Erdoğan, Erbakan’ı da dövdürecekti...
“Ananı da al git” ... Tayyip Erdoğan, sokağın ortasında vatandaşına ulu orta -en hafif deyimiyle- hakaret etti.
Kimsenin gıkı çıkmadı.
Düşüncelerinden dolayı içeri tıkılanlara hiç değinmiyorum. Zaten onlar “terörist” , “çete lideri” .
Başbakanlık korumaları, vatandaş tartaklayıp dövmekten bitkin düştü. Onun için devamlı sayıları artıyor. Daha zinde olanlar görev yapsın diye, yorulanlar dinlendiriliyor.
Tayyip Erdoğan, dünyada en kalabalık koruma ordusu ile dolaşan liderlerden biri.
Sıkıysa, bir yerde Başbakan’a yan gözle bak, muhalif bir hareket yap veya söz söyle.
Kaşla göz arasında yersin bir araba dayak. Şikayetçi olanı da yeğen Ali Erdoğan gelir karakolda döver.
Meydanın arkalarında “ustaca” atılan dayaklardan basın kartsız gazetecilerin haberi olursa; onlar zaten “terörist”... Basın kartlıların da hali ortada.
Tayyip Erdoğan’ın ileri demokrasi anlayışı bu!..
Bilmezsiniz ama yeni değil.
Pazar günü, Milli Eğitim Komisyonu’nu bastırıp muhalifleri dövdüren Erdoğan, yıllar öncede “Erbakan Hocasının” Refah Partisi’ni adamlarına bastırtmıştı. Partiden içeri girebilseler, Necmettin Erbakan, Oğuzhan Asiltürk ve Şevket Kazan sıkı bir dayak yiyebilirdi. Allah’tan “Sakaryalılar” önceden istihbaratı almışlardı dayak atmaya gelen Erdoğan’ın adamlarına sıkı bir dayak atıp İstanbul’a gerisin geriye postaladılar.
Bu olayın ayrıntılarını merak ettiniz herhalde!..
Rahmetli Aydın Menderes ve ekibinin Refah Partisi’ne katılmasını hiç kabullenememişti Tayyip Erdoğan, sürekli tepki gösteriyordu. 1995 seçimleri arifesinde İstanbul listesi de kendisine sorulmadan yapılınca Erdoğan vitesten atmıştı. Sıkı dövüş ustalarından oluşan bir grup adamını “hadlerini bildirmek” üzere Refah Partisi genel merkezine gönderdi. İstihbaratı önceden alan Erbakan’ın “Sakaryalılar” olarak bilinen ve çoğu dövüş sporlarında dereceli korumaları, gereken tedbirleri alıp Erdoğan’ın adamlarına güzel bir karşılama(!) yaptılar. RP Genel Merkezi’nde biraz cam çerçeve kırıldı ama o sırada Başkanlık Divanı toplantısında olan Erbakan ve gelenekçilere Erdoğan taraftarlarından ulaşan olmadı.
Gömlek değiştirmekle zihniyet pek değişmiyor. Aynı zihniyeti Erdoğan’ın yakın adamları da o kadar içselleştirmişler ki; kademeli eğitime geçişin tüm aşamalarını oldukça başarılı bir şekilde izleyen Ankara Haber Merkezimizden Fatih Erboz, muhaliflerin dayak yediği Pazar günü oldukça ilginç bir kare yakaladı.
Ama, bu fotoğraf karesi değil.
Sözlü kare!..
Nasıl mı olur?
Muhalefet dayak yerken yasa teklifi 30 dakikada “ustaca” komisyondan geçti. AKP’li mebuslar da zaferlerini Meclis koridorlarında kutlarken, AKP Grup Başkanlığının bulunduğu koridora gelen Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer der ki; “Geçmiş olsun, işi bitirmişsiniz. Hepinizi kutluyorum”.
Zorbaları ve zorbalığı kutlayan bir Milli Eğitim Bakanı ve “İŞİ BİTİRMEK”..
