Emniyet’teki yapı neden çözülmüyor?
İçişleri Bakanı Efkan Ala milletvekilliğine hazırlandığı için yüksek perdeden konuşuyor. Oysa biz Ala’nın Diyarbakır Valiliği ve Başbakanlık Müsteşarlığı dönemlerinin öncesi ve sonrasını da biliriz. Ala, Emniyet’teki yapılanmanın çözüldüğünden dem vuruyor ama ortada birkaç tutuklama ile göstermelik soruşturmalar dışında bir şey yok. Her şeyi bildiğini iddia eden Ala’nın günü kurtaran atamalarla bakanlık koltuğunu koruma dışında yaptığı icraat da görünmüyor. Bu konuda gerçekten sonuç almak isteniyorsa her şeyden önce kompleksten sıyrılmak şart. Emniyet’in son 40 yılını en iyi bilen kişilerle çalışmalıdır.
Rüzgar tersine esmeye başlayınca ortalık kahramandan geçilmiyor. Oysa Emniyet’teki yapılanmanın farkına varıp önlem almaya çalışan ve bu yüzden kumpasa uğrayanların başında Emniyet Genel Müdür Vekillerinden Ertuğrul Çakır gelmektedir. Çakır kelimenin tam anlamı ile itibar infazına uğratılanlardan. Henüz ortada Ergenekon, Balyoz, Odatv kumpasları yok iken “Sauna Çetesi” balonu uçurulmuştu. Provaydı. Sauna Çetesi iddianamesinde İbrahim Tatlıses’in de adı geçiyordu. Ertuğrul Çakır ile beraber özel kuvvetlerde görevli Yüzbaşı Nuri Bozkır, Başkomiser Tamer Topsakal, emekli Binbaşı Duran Balkaya gibi isimler vardı. Malum medyanın ilk hükümete darbe girişimi ve suikast planları yalanlarının yazıldığı olay, şimdilerde unutulmuş görünüyor. Bunun hemen arkasından “Atabeyler Örgütü” pilot yüzbaşılar ve emniyet içinde yapılanmadan rahatsız genç komiserler. Konuyu daha fazla derinleştirmeden Emniyet’te işin farkına varanlardan eski Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral’ı da hatırlatmalıyım. Saral yaşadıklarını, tanık olduklarını geçtiğimiz yıl kitap haline getirdi. Bu konudaki çalışmaları yüzünden AKP hükümetince emekli edilenlerden. Deryalar gibi tecrübesi var. Devlet geleneğini bilir. Davet edilip bilgisine başvurulduğunda casusluğa varan çetenin çözülmesini sağlayabilir. Mustafa Gülcü ve Emin Arslan’ın başına gelenler malumunuz. Emin Arslan’ı uyuşturucu örgütüne dahil etmişlerdi. Kayseri’den sonra Ankara Emniyet Müdürü olan Orhan Özdemir ve Sakarya Emniyet Müdürü Faruk Ünsal’ı da ihale yolsuzluğundan infaza kalkışmışlardı. Adil Serdar Saçan, Ergenekon çuvalına sokuldu. Osman Ak ve Sabri Uzun’a da atılmadık iftira kalmadı. Sabri Uzun “İN” adını verdiği kitabında yüzlerce ismi ifşa etti. Bine yakınının görev ve sicilini açıkladı. Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıktığı günden bu yana bir ayda on baskı yapan kitap elbette soruşturmayı yürