Erciyes ve ahde vefa...
Bugün ne yazayım diye düşünüp dururken bizim Osman Ergin “Ahde vefa” yı yaz dedi. Osman’ın ahde vefadan kastında kesinlikle Erciyes yoktu. Erciyes’in yasaklanmasına hepimizden fazla kızan dostum, bütün olumsuzluklara rağmen “teşkilat” ın yıpranmasına karşı olanlardan. Doğruların her daim söylenmesini, ancak üslupta dikkatli davranılması gerektiğini düşünen gönül adamıdır Osman.
Ahde vefa deyince, benim memleketim Kayseri’de kurulan Ahde Vefa Derneği’ni biliyor sanmıştım. Vefa’nın İstanbul’da bozası ile ünlü bir semt adı olmaktan öte anlamlar taşıdığını düşünenler, Selçuklu’nun payitahtında Ahde Vefa Derneği kurdular. Aralarında Erciyes Üniversitesi öğretim görevlileri Türk milliyetçiliği üzerine inanan kuruluşlarda görev yapmış, Ülkü Ocakları ve MHP’de itlerin kimsesizliğimize güldüğü dönemlerde görev yapan gönül insanlarının kurduğu dernek, vasiyet yalanlarının ayyuka çıktığı dönemde Erciyes Kurultayı’nı yaptığı için harekete geçmişti.
Maksatları 17 yıldır sadece Türkiye’nin değil, Avrupa’dan gelen gurbetçilerin de buluşma noktası olan Erciyes’te Ergenekon kültürünü yaşatmaktı. Ergenekon deyince şimdi birileri sazan gibi atlayıp “Ergenekoncular Erciyes’te buluşmaya çalışmış” gibi abuk sabuk haberlere dalmaya kalkışabilir. Ergenekon’un ne anlama geldiğini bilmeyenler Erciyes’teki muhteşem tabloların dönemin gazete ve dergilerinde “Ergenekon’dan çıkış” manşetleriyle duyurulduğunu da bilmezler.
İşte bütün bunları hatırlayıp, merhum Alparslan Türkeş’in hemşerisi olma gururunu yaşayanlar Kayseri Valiliği’ne dilekçe verip Erciyes Zafer Kurultayı’nın tertip komitesinin sorumluluğunda yapılması için müracaatta bulundu.
Bu sütunlardan yasak haberini duyunca “çoluk çocuğumu alıp Erciyes’e gideceğim” diye yazmıştım. Benim gibi düşünen binlerce insan Kayseri’ye gitme kararlarını eş-dost ve arkadaşlarıyla paylaşıp Erciyes’te buluşmak üzere organizasyona başlamıştı. Ozanların Piri Ozan Arif, Sevgili Esat Kabaklı ve İsmail Türüt ile beraber Tekir Yaylası’nda Türk’e yakışır, Türkçe türkülerin söyleneceği şölene hazırlanmıştı. Ancak, Kayseri Valiliği güvenlik gerekçesiyle kurultayın yapılamayacağı kararını tebliğ etti.
Hukuka karşı boynumuz kıldan ince. Bu yıl izin verilmeyen Kurultay’a önümüzdeki yıl çok önceden hazırlanarak hukuki izinlerin alınacağından eminim. Ancak kendi adıma verdiğim söz beni bağladı. Boşuna “insanlar sözlerinden, hayvanlar boynuzlarından bağlanır” dememişler. Arif Hocam da Yeniçağ gazetesine yaptığı açıklamada “Ben bireysel olarak gidip orada karşılaşacağım dostlarımla kucaklaşıp hasret gideceğim” diyor. Ozan Arif’i özledim. Cihan, Sefer, Şaban ve Paşa başkanları da özledim. Kayseri mantısı, yaprak sarması, bulgur pilavı gözümde tutuyor.
Yazının sonuna geldiğimde Osman Ergin, Hz. Ömer’in babaları öldürülen kişilerin talepleriyle ilgili hikâyesini verdi. Hani Hz. Ömer “Evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin vardı neden geldin?” diye sorunca “Ahde vefasızlık etti demeyesiniz diye geldim” der ve hikâye “İnsanlık öldü” dedirtmemek ve sonunda da “Merhametli insan kalmadı demeyesiniz” diye sonuçlanır.
Kayseri’deki Ahde Vefacılara sevgi ve selamlarımla... Ülkü ile kalın...