyanın gözü ister istemez üstünüzdedir!
Yalancı Ermeni politikacılarının, azgın Ermeni kopuntusunun (diasporasının) iftiralarına karşı -geç kalsak da- yoğun biçimde gerçekleri haykırmalıyız. Tıpkı, Prof. Dr. Ramazan Demir’in yaptığı gibi... (Okuyucularım Sayın Demir’i anımsayacaklardır; “Durumdan vazife çıkartmak” başlıklı yazımda, Kürtler konusundaki ilginç fikirlerinden söz etmiştim.)
Sayın Demir, bizlere öyle bir armağan sunmuş ki, biz bu armağana ne kadar sevinsek azdır. O değerli armağan görkemli bir kitaptır. Ama ne kitap! Adı: “Ermeni İsyanı ve Harput Ermenileri” . Bu öyle bir eser ki; harika bir anlatım yanında, gerçek dışı hiç bir söz yok; abartı yok; öfke yok! 1979 yılından beri Ermeni sorunuyla ilgilendiğim halde, bu güne kadar böylesine kapsamlı bir eseri su gibi okuduğumu anımsamıyorum. Doğrusu, ayrıntılı, ’ağır’bir konuyu kolay okunur biçimde sunmak, saygı duyulacak bir yetenek işi olsa gerek.
Bu kitabı size nasıl anlatmalıyım? O kadar zor ki! Kitap, 787 sayfa; tam 786 başlık var. 140 eserden yararlanılarak yazılmış. Ermenilerin kısa tarihi, Türkleri koruyucu olarak yüceltmeleri, en fazla Türklerle barış içinde (900 yıl) yaşamış olmaları gerçeği, baş sayfalarda gözler önüne seriliyor. 1878’de Patrik Narses’le başlayan ayrışma gayreti... İsyanların tek tek belirtilmesi... Türklere, Kürtlere yönelik akıl almaz soykırımlar... Dünyadaki soykırımların, katliamların ayrıntılı listesi ve daha neler, neler... Bu kitapta mantık dengesi sağlam yazarlar yanında; Taner Akçam, Ahmet Altan, Gülay Göktürk gibi Türkleri ’sorun’olarak gören yazarların da ibretlik yazılarını okuyoruz. Ama kitabın ortalarındaki “Ararat-Gakkoş Diyaloğu” adlı bölüm, eseri benzerlerinden tümüyle ayırıyor. Ermeni sorununu işleyen hiç bir eserde görmediğim bu ’diyalog’bölümü, yorulan okuyucuya, kitaba yeni başlamış gibi, bir okuma heyecanı aşılıyor. Kitap, -Dr. Mete Soytürk’ün çevirisiyle- gerçek belgelerle donanmış. Çok daha ilginci ise, yazar, konuları işledikten sonra, konu hakkında kendi düşüncesini “irdeleme-yorum” başlığı altında veriyor. İşte o yorumlardan yürek yangını sözler:
“(...) Eğer soykırım yapılmak istenseydi neden zorunlu göçe tabi tutulsun ki? Neden malları mülkleri muhafaza edilsin? Neden sevkleri için emniyet tedbirleri alınsın? Neden sevkleri sırasında 255 milyon Osmanlı lirası (altını) harcansın ki? Neden sahipsiz çocuklar için yetimhaneler kurulsun? Neden yeni iskânları için toprak, ev verilsin, iaşeleri karşılansın? Soykırım yapsaydı, korkunç örnek olan Hitler’in yaptığını yapardı! Türk milleti, ordusu, hükümeti bunu asla yapmadı, yapamaz da...”
Değerli okuyucu, bu kitabı üç-beş satırla anlatmak olanaksız. Prof. Dr. Ramazan Demir’i gönülden kutluyorum. Palme Yayıncılık’ın sunduğu bu esere 0.312. 419 69 64 ve 0.232. 343 10 78 numaralı telefonlardan ulaşabilirsiniz.
Haftaya buluşmak dileğiyle, esen kalın.