“Kindar neslin” yetiştirilmesi için uygulamalı eğitime başladı AKP.
Muhalefetin konuşma sürelerine el attılar, Genel Kurul’da sopa attılar...
Olmadı!..
Dayağı milli iradenin temsil edildiği yerin komisyon odalarına kadar soktular.
Benden uyarması;
Yakında Meclis’de basın toplantısı düzenleyip iktidarı eleştiren mebuslar da dayak yiyebilir.
Adamlar iş yapıyor, iş bitiriyor ya!..
İcraatçı iktidar diye buna denir.
Dayaktan da acı gerçeklere dönelim.
Daha önce de sesimi duyurabildiğim kadarı ile yazmıştım.
“Bunların derdi kademeli eğitim, İmam Hatipler değil, Kürtçe eğitim” diye...
MGK’da görüşülenin kademeli eğitim olmadığını, başta Kürtçe olmak üzere etnik köken dillerinin, seçmeli olarak okutulması çalışmasının yapıldığını anlatmaya çalıştım.
Nihayet Ömer Dinçer de şahsi görüşü gibi yaparak “Kürtçe seçmeli ders olmalı” dedi.
Tekrar altını çiziyorum; AKP ne zaman ortaya İmam Hatipleri ve başörtüsünü atarsa mutlaka bunun altından bir bit yeniği çıkar. Gazeteleri karıştırın tüm haberleri dikkatlice okuyun. Altyapı çalışmaları ve psikolojik operasyonlara dikkat edin.
Bu iş seçmeli Kürtçeden başlayıp, yine anayasanın değiştirilemez maddelerinden olan
“Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dili Türkçedir”e kadar gidecek.
Siz anayasa değişikliği çalışmalarının Meclis’te yapıldığını zannediyorsanız yanılıyorsunuz.
Başka mahfillerde “işi bitirdiler”...
Bu sese kulak verin
AKP iktidarının Jandarma Teşkilatı’na yönelik operasyonları ortada. Bu güzide teşkilatımıza mensup çok sayıda okurumuzdan her gün telefonlar ve elektronik postalar geliyor. Gelen mesajların ortak noktalarından alıntılar yaparak aktarıyorum:
“Vatanı, milleti, bayrağı uğruna doğusunda, batısında, en zor şartlarda Türk milletinin can ve mal güvenliğini sağlamaya çalışan, Uzman Jandarmalar olarak Türk bayrağının dalgalandığı atandığımız en ücra karakola gittik, ” lojmanı var mı, yolu var mı, okulu var mı “ demedik. Mevzilerde sabahladık. Hal böyle iken kaçtık mı? Hayır. Kolumuzu, gözümüzü bir yerlerde bıraktık, üstümüzde taşıdığımız üniformamızın kutsallığı ile gurur duyduk, seve seve bu vatan için can verdik, gazi olduk.
Şu an emeklileri ile beraber 30 bin Uzman Jandarmanın 25 bine yakını üniversite mezunu olmasına rağmen, mesleğe giriş şartı lise ve dengi olmasına rağmen giriş şartımızın da altında eğitim seviyesinden ortaokul üzerinden emekli ediliyoruz. Emekli maaşımız 907 TL. Açlık sınırının altındadır. Tüm devlet memurlarına tanınan hakkın bizlere de tanınarak hak ettiğimiz derece ve kademeden emekli olmak istiyoruz.
....
Uzman jandarmalar, Doğuda kahramanca, jandarma astsubaylar ile birlikte omuz omuza çarpışmış şehit olmuş gazi olmuşlardır vatanın bekası için.
Yine kuşların uçmadığı, yaban hayvanların gezmeye çekindiği dağ karakollarında aylarca susuz aç olarak görev yapmışlardır..
Şimdi Uzman Jandarma Okulunu kapattılar. Sonumuzun emniyet bekçileri gibi boş vaatlerle, yıllarca kandırılıp eritilmek olmasından endişe ediyoruz.”