Erdoğan niye ABD’yi ziyaret etmek istiyor?..
Türkiye öylesine ters yüz oldu ki, artık kimse neyin doğru neyin eğri olduğunu bilemiyor. Aslında zaten amaç da buydu ve bu konuda da oldukça başarılılar. Cahil bir yöneticiler kadrosu, cehaleti ödüllendiren bir sistemle işte bir yere kadar gidersiniz. Mesela şu anda her şey güllük gülistanlık diyenlere de bir çift sözüm var.
Aynı ölüm öncesi hastaların birden iyileşecekmiş gibi bir dirilmesi vardır ya, aynı öyle şimdilerde Türkiye. Çelişkili olması gerekenin tersi gelişmeler.
Düşünün; bir ülke, bir yer, her neyse adını siz koyun, güvenliği sağlamakla yükümlü polis, sanık, katil polis veya hâkim. Buna ne ad verilir bilemem ama kesinlikle adalet diyemezsiniz. Bu günlerde evi yakanla, evi yakılan ters köşelere oturtulmak isteniyor. Aracı da adaleti sağlaması beklenen hâkim veya güvenlik. Terörle mücadele edenler içeride tutulurken, teröristlerle ülkenin geleceği için pazarlık yapılıyor.
Erdoğan’ın açıklamalarından önümüzdeki günlerde neler olabileceğini tahmin hiç de güç değil. Zira başımızdaki siyasetçiler söylediklerinin hep tersini yapıyor. Ne diyor Erdoğan, “Katil Apo’ya genel af yok” diyor. Bunun tercümesi hep söylediğimiz 2014 seçimleri öncesi Apo çıkacak ve siyasete girip Erdoğan’ın koalisyon ortağı olup Bülent Arınç’ın yerine geçecek. Bundan daha açık nasıl söylesin adamcağız.
Ben bunları falan kendime dert etmiyorum. Beni ilgilendiren Şubat ayında Erdoğan’ın Washington’a gelmek istemesi. Biz bu ziyareti henüz çözemedik. Bildiğim kadarı ile kendisine Amerika tarafından böylesine bir davet yok. Olsa olsa Washington’a doğrudan, Beyaz Saray’a beni çağırın diye duyuruyor olabilir. Hoş onların da pek aklına gelmemiş ki Ankara’dan duyurma ihtiyacı duydular.
İşin o tarafını anladık anlamasına da AKP iktidarı neden illa Washington’a gelip Amerikalılarla doğrudan görüşmek istesin. Biz uzun süredir bir şeylerin doğru gitmediğini yazıyorduk. Anlaşılan onların da aklına yattı gerçekten bir şeylerin doğru gitmediği konusu. Ve daha fazlası, Suriye olayında işler ters gidiyor. Arap basınına göre Patriotların yerleştirilmesini isteyerek karizmayı da çizdirdik. Patriotlar onlara göre bizim korkumuzu temsil ediyormuş.
Ama konu yalnızca bu da değil. Mesela muhalefet desen evlere şenlik. Halk Partisi kalkıyor Suriye’nin elinde olduğu söylenen pilotların birliklerini ve isimlerini gösteren bir listeyi Meclis’e soru önergesi olarak veriyor. Ellerinde bu kadar detaylı bilgiler olduğuna göre, bu kişilerin Türkiye’de olup olmadıklarını tahkik edemiyorlar mı? Eğer ellerindeki bilgilerin doğru olduğuna inanıyorlarsa bunları kamuoyu ile paylaşmak zorundalar.
Zira Türkiye’nin artık zamanı ve oynayabileceği alanı kalmadı. Her şey üzerimize yıkılıyor. Atatürk’ün partisi de şimdilerde aynı kayığa binip İmralı’ya gidiyor. Arada bir de laf olsun, sanki ortada muhalefet yokmuş demesinler diye, birbirleriyle göstermelik kavga eden sözler sarf ediyorlar. Ama ülkeyi parçalayan anayasa değişiminde ortaklar, o çalışmaları yasallaştırıyorlar.
Bu hafta ABD başkentinde gene Başkan Obama’nın, kabinesi için yapacağı bir atamada Kongre ile sürtüşmesi bekleniyor. ABD Savunma Bakanlığı’na aday olarak atamak istediği senatör Hagel konusu oldukça gürültü yaratacak gibi. Ermeni soykırımı iddialarına inanmadığını söyleyen, Atatürk’e hayran ve bir Cumhuriyetçi olan Hagel’a yalnız Obama karşıtları değil, aynı zamanda içinden çıktığı Cumhuriyetçi Parti de muhalefet ediyor.
İsrail ve Musevi lobisi de bu atamaya karşı çıkıyor. Aslında Neokoncu olarak bilinen Hagel’ın ataması acaba bizim Ankara’daki siyasiler için de iyi mi olacak şimdilik tartışma konusu. Adamın Atatürkçülüğü, Ankara açısından aleyhinde bir puan. İşte bu açıdan içinde bulunduğumuz hafta Washington’un gündemini, Hagel’ın atama konusu oluşturacak. Ayrıca Erdoğan’ın Washington’a gelme arzusu için de birkaç güne kadar Washington’dan bir açıklama yapılması bekleniyor.
Yeni yıla yeni değil, gene eski konuları taşıyarak girmeyi de becermiş olduk.