Enflasyondan umut yok!

Kasım ayında aylık TÜFE oranı yüzde 2.3, yıllık TÜFE oranı ise yüzde 14.03 oldu.

Yİ-ÜFE oranı da aylık yüzde 4.08 ve yıllık yüzde 23.11 oldu. Yİ-ÜFE'nin yüksek olması işyeri kiracıları açısından sıkıntılı oldu. Çünkü işyeri kiraları Yİ-ÜFE'ye göre artıyor.

Enflasyon ekonomik istikrar hastalığının ateşidir. Piyasaları bozar, gelir dağılımını dengesizleştirir, yatırımları engeller. Bu günkü siyasi iktidar enflasyona doğru teşhis koyamadı. Mali disiplinle çözeceğini zannetti. Bütçe açığı azaldı, ama bütçe harcamaları etkin kullanılmadı. Yani gerek İMF tespitleri ve gerekse siyasi iktidarın tespitleri şekilcilikle sınırlı kaldı. Gerçekte ise Türkiye de yapısal sorunlardan kaynaklanan yüzde 10 düzeyinde bir enflasyon var ve kur artışları da üstüne bindiriyor.

esfender-umut-1.png

Kasım ayı enflasyonu ile ilgili şu tespitler yapılabilir;

1- 2019 Kasım ayında aylık ortalama dolar kuru 5.7299 idi. 2020 Kasım ayında 7.9771 oldu. Bir yılda dolar kuru yüzde 39.21 oranında arttı. Aynı yılda Yİ-ÜFE içinde yer alan, aramalı fiyatları da yüzde 30.07 oranında arttı. Oysa ki imalat sanayiinde aramalı olarak ithal girdi oranı ortalama yüzde 40'tır. Bu demektir ki, üreticiler yerli girdi fiyatlarının bir kısmını da artan dolar kuruna göre artırmışlar. Bunun nedeni, piyasanın aşırı kırılgan olması, fırsatçılığa açık olmasıdır. Ayrıca ekonomide panik olunca, üreticinin korunma içgüdüsü ile fiyatları artırıyor olmasıdır. (Aşağıdaki Grafik)

esfender-umut-2.png

2- Yİ-ÜFE artışı, kısa sürede perakendeye yansımış. Kasımda TÜFE oranı 2 puan arttı. Çünkü dolarla mal almayanlarda, vitrindeki fiyatları artırıyor. Yahut vitrindeki eski ithal malları ve hatta yerli malları da yeni fiyattan etiketliyorlar. Üretici gibi perakendeci de aynı malı yerine koyamam endişesi içinde fiyatları artırıyor.

3- Kasım ayında gıda fiyatları yüzde 21.08 oranında, TÜFE'nin üstünde arttı. TÜİK'in TÜFE sepetinde gıdanın payı yüzde 22.77 dir. Oysaki işçi-memur - sabit ve düşük gelirli ailelerin harcama sepetinde gıdanın payı yüzde 40'ın üstündedir. Bu şartlarda maaş ve ücretler, ortalama TÜFE'ye göre düzeltildiği için, işçi ve memurun gerçek satın alma gücü düşmüş oluyor. Sık sık söylerim... Bunun çözümü ücretlilere uyan yeni bir harcama sepeti hazırlamak ve bu sepete göre yeni geçinme endeksi düzenlemektir.

4- Merkez Bankası 2006 yılından beri enflasyon hedeflemesi uyguluyor ve hiçbir yıl tutturamadı. Bunun içindir ki, MB güven kaybetti. Siyasi vesayet altında olması bu güvenin daha da düşmesine neden oldu. Hukuki, demokratik ve siyasi sorunlar da güven kaybını artırdı.

Sonuç olarak; bugünkü güven sorunu, çözümsüzlüğü de artırdı. Zaten bugüne kadar siyasi iktidar her ne halse dalgalı kurdan taviz vermedi. Aynı zamanda faktör verimliliğinin artırılması, kamu kaynaklarının etkin kullanılması, devletin kurumsallaştırılması, oligopol piyasa yapısı ve spekülatif piyasalarla mücadele için devletin geçici olarak piyasaya girmesi, özelleştirilen devlet tekellerinin yeniden kamulaştırılması, gibi yapısal çözümlerden uzak durdu ve siyasi hedeflerine bakarsak duracağı da açıktır. Bu şartlarda enflasyon kendiliğinden düşmesini bekleyemeyiz.

Yazarın Diğer Yazıları