Ergenekon ve medyanın yaptığı infaz!
Vakıflar Yasası, 301. Madde değiştirmekle ilgili teklif meclise geliyor. Anayasa taslağı kamuoyuna açıklanmak üzeredir. Bir Yunanistan Başbakanı 49 yıl sonra Türkiye’ye ziyaret etmektedir. Türban tartışmaları gündemi alt üst ediyor. Bu arada da Başbakan yaptığı bir konuşmada şehitlere “kelle” dediği için 3 kuruşluk tazminat ödemeye mahkûm ediliyor.
301. Maddeye karşı olanlar, “Ermeni soykırım” iddialarına karşı çıkanlar ve Başbakan Erdoğan’ı 3 kuruşluk tazminata mahkûm ettiren avukat Kerinçsiz’in de içinde bulunduğu otuzun üzerinde kişi bir baskınla göz altına alınıyor.
Bu baskının “Ergenekon Terör Örgütü” yle ilgili olarak yapıldığı ilan ediliyor. Söz konusu operasyonla ilgili olarak da mahkemece yayın yasağı konuluyor. Konuyla ilgili yasak olması ve kamuoyuna da şu ana kadar ne olup bittiği konusunda yeterli bilgi verilmemesi, operasyonun içeriğiyle ilgili yorum yapmayı güçleştirmektedir. Ancak hemen belirtmemiz gerekir ki, kimsenin “Ergenekon” gibi bir kavramın yanına “terör örgütü” sıfatını eklemeye ya da ekletmeye hakkı yoktur. Çünkü Ergenekon, Türklerin kaybettiği bağımsızlık ve egemenliğe yıllar sonra nasıl kavuştuğunu anlatan Göktürk’lere ait bir Türeyiş Efsanesi’dir. Milli ya da dini kavramların cinayet ve terör kavramlarıyla birlikte telaffuz edilmesi yanlıştır. Kavramları kirletmeye teröristlerin olduğu gibi onlara karşı mücadele edenlerin de hakkı yoktur!
Bu operasyonu fırsat bilerek basılı ve görsel yayın organlarının önemli bir kesimi, Türkiye’de son zamanlarda vuku bulmuş bütün cinayet, sabotaj ve saldırıları henüz sorgusu bile tamamlanmamış sözüm ona bu çeteye yüklemiştir. İnanılmaz iddialar, ithamlar ve yorumlar birbirini izlemektedir.
Medya operasyona önem bakımından çok büyük anlamlar yüklemiştir. Murat Belge çok daha ileri giderek bu operasyona tarihi bir misyon atfetmiştir. O, “Eğer arkası anlamlı gelirse, haftanın, yılın vb. değil, yüzyılın bizim açımızdan en önemli olayı haline gelir” diyor. “Büyük operasyon”, “asrın operasyonu” tabirleri daha önce “Susurluk” ve “Şemdinli” için de ifade edilmişti. Tantana ve şamatayla başlatılan yüzlerce operasyonun sonuçta fos çıktığına bu ülkede yaşayanlar tanıktır. Yani birileri bir süre sonra “dağ fare doğurdu” diye konuşursa sakın şaşırmayın!
Ancak işin bir başka yönü daha var. Mahkeme sonuçlanmadan medya tarafından tutuklananların suçlu ilan edilmesi için elden gelen ne varsa onun yapılmasıdır. Hem de mahkeme yasağına rağmen bu yapılmaktadır. Ortada büyük bir manipülasyon faaliyeti vardır.
Operasyonun daha ilk günü “biz dememiş miydik” sevinci içinde Türkiye’de son zamanlarda meydana gelen bütün cinayetleri bu operasyonla gözaltına alınan insanların sırtına medya yükleyiverdi. Malum kalemler yargı bildirmek için ne mahkeme kararını ne ifadeleri ne de sonucu beklediler. “Hablemitoğlu’ndan Dink’e oradan Danıştay saldırısına kadar uzanan cinayetleri, Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalardan Ankara’daki otoparkta yakalanan patlayıcılara kadar her türlü sabotaj ve saldırıları tutuklanan çetenin yaptığını” iddia ettiler. Bazı gazeteciler bu “çete” nin görevinin darbe ortamı yaratmak, Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak, kişisel kazanç sağlamak olduğunu yazdı. Bu çekirdek “çete” nin de tepeden bir yerden gelen emirle eylemlerini yaptığına özel vurgu yapmayı da ihmal etmediler. Adeta “Susurluk” ya da “Şemdinli Davası” yeniden görülüyor gibi.
Elbette devlet; demokrasiye, istikrara ve hukuk dışı hiçbir oluşuma fırsat vermemek durumundadır. Türkiye’den her türlü çeteler, yıkıcı, bölücü ve hıyanet odakları temizlenmelidir. Ancak bu suçu işleyenlere karşı yapılmalıdır. Suçla ve suçluyla mücadele etmek başka bir şey; suç ve suçlu icat etmek ise daha başka bir şeydir. Devlet medyanın yaptığı türden suç ve suçlu icat etmek gibi bir tavır içine giremez!
Türkiye’de sorunlara “Günah Keçisi” bulmak bir gelenektir. Gerçeği aramak ya da ortaya çıkarmak yerine, düşüncelerini gerçek yerine koymak bazı çevrelerde alışkanlık halini aldı. Her sorun için bir sorumlu bulmak sonra da onu ipe çekerek sorundan kurtulmayı birileri meslek edinmiş olabilir. Bu onların bileceği bir iştir. Biz gerçek bir yorum yapabilmek için mahkeme safahatını ve yapılacak açıklamaları bekleyeceğiz. Ancak bu aşamada operasyondan en fazla sevinenlerin Roj Tv, DTP, 301’in kalkmasını isteyenler, soykırıma destek verenler, “hepimiz Hristiyanız” diyenler, milli devlet düşmanları ve bölücülerin olması bize ilginç gelmektedir. Ya size?