Ergene-soygun

Türkiye’nin geçmişi ile hesaplaşmasını teşvik eden, insan hakları ve özgürlükleri eleştiren yazar çizer meslektaşlarım nedense işin cılkını çıkardı. Nedense hırsızlıklara karşı suskunlar. Sanki bu soygunlardan aralarında pay alanlar var gibi. Nedense Türk halkı adına yaptıkları savunmalar, bu hesaplaşmalar, hep milliyetçilere, vatanını sevenlere yönelik.
Nedense, Özal döneminde zirveye çıkıp, tavana vuran, büyük hırsızlık ve yolsuzlukları, uyuşturucu kaçakçılıklarını soruşturmazlar? O tarihlerde sanki Diyarbakır’da petrol bulundu, bölgeden mantar gibi biten servetlerinin temeli bilinmeyen zenginler türedi. Neden bunları sorgulamak işinize gelmiyor ağalar? Bunlar arasında bazı basın patronları da var biliyorsunuz.
Londra’da Miami’de oteller, evler, gazete patronlarının yazarların milyon dolarlık servetleri oluşmadı mı?
Bakın vergilerine hepsi zararda ne hikmetse. Tüm bu servetlerin vergisi verildi mi? Acaba kayda girmeden kesekâğıdında maaş alan yazarçizer takımı, aldıkları paraların vergilerini ödediler mi? Neden kimse bu Özal, Çiller, Yılmaz zenginlerinin servetini araştırmaz? O yıllarda yapılanın hesabını sormaz?
Ecevit döneminde hasta başbakandan habersiz çevrilen dümenler Ergenekon’dan daha mı aydınlık ve açık? Nerede özel savcılar? Nerelerdesiniz?
Bu tür ahlâksızlıklara, birilerinin sürekli örnek olarak gösterdiği ABD’de müruruzaman diye bir kavram uygulanmaz. Yani hırsızlığın, soysuzluğun müruruzamanı yoktur. Üzerinden 30-40 sene de geçse ortaya çıkarılıp kanıtlanınca 70-80 yaşına gelen sanıkları alır, cezaevine sokar, mal varlıklarına da el koyarlar. Ama diyeceksiniz neden bizde olmuyor, hani biz küçük Amerika’ydık?
Bulamadınız mı? Ben yanıtlayayım, bakın bakalım o günkü soygun olaylarında yer alanlar şu anda neredeler?
Hangi parti içinde yer aldılar? Cevabı siz de biliyorsunuz ama konuşamıyorsunuz. Ağalar esas Ergenekon, işte bu hırsızlık, soygunculukta. Ey savcılar neredesiniz? Neden milli soyguncularımızın peşine düşmezsiniz? Bu millet hırsızlarını ve asalaklarını kendi bütçesinden temizlemeden hiçbir şekilde düze çıkamaz.
Dünyadaki tüm dinler soygunu, soyguncuyu lanetler, yoksulun lokmasını çalanları günahkâr olarak tanımlar. Her halde bizimkilerin dinde yaptıkları reformla İslâm dini bu kuralın dışında kalıyor. Fukaranın lokmasını çalan kişi Hacca gitmekle aklanabilir mi?
Dedem bana hacca giden kişinin eline terazi değmeyecek derdi. Yani haksızlık yapmayacak, kul hakkını çalmayacak demek anlamına gelir. O zaman bizdeki hacı iş adamları ne olacak?
İşte bu soruların yanıtını vermek gerek.
Ne oldu 8 yıllık iktidar sırasında satılan Cumhuriyet kurumlarından elde edilen gelirlere? IMF’den alınan borçlar nerede, kimlere dağıtıldı? Bugüne kadar çok gördüm. Kul hakkını çalanların gırtlağına takıldı o haram paralar. Yiyemediler. Hastalandılar. Artlarında bıraktıkları kişilere de yaramadı haram paralar. Yaramayacak da. Alınan rüşvetler, yenen yoksul hakları, hastane parası, tedavi ücreti oldu. Bundan sonra da olacaktır inanın. Ben ilahi adalete inanan bir kişiyim. Ne zaman kul adaleti şaşsa, ilahi adalet gereğini yerine getiriyor ve getirecektir de.
Evet, gerçek Müslümansanız sorgulasanıza yoksulun hakkını çalanları, hırsızlıkları, devletin yağmalanmasını. Gerçek Ergene-soygunu soruştursanıza, yoksa sizin din ve adalet anlayışınızda bu kavramlar suç değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları