Enteresan bir deri türü...
Her gün aynı şeyleri yazmak durumunda kalmak, inanın bizler için de çok can sıkıcı ama her gün aynı “bilgi kirliliği”nin, ısrarla, tekraren yayılmaya çalışılması karşısında elimizden gelen -elimizden geldiğince- gerçeğin de tekerrürünü sağlayabilmek köşelerimizde!
Varlığının, 68 kuşağının zihnine kazınmış en hazin hatıralardan biri olduğunu sandığım Oral Çalışlar’ın ABD’yle kucak kucağa olmaya dönük (kim kimin kucağında hiç kurcalamayın) heveskâr tutumu karşısında “şok” yaşayacak değiliz elbette. Ama, hiç olmazsa “Ben yarın nasıl bakacağım suratlarına” der de civciv yerine koymaz insan bu toplumu; koyuyorsa da “ufak atar” ki “yesinler” değil mi!
Şu “aklama” yenilir yutulur
şey mi:
“Ortadoğu’daki altüst oluşun nedenini ’Müslüman dünyasının uzlaşamamış olması’nda (ve Batı’nın bundan ’fayda sağlaması’nda veya ‘Batı’nın tuzağına düşmemiz’de) aramak gerçekçilikten uzak. Mısır’da darbeyi Mısırlılar yaptı. ...Darbeyi Batı yapmadı.”
Ya Başbakan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın Star’da yazdığı satırlar:
“Müdahalenin amacının batının bu ülkeye çöreklenme ve kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirme isteği olduğu tezi görünüşte doğru gibi dursa ve Müslümanların alerjisini üretse de gerçekle bağdaşan bir yaklaşım değildir...”
Ey ahali;
Kendi evlatlarını “darbeci” diye tescillettirmek, kendi devletini “katil/soykırımcı” diye mahkum ettirmek için elinden geleni ardına koymayan iktidar ve yandaşları “kan ve petrolle beslenen” Batı/ABD’yi beraat ettirmek için “gizli tanık”lık yapıyor. Kimi güya çok dindarmış, kimi güya çok demokratmış maskesiyle “işgal”in delillerini karartıyor!
Tabii... Zaten “Batı” Irak’ı da iştah kabartan “petrolleri” hatırına değil sırf “demokrasi” getirmek için “şereflendirdi(!)” değil mi?
Suriye’nin ana arterlerini vurma planlarının, Fransız şirketlerini “yeniden imardan kazanılacak paralar”la ihya etmekle hiç ilgisi yok mesela!
Libya’da yerleşik hale getirilen “linç kültürü” her gün can alırken, “Batı” yıkıp yeniden inşa ettiği yolların, binaların kârının derdinde değildi çünkü!
İran varolduğu müddetçe Büyük Kürdistan’ı oluşturmak, Orta Doğu ve Orta-Uzak Asya’yı “tam sömürge”ye dönüştürmek dahil nihai planlarına doğru bir tek adım atamayacağı ortadayken Suriye eşiğini niye geçmek istesin ki zaten “Batı/ABD”?
Belki bin kere sordum bu soruyu ama gerçekten merak ediyorum cevabını:
Bunları yazdıktan sonra, sahi nasıl çıkıyorsunuz siz sokağa?
Bilim adamlarını sosyo-psikolojik etkileşime kapalı bu deri midir artık zihin mi her neyse onun üzerinde incelemelerde bulunmaya davet ediyorum!
Bence BİP!
Arap Baharı başarılı olmalıymış. Çünkü “Batı ile yerli işbirlikçileri”ni yenip BOP yani Büyük Orta Doğu Projesi’ni saf dışı bırakıp, BÜP yani Büyük Ümmet Projesini hayata geçirmeyi sağlayacakmış!
Büyük İslam alimi(!) Hayrettin Karaman böyle buyurmuş!
Pardon da “ümmetçilik”le “millet”leri, “ulus/milli devletleri” ortadan kaldırmak da BOP’un aşamalarından biri değil mi?
Uzun uzun “Hangi Ümmet;
Birinci Dünya Savaşı’nda sırtımızdan hançerleyen mi? ”Tekbir“lerle birbirini boğazlayan mı? Menemen’de Kubilay’ın kellesini alan mı?..” mevzularına girmeyeceğim. Sorum kısa ve net:
Milletleri ümmetleştirmek de BOP’un ayaklarından biri olduğuna göre, bunu “BOP karşıtı” maskesiyle savunup cilalamaya kalkışmak da “işbirlikçilik” kapsamına girmez mi?
Bence Türk Milleti ve hatta İslam Alemi ivedilikle BOP ve BÜP’ü BİP’leyip algılarını temizlemeli.