Anavatan Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan bir önceki Cumartesi günü, tarihte ilk kez, Güney Kıbrıs’tan gelen bazı Rum gazeteci ve yetkililerle İstanbul’da görüştü. Aynı heyetle Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da görüşme yaptı. Erdoğan’ın KKTC’de 18 Nisan’da yapılacak KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Güney Kıbrıs ve Yunan kamuoylarına mesaj vermeye çalışarak neleri hedeflediğinin kokusu yakında ortaya çıkacaktır. Erdoğan’ın müzakerelerde AKP siyasetini güden KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ı desteklediği ve yeniden seçilmesini istediği herkes tarafından bilinmektedir. Erdoğan’ın Talat’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi için her fırsatı değerlendirdiğini yakından izlemekteyiz. Zaten Erdoğan iktidara geldiği günden itibaren KKTC iç siyasetine müdahale etmektedir. KKTC’ye sahip çıkan Başbakan Derviş Eroğlu’nun seçilmemesi için elinden geleni yaptığını ibretle izlemekteyiz. Her neyse KKTC halkı artık AKP’nin iktidar olduğu son sekiz yılın değerlendirmesini doğru yapacak kapasiteye ulaşmıştır ve Annan Planı referandumu döneminde düştüğü yanlışa yeniden düşmeyecektir.
Gelelim Erdoğan’ın Güney Kıbrıs’tan gelen heyete söylediklerine. Erdoğan hâlâ daha Rum kesimi ile anlaşma olacağına inanarak İstanbul’a gelen heyete özetle şunları söylemiştir:
- ‘Liderlerin üzerinde mutabık kaldıkları 23 Mayıs Ortak Açıklamasında vurgulandığı üzere ’Bu ortaklığın çerçevesi, tek uluslararası temsiliyete sahip federal bir hükümet olacaktır, aynı zamanda bir Kıbrıslı Türk kurucu devleti, bir de Kıbrıslı Rum kurucu devleti olacaktır’.
- Çözüm ‘Güvenlik Konseyi kararlarında belirlendiği şekliyle siyasi eşitliğe dayanan iki toplumlu, iki kesimli bir devlet olacaktır.’
- ‘Eşitlik derken eşit sayıda bakandan bahsetmiyoruz. Kıbrıs Rum tarafının bakanlarının sayısı daha fazla olacaktır. Bahsettiğimiz, iki kurucu devlettir, bu da çok doğaldır. Federal bir yapıdan bahsediyoruz, nüfustan ötürü bu beklenen bir şeydir. Adada daha çok Kıbrıslı Rum vardır, gerçekler bunlardır. Askerin geri çekilmesi konusunda ise, bu konuda daha önce konuşmuştuk. Daha önce de söylediğimiz gibi, bir süre sonra asker geri çekilebilir.’
- ‘Biz olumluyuz, bir çözüm için buradayız, bir sonuca ulaşılması yönünde yardım etmek için buradayız ve bunu yapmaya çalışmayı sürdüreceğiz. Çok zaman kaybedildi. Bu kadar zaman kaybedilmesinin yazık olduğunu düşünüyorum.’
- ‘Taraflar arasındaki uçurum büyümeye devam ediyor. Çünkü biz ileriye doğru bir adım atıyoruz ancak bunun karşılıklı olmadığını görüyoruz. Bu yüzden mesafe büyüyor. Size karşı çok samimi olacağım. Kıbrıs’ı bir barış adası olarak görmeyi çok isteriz. Görmeyi ve yapmayı isteyeceğimiz şey budur. Ayrıntılara takılı kalmamalıyız ve adil bir sonuca ulaşabilmemiz için Kıbrıslı Rumlar da adımlar atmalıdırlar’.
Rum basınına yansıyan haberlere göre Başbakan Erdoğan’ın Rum heyete yaptığı açıklamalarında açıkça Talat’ı desteklediği ve onu iltifatlara boğduğu belirtildi. Erdoğan, Talat’ın kabul etmesiyle ‘Kıbrıs tarihinde ilk kez çapraz oyun kabul edildiğini ve bunun çok olumlu bir gelişme olduğunu’ söyledi.
Erdoğan Rum gazeteciler ve Annan Planını destekleyen Kıbrıslı Türk gazeteciler yerine, bizim gibi KKTC’ye sahip çıkanları davet etmeli ve AKP politikalarının bizleri nereye doğru sürüklediğini bir de bizden dinlemelidir. Enosis’ten vazgeçmeyen,Megali İdea ülküsü ile yanıp tutuşan Eoka’cı katillerle birlikte yeniden bir araya gelemeyeceğimizi -Rumun gerçek yüzünü- Erdoğan bir de bizden dinlemelidir.KKTC tanınmadan Kıbrıs sorununun çözümlenemeyeceği gerçeğini bizden öğrenmelidir. Yoksa Kıbrıs’ta verilecek ödünlerin vebali ve sorumluluğu Erdoğan’a ait olacaktır; hem bu dünyada hem de öbür dünyada.
