Erbil'e inemeyen uçağın üstündeki sis bulutu..

Hafta içinde aldığım üç önemli istihbarat tüm mesaimi alt üst etti. Birincisi; Başbakanlıkta yapıldığı iddia  edilen çok gizli bir görüşme, ikincisi; Genelkurmay Başkanlığının yaptığı bir araştırma, üçüncüsü ise İstanbul polisinin gerçekleştirdiği ileri sürülen çok gizli bir operasyonla ilgiliydi. İstihbaratların ilk ikisinin açık kaynaklardan yansımaları ortaya çıktı. Ama üçüncüsünden en ufak bir belirti gündeme gelmedi.
Sırayla gidelim..
Erbil’e petrol ve gaz konferansına gitmek için  yola çıkan Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın uçağı Kayseri’ye inmek zorunda kalmıştı. Bağdat Hükümeti Enerji Bakanının uçağına iniş izni vermemişti. Belli ki; olayda bir misilleme var. Maliki-Erdoğan ilişkilerindeki gerginlik apaçık ortada. Yorumlar da hep bunun üstüne oldu. Misilleme de uçak havada iken, bilerek yapıldı. Yoksa üst düzeyde bir heyeti taşıyan uçak tüm formaliteler yerine getirilmeden pistten teker kesmez. Pazartesi günü aldığım istihbarat; çapulcu başı Mesut Barzani’nin yeğeni Neçirvan Barzani’nin “gizlice Ankara” ya getirildiği ile ilgiliydi. Salı günü uçak hadisesi patladı. Kaynağımın iddiasına göre; “Neçirvan Barzani Kasım ayının son haftasında Ankara’ya üç-dört saatlik gizli bir ziyaret yaptı. Öğleden sonra özel bir uçakla Ankara’ya indi. Saat 17.15’de çok lüks bir otelden özel bir ekip tarafından alınıp Başbakanlığa getirildi. Saat 17.30’da Tayyip Erdoğan ile yaklaşık bir saat görüştükten sonra aynı ekip tarafından doğruca havaalanına götürüldü.”
İddiayı Başbakanlık ve Dışişleri kaynaklarından doğrulatamadım. Tekrar kaynağıma döndüm. İddiasında ısrarcı oldu ve olayı duyduğu  “emin” kaynakları(bunları yazmama müsaade etmedi) sıralayınca ikna oldum. Maliki’nin Barzani’yi köşeye sıkıştırdığı ve devamlı AKP iktidarını çapulcu başına destek vermemesi için uyardığı bir dönemde olup bitenlere şaşırmamak lazım. Bir ülke, komşu  diğer ülkenin  önemli bir uçağını kolay kolay havada asılı bırak(a)maz. Cevap bulunması gereken soru; “AKP’nin Neçirvan Barzani üstünden ne tezgahladığı ve Mesud Barzani’ye ne mesajların gittiği”.. Bence, Maliki her şeyi biliyor!..

 

***

 


İkinci konu; Genelkurmay Başkanlığının kendi bünyesinde başlattığı bir çalışma ile ilgili. Edindiğim bilgilere göre; Genelkurmay iç bünyesinde,  “Ankara, Eskişehir, Kırıkkale ve bu üç ilin kuzey hakimiyet sahası içinde güvenlik tedbirlerini ve birlik düzeninin arttırılması”  konusunda görüş soruyormuş. Bunun ne manaya geldiğini askeri bir uzmana sordum; “Biliyorsun, AKP’nin TSK’nın yüzde 30 küçültülmesi projesine  Genelkurmay  hesapsız bir şekilde olur verdi ve hazırlıksız yakalandılar. Meydana gelen bazı zafiyet durumları var. Şimdi ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlar ” dedi. Cuma günü Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde “2012 Aralık ayı personel mevcutları”  duyurulunca uzman görüşe hak verdim. İçerde terör örgütü en azgın şekilde faaliyetlerini sürdürürken, sınırlarımız cehennem ateşi ile yanarken TSK son  9 ayda 70 bin küçülmüş.

 

***

 


Üçüncü konu; İstanbul polisinin gerçekleştirdiği iddia edilen bir operasyonla ilgili. Emniyet içindeki üst düzey bir kaynağım Başbakanın çok güvendiği bir bakanın (ismi bende saklı) çok yakını bir isim ile birkaç önemli bürokratın “yolsuzluk” tan dolayı göz altına alındığını söyledi. Detay isteyince de  “Bizden bile saklanıyor. İstanbul çok gizli tutuyor. Bizlere bilgi vermiyorlar. İstanbul’da kaynaklarınız varsa oraya bakın”  dedi. İtiraf edeyim; aldığım istihbaratla kaldım. Kulağıma kar suyu kaçıran emniyetçiyle tekrar görüştüğümde,  “Geçmiş olsun adamlar serbest. Dosya da kapandı ” dedi.

 

 

Kimyası bozuk Patriotlar
Yandaş medyaya bakarsanız, Patriotların nereye konuşlandırılacakları belli olmuş .Önemlisi,  “füzeler Suriye’deki kimyasal silahlara karşı caydırıcılık  yaratmak için konuşlandırılacak” mış. Kimyasal hikayelerin gerçek yüzünü emekli kurmay albay Ümit Yalım’dan dinleyin: “Patriot Füzelerinin Türkiye’ye yerleştirme gerekçeleri arasında, Suriye yönetiminin kimyasal silah kullanabileceği faraziyesine de yer verilmiştir. Kimyasal silahlar hem balistik füze ile hem de konvansiyonel topçu silahları ile hedef ülkeye atılabilmektedir. Patriot füzeleri, balistik füzeleri havada imha etme yeteneğine sahiptir. Fakat Patriot’un, konvansiyonel topçu silahı ile atılan mermilere karşı kullanılması mümkün değildir. Topçu silahlarının mevzii, ANTPQ serisi radarlar ile tespit edilebilmektedir. Ancak topçu silahından atılan mermilerin havada imha edilmesi mümkün değildir, dünyanın hiçbir ordusunda da topçu mermisini havada imha edebilecek bir sistem yoktur. Hali hazırda Suriye’den Türkiye’ye karşı herhangi bir saldırı beklenmemektedir. Eğer, AKP Hükümeti, Amerika’nın dayatmasıyla Suriye ile savaşa girerse, Esad can havli ile hem Scud füzelerini hem de konvansiyonel topçu silahlarını kullanarak Türkiye’ye kimyasal silah atabilir. Böyle bir durumda, eğer Stavridis füzelerin kullanılmasına karar verirse, Patriotlar Scud füzeleri ile atılan kimyasal silahların yüzde seksenini havada imha ederek koruma sağlar. Ancak topçu mermisi ile atılacak kimyasal silahlara karşı koruma sistemi olmadığından, Suriye topçusunun menzilindeki Hatay, Osmaniye, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak illerinde yaşayan vatandaşlarımız kimyasal silahlardan doğrudan etkilenerek toplu ölümlere maruz kalabilir. ”

Yazarın Diğer Yazıları