Erken kalkan ne olur?
“Suriye”, “Irak”, “İran”, “PKK”, “Dersim,” “Van-Deprem”, “Bedelli-bedelsiz askerlik”....
“Nasıl oluyor da AKP bu oyu alıyor?”
Gündem ne olursa olsun, Ankara’da siyasi sohbetlerde konu döner dolaşır bu soruya gelir. Sırasıyla tüm seçim analizleri yapılır. En son anketler değerlendirilir. Sokaktaki vatandaşın nabzını çok iyi tuttuğuna (!) inananlar konuşurlar da konuşurlar..
“Atı alan Üsküdar’ı geçer”. Kimse de işin siyasi organizasyon tarafına bakmaz.
“İktidar kanadında neler oluyor?”a, yanıt aramak için dolaştığım AKP mahfillerinden edindiğim bilgileri sırasıyla aktaracağım.
Önce kabine içinden küçük bir fotoğraf:
Denilen o ki; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da üst üste potlar kıran ve kısa süre de “gaf şampiyonu olan “ İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’den pek hoşnut değilmiş. Bazı yakın dostları Şahin’e ” daha az” konuşması ve hatta diksiyon dersleri alması için tavsiyede bulunmuş. Tavsiyeleri reddeden Şahin “Ne yapayım her şey çok üst üste geldi. Ondan oluyor” demiş. İdris Naim Şahin’in de “rahatsızlıkları” varmış. Sebebi de eski İçişleri Bakanı, şimdiki Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın dışarıdan müdahale girişimleriymiş. Atalay’ın atakları şu anda yalnızca “müdahale çabası” olarak kalıyormuş ama gene de sıkıntı var.
Bu minik fotoğraftan sonra AKP’lilerin icraatın içinden sohbetlerini dinledik.
Geçelim.
Bu satırların okuyucularına asıl aktarmak istediğim; Başbakan Erdoğan, çoktan 2013 yerel seçimlerinin startını vermiş bile...
İlçe kongresini tamamlayan her AKP teşkilatı, belediye başkan adayını seçmek için derhal düğmeye basıyor. Sandık müşahitlerinden mahalle temsilcilerine kadar her şey belirleniyor ve örgütleniyor. Mahalle temsilcilerine yapacakları çalışmalar için bütçe de ayarlanmış. Her mahalle temsilcisi hangi apartmanda AKP’ye kimler oy vermiş, tespit edip genel merkeze bildiriyor. Tayyip Erdoğan’ın mahalli temsilcilere gönderdiği mesaj da şöyle:
“Mahalle muhtarları gibi çalışacaksınız. Ne sorununuz olursa mutlaka ilinizin milletvekillerine getireceksiniz. Talimat verdim. Milletvekilleri her şeyinizle ilgilenecek ve sorununuz neyse çözecekler.”
Kongre yapılan ilçelerde de hemen anket çalışmaları başlatılmış. Gelen anketlere göre ilçe sorumluları partiye çağrılıyor ve hesap soruluyor!..
Şaşırdınız. Değil mi?
Neyin hesabı soruluyor?
Örneğin, ankette yüzde 50 oy çıkaran AKP’li yöneticiye bizzat Erdoğan’ın şöyle konuştuğu ifade ediliyor:
“Kardeşim CHP şu oyu alıyor, MHP bunu, Saadet de böyle. Bu geri kalan yüzde 50’yi neden kazanamıyorsun. Saadet, zaten artık yok. Düzgün çalışın”...
Erdoğan başta, Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya gibi büyük illere de ayrı ayrı ekipler kurmuş. Sürekli “kimi görmek istersiniz” anketleri yaptırılıyor. 2013’de İstanbul’da Kadir Topbaş, Ankara’da Melih Gökçek ile devam etmeyeceği ileri sürülüyor. Gelecek dönem İstanbul Belediye Başkan adaylığı için İl Başkanı Aziz Babuşçu’nun çok istekli olduğu belirtiliyor. AKP kulislerinde dillendirilen bir başka iddia ise geçen dönem MHP’den Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Mansur Yavaş ile ilgili. AKP yöneticileri Yavaş ile çok samimi diyalog içinde olduklarını ve kısa zaman içinde Yavaş’ın AKP’ye geçeceğini iddia ettiler.
Mansur Yavaş’ı telefonla aradım. Yavaş, AKP’lilerin tüm iddialarını kesin bir dille reddetti. Mansur Yavaş,”Bırakın AKP’lileri MHP’lilerle bile siyaset görüşmüyorum. Siyasi sohbete bile kapalıyım. İşimle gücümle uğraşıyorum” dedi. Mansur Yavaş, 2 ay önce bazı CHP’lilerin kendisine gelip Ankara için teklifte bulunduğunu, fakat kendisinin buna da sıcak bakmadığını anlattı.
Dönelim yine iktidar partisine.
Antalya Belediye Başkanlığını kaybettikten sonra Tayyip Erdoğan’ın Meclis’e taşıyıp genel merkezde görev verdiği Menderes Türel durumundan pek hoşnut değilmiş. Anlatılanlara göre, Türel ilk kabine revizyonunda bakanlık bekliyormuş. Eğer olmazsa, Türel 2013’te yeniden Antalya’dan Belediye Başkanı olabilmek için Erdoğan’dan izin isteyecekmiş.
Yani anlayacağınız iktidar partisi 2013 mahalli seçimleri için tam gaz çalışıyor. Biraz erken oldu ama ilgilenenlere önemle duyurulur!.. Bizim işimiz de bu.
Tayyip Erdoğan’ın teşkilatına söylediği belirtilen “Saadet Partisi artık yok” sözlerine takıldım. “O cenahta neler oluyor”a cevap bulabilmek için birkaç kaynağı yokladım. Anlatılanlara göre, Saadet’de “Erbakan’ın miras kavgası” var. Saadet Partisi yöneticileri, Fatih Erbakan’dan rahmetli babasının üzerine gözüken parti mallarının, partiye bırakılmasını istemişler. Fatih Erbakan da bunu kesin bir dille reddetmiş. Hatta Rahmetli Necmettin Erbakan’ın sağlığında çok yakınında bir isim Almanya’ya gitmiş oradaki milli görüşçülerden de aynı talepte bulunmuş. “Fatih Erbakan izin verirse verelim” lafını işitince bağırıp çağırıp Ankara’ya dönmüş.
Kimi miras derdinde, kimileri sadece koltuk. Yerinden emin olanlar da oturduğu yere değil ileriye bakıyor. Hal böyle olunca da?
Zor soru. Siz cevaplayın.