Enflasyon-faiz-kur açmazı

Türkiye İstatistik Kurumu, finansal yatırım araçlarının Eylül ayında reel getiri oranlarını açıkladı. Yıllık olarak en yüksek reel getiriyi yüzde 28.46 oranı ile devlet iç borçlanma senetleri sağladı. İkinci sırada yüzde 11.4 oranı ile mevduat faizi yer aldı. BİST 100 endeksi yüzde 2.82 oranında reel kayıp getirdi. Dolar ve Euro da sırasıyla yüzde 17.63 ve 22.21 oranında reel kayıp getirdiler. Külçe altın yüzde 4.03 oranında reel getiri sağladı.

Ağustos 2019 da, yıllık TÜFE oranı yüzde 15.01 idi. Eylül ayında yüzde 9.26 oldu. Mevduat brüt reel faizleri, yani vergi stopaj yapılmamış reel faiz oranı, Ağustos ayında 0.97 iken Eylülde enflasyonda şok düşme ile yüzde 11.04'e yükseldi.

Enflasyon zaten istikrarsızlık demektir. Türkiye de yüzde 10 dolayında kronik enflasyon sürüyor. Birde bu şekilde şok iniş ve çıkışlar ekonomide belirsizliği daha çok artırıyor.

Merkez Bankası, 12 Eylülde faizleri indirirken, enflasyonda düşüş yönünde idi. Halen Merkez Bankası gösterge faizi yüzde 16.50'dir. 24 Ekimde PPK toplanacak. PPK'nın faizlerde tekrar 1.5 ile 2 yüzde puan bir indirim yapması bekleniyor. Zira Hükümet faizleri düşürüp, kredi hacmini artırarak ekonomiyi canlandırmak istiyor. Yatırımları cazip kılmak istiyor.

Kasım aralık ayında enflasyon artacak ve yüzde 12 dolayında olacak. Enflasyon düşerken faizleri de düşürmek, reel faizleri etkilemedi. Ama tersi durumda etkiler. Yani enflasyon artarken faizleri düşürürsek doğal olarak reel faizler de düşecek.

Reel faizlerin düşmesinin, yatırımların artmasına ve ekonomide canlanmaya yol açması gerekir. Maalesef Türkiye şartlarında düşük faizde olsa kimse kredi alıp yatırım yapmıyor.

Öte yandan düşük reel faiz, yabancı sermaye girişini azaltır.

Mevduat geçen seneye kadar eksi reel faiz veriyordu. Bu yıl MB faizleri tekrar düşürüşe, yeniden eksi reel faiz devri başlar. Dövize talep artar.

Türkiye'nin dış borç temerrüt risk pirimi (CDS) operasyondan etkilendi. 7 Ekim operasyon kararında 5 yıllık tahvillerin yurt dışında CDS oranı 378 baz puan idi. 8 Ekimde 386 ve 9 Ekimde de 392 oldu. CDS oranlarının artması, Türkiye'nin dış borçlarını çevirme maliyetinin ve paralel olarak döviz ihtiyacının artması demektir.

TÜİK'in açıkladığı yukarıdaki tabloya göre, Ağustos ve Eylül aylarında, son bir yılda elinde Euro ve Dolar tutanlar zarar etti. Buna rağmen son bir yılda döviz mevduat hesapları bir önceki yıla göre yüzde 30'dan fazla arttı ve 193.7 milyar dolara yükseldi. Bunun iki nedeni var… Bir yurt içi yerleşikler ekonomiye ve TL'ye güven duymuyor… İki…Kurların artacağı yönünde bir beklenti var.

Bütün bu verilerin ortaya çıkardığı sonuç, siyasi ve stratejik faktörler dışında, MB, enflasyon artarken faizleri düşürürse, bu uygulama kur artışlarına yol açar.

Yazarın Diğer Yazıları