En modern hukuk kuralları da koysanız, kötü uygulayıcıların elinde hiç a

4. Yargı paketi siyasiler arasında hayli tartışma yarattı; peki konuya “hukuk” çerçevesinde baktığımızda nasıl bir manzara var karşımızda. Avukat Hüseyin Ersöz anlatıyor:
“4 Yargı Paketi, tıpkı öncesinde yapılan diğer düzenlemeler gibi gündemdeki davalardaki hukuka aykırılıkların önüne geçmek ve ifade özgürlüğünün sınırlarını genişletmek amacıyla hayata geçirilmek isteniyor.
Ancak metine baktığımızda bu tasarının mevcut haliyle hayal kırıklığından öte bir anlam taşımayacağı anlaşılıyor. Her ne kadar bu düzenlemenin şiddet eylemlerine katılmayan sanıklar hakkındaki davaların düşmesine neden olacağı ileri sürülse de, iddianamelerde yer alan suçlamaların “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak” olduğu gözlerden kaçıyor.
(...)
Bir kez daha kişilerin, eleştirdiğimiz kararlara imza atan hakimlerin vereceği ” adil “ kararlara terk edildiğini söylemek yanlış olmaz. Bu çözüm yöntemi çözümsüzlüğün kendisi olmuş durumda.
Temel sorunun özgürlüklerin yorumlanmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Vizyon sahibi hukukçuların bulunduğu ülkelerde, ” yaşayan hukuk “ vardır. Bu hukuk uygulamayla şekillenir ve gelişir. Yorum kuralları ile bile özgürlüklerin genişletilmesi mümkünken, temelde sorunun uygulayıcalardan yani hakim ve savcılardan kaynaklandığını ifade etmek yanlış olmayacaktır.
En modern hukuk kurallarını dahi hayata geçirseniz, kötü uygulayıcılar elinde hiçbir anlam taşımayacaktır.”

Cezaevleri arasında mekik dokuyan eski bir Genelkurmay Başkanı

Tutuklu subaylardan TSK mensuplarına, hele de eski Genelkurmay Başkanları’na karşı sitem duymaya alıştık da “teşekkür” pek nadir yansıdı gazete sayfalarına. Bu nedenle özellikle yer vermek istedim emekli Albay Alican Türk’ün Işık Koşaner hakkındaki satırlarına.
28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklanan ve halen Sincan Cezaevinde bulunan Türk, eski Genelkurmay Başkanı Koşaner’in cezaevleri arasında nasıl mekik dokuduğunu anlatmış mektubunda:
“Hani yan çizdiği için sitem ettiğimiz komutanlarımız vardı...
Hani mahkemede yargılanan silah arkadaşlarından cüzamlıymış gibi köşe bucak kaçanlar vardı...
Buna mukabil her hafta Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan gibi cezaevlerine gidip astlarını, silah arkadaşlarını ziyaret eden, onlara moral vermeye çalışan, çırpınan, yaşanan haksızlık ve adaletsizlik karşısında üzüntüden kahrolan öyle çok komutanımız var ki...
Tabii onları kimse görmüyor, bilmiyor. Çünkü medyatik değiller. Camiye bile medya ordusuyla gidenlerden farklılar. Ağırbaşlılar... Dürüstler... Onurlular...
İşte onlardan biri de önceki Genelkurmay Başkanımız Işık Koşaner Paşa...
(...)
Işık Paşa’yı 1 Mart tarihinde Sincan Cezaevi’nde kalın camlar ve demir parmaklıklar arkasından gördüm.
Tutuklu silah arkadaşlarını ziyarete gelmişti.
Daha önce de birkaç kez geldiğini duymuştum.
Kimleri ziyaret ettiğini bilmiyorum (tahmin ediyorum tabii), ama Işık Paşa’yı görünce doğrusu içimi bir huzur ve sevinç kapladı. Çünkü aklıma hemen onun şubat ayının 18’inde eski Kuvvet Komutanlarından Oramiral Metin Ataç, Orgeneral Aydoğan Babaoğlu ve Orgeneral Atilla Işık ile birlikte “terör örgütü lideri”(!) İlker Başbuğ Paşa için tanıklık etmek üzere kendi ayaklarıyla mahkemeye gidip duruşmada hazır bulunması geldi. ( Hani Sayın Mahkeme Başkanı da onları “sıradan tanık” olarak kabul edip, yasanın gereğini de hiçe sayıp dinlemeyi reddetmiş, çocuklarına ve torunlarına anlamlı bir miras bırakmıştı ya!..)
İşte Işık Paşa’nın Sincan ziyaretini bu olayla birlikte değerlendirdiğimde çok önemsedim. Yukarıda bahsettiğim gibi, bazı “önemli komutanlar” yargılanan silah arkadaşlarından saklanırken, Işık Paşa’nın bir oraya bir buraya koşturmaya çalışması gerçek bir komutan tutumuydu.
Ve bu yazıyla da hem kendisine hem de bizler için çırpınan komutanlarımıza teşekkür etmek istedim.
Öyle ya, yan çizenlere sitem ederken dik duranları alkışlamamak da bir tür haksızlık sayılmaz mı?
Velhasıl uzun sözün kısası;
Sağ olun Işık Paşam ve diğer komutanlarım!.. Vefanızdan, bir askere ve bir komutana yaraşan duruşunuzdan dolayı sağ olun!
Korkup köşe bucağa sinenlere inat, astlarınıza, silah arkadaşlarınıza sahip çıkışınızdan dolayı sağ olun!
Adınızdaki Işıkla şahsen benim gönlümü aydınlattınız.”

Yazarın Diğer Yazıları