Endülüs ve Türkler...
Bilge devlet adamımız Sayın Sadi Somuncuoğlu’nun Ankara’da kurduğu Millî Düşünce Merkezi gerçek bir Akademi gibi çalışıyor. Bu ‘bilgi üretim merkezi’nde insanlar, düşüncelerini özgürce ifade edebiliyorlar. Bu Merkezin yönetiminde Türk milliyetçiliğinin emektarları sessiz-sedasız hizmet veriyor. Burada düzen, dünyanın en güçlü otoritesi olan; sevgi ve saygı adlı ‘imparatorlar’ tarafından sağlanıyor.
Millî Düşünce Merkezi, yıllardır her hafta Çarşamba günü saat 19’00’da düzenlediği -gerçek bir Bilgi Şöleni olan- konferanslarla aklımızı donatıyor. Türk milletini ve tüm insanlığı ilgilendiren ilginç konulardaki bu Bilgi Şölenleri, çok yoğun ilgi görüyor. Konuşmacı ve konular titizlikle seçiliyor. Her Bilgi Şöleni videoya alınıyor ve Merkez’in www.millidusunce.net adlı internet sitesinden tüm ülkeye yayımlanıyor.
Bu bilgi üretim merkezimizde üniversite gençliğinin de kendilerine özgü ‘bilgi şölenleri’ var. Onlar da her hafta belli bir günün akşamı Millî Düşünce Merkezi’nde toplanıp, kendilerinin belirledikleri bir konuda konuşuyorlar. (İliştiri: Merkez’in; konuşan dili-duyan kulağı-gören gözü olan Sayın Hicabi Koçak’tan öğrendiğime göre, üniversite gençliğinin toplantıları bu yıl 8 Şubat Cumartesi günü başlayacakmış.)
Endülüs ve Türkler...
Efendim, “Endülüs ve Türkler” sözü; Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Ana Bilim Dalı Başkanı, Sayın Prof. Dr. Mehmet Özdemir’in 15 Ocak 2014 bu tarihinde Millî Düşünce Merkezi’nde verdiği konferans konusunun adı... Bu Bilgi Şöleni’ni izledim. Bilmediğim pek çok şeyi öğrendim. Şunca yıldır kitapla yatar-kalkarım; inanın, biz Türklerin Endülüs’e, bir başka deyişle İspanya’ya gidip, orada savaştığımız bilgisini edinmemiştim. Osmanlılar, hatta Selçuklular yok iken; Peçenekler, günümüz Fransa’sını aşıp İspanya’daki Endülüs’e varacak; oradaki Arap-İslam devletine Milâdi 943 tarihinde saldıracak ve Berbeşter valisi Yahya b. Muhammed b. Tavil’i tutsak alacaklar!
Şu bilgiye bakar mısınız?
Millî Düşünce Merkezi’ni, özellikle seçkin bilim insanımız Prof. Dr. Sayın Mehmet Özdemir’i nasıl alkışlamazsınız!
(İliştiri: Sevgili okuyucularım; biliyorsunuz bir yöntemim var: Türk milletiyle ilgili az bilinen, yararlı bilgileri tüm yurttaşlarım öğrensin istiyorum. İzlediğim yararlı konferans metnini konferansçıdan rica ediyorum. Nitekim Sayın Özdemir de konuşma metninin özetini lütfedip verdiler. Bu metni dileyen okuyucularıma e.posta ile gönderebilirim.)
Endülüs ve Türkler konulu Bilgi Şöleni, son yıllarda keyifle izlediğim en verimli toplantılardan biriydi. Konuşmacı harika, dinleyiciler harika! Sadece Peçenekleri değil; Oğuzların da Endülüs’e vardıklarını öğreniyoruz... Daha nice bilgiler: Müslüman Arapların 711’de İspanya’ya girişi ve 1480’lerde zulüm altında çekilişleri... Endülüs Müslümanlarının birbirleriyle kavgaları sonucu İspanyolların Müslümanları işkencelerle katletmeleri... Osmanlılardan yardım istenmesi... Ve daha neler neler...
Konferans sonunda, dinleyici soruları da çok derindi... Özellikle seçkin edebiyatçımız Emine Işınsu Hanımefendiyle salonu şereflendiren Sayın Prof. Dr. İskender Öksüz’ün, Sayın Hakan Paksoy’un ve diğer dinleyicilerin soruları sunumun bilgi yelpazesini daha da genişletti. Sayın Öksüz’ün; rahmetli Durmuş Hocaoğlu’nun “Türkiye, Endülüs’ün sonuna benzemesin” dileğini hatırlatması çok ilginçti... Sayın Hicabi Koçak’ın 9. yüzyılda Karahanlılar (Kara-Soylu Hanlılar, İlighanlılar)’ın ortaya çıkışıyla; bu yüzyıldaki Türk damgalı İslam derinliğini açıklamasıyla, Bilgi Şöleni son buldu.
Esen kalın efendim.