Erdoğan’ın gelecekte koalisyon ortağı, Öcalan
Son günlerde yaşadıklarımız yüzünden serseme dönüp, olayları doğru tahlil edemez hale geldik. Erdoğan hükümeti, halkın kafasını karıştıracak gündemlerin birini tamamlamadan ötekine geçerek, kamuoyunun dikkatini dağıtmakta çok başarılı. Ergenekon, suikast, Anayasa, açılım falan aslında hepsi dekor.
Tümünde amaç; halkın dikkatini, ekonomik açıdan çöken Türkiye’den uzaklaştırmak. Dünya Bankası yeni açıkladı, Ankara 1,8 milyar dolar kredi almış Washington’dan, herhalde seçim kampanyasında kullanacaklar. Hani IMF’ye sırtını dönmüşlerdi? Hani Türkiye ayakları üzerinde duruyordu, ne oldu o mangalda kül bırakmayan esip savurmalara?
Bir süredir sürekli yazdığım ama bazı arkadaşların bir türlü inanmak istemedikleri önemli bir konu Allah’tan kanıtlandı. ABD, artık Erdoğan ve arkadaşlarına kapıyı göstermiş bulunuyor. İşte bu nedenle aniden bir süredir uyuttukları AB ilişkilerini yeniden düzeltmeye sarıldılar.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun açıklamaları da bunu doğruluyor. Bakan, İsveç’ten çağrılan büyükelçinin geri döneceğini ancak Washington’dan Ankara’ya çağrılan Büyükelçi Namık Tan’ın, ABD geri adım atmadığı süre görevine dönmeyeceğini açıkladı. İsveç aslında ABD’den daha fazla Türkiye’nin gururuyla oynadı. Ezildiğini söylediği, Kürt, Süryani, Ermeni ve Rumlara yardım için para bile tahsis etti.
Tüm bunları yapmayan ABD nasıl geri adım atabilir? Tasarı konusunda Obama yönetiminin bir katkısı yok. O zaman Bakana göre herhalde ABD Kongresi’nin toplanıp, “Yahu biz bir halt ettik şu soykırım tasarısını geri çekelim” demesi bekleniyor. Demezler!!! Bunu diyecek herhangi bir ülke parlamentosu da yoktur, işgal altındaki Irak ve Afgan parlamentosu da dâhil.
Tersine ABD Dışişleri Bakanlığı, tasarının Genel Kurul’da oylanmasını engellemek için Temsilciler Meclisi ile bir anlaşma yapılmadığını söyledi. Öte yandan bu tasarının çıkmasını önlemek için çaba harcayanları da darılttılar. Amerikan savunma sanayii şirketleri, seçim kampanyalarına para yardımı yaptıkları milletvekillerini tasarı aleyhine oy kullanma konusunda uyarmıştı. Bu şirketlerin üyesi olduğu Türk-Amerikan Konseyi ATC toplantıları ise ertelendi. Sebep, Başbakan’ın gelmemesi, ona yaranmak isteyen işadamlarının ve dernekleri TÜSİAD’ın da geziyi ertelemesi.
Tabii ilişkileri geren yalnız Ermeni soykırımı konusu değil. Bizim sıfır sorunlu dış politika uzmanlarımızın yarattığı sorunlar da var. Son olarak bizimkiler, İran’ın nükleer sorunuyla ilgili Batılı ülkeler tarafından uygulanan ambargoya uyulması konusunda Washington’dan yapılan uyarıları da kabul etmedi. Neresinden bakarsanız bakın ilişkiler gizli gizli bozuk.
Gelelim ikinci konumuz AKP Anayasasına. Önce herkesin unuttuğu bir şeyi hatırlatayım. Anayasa değişiklik teklifi Brüksel’den yapıldı. Bizimkiler hemen başüstüne diyerek, Meclis Anayasa Komisyonunda değil, AKP Genel Merkezinde anayasalarını hazırladı. Ben hukukçu değilim ama bildiğim bir şey 15-20 yılda hiçbir ülke yeni bir anayasa yapmaz. Amerikan Anayasası yapıldığı tarihten bu yana değiştirilmedi, yalnızca ek maddeler kondu. Bizimkini okudukça nasıl bir tuzak kurulduğu görülebiliyor.
Mesela parti kapatma konusunda Meclis kararı koyuyorsunuz. Kapatılması istenen parti Meclis’te çoğunluktaysa sizin Anayasa maddenizin çalışma şansı yok.
Bu Anayasa konusunda Meclis’teki PKK temsilcisi partinin AKP ile işbirliği yapacağı görülüyor. Tasarıya bu parti, Öcalan’a af şartıyla destek verebilir. Terörist başına sayın diyen AKP lideri yakında iktidarı, hapisten çıkaracağı bebek katili Öcalan’la paylaşırsa da hiç şaşırmayın derim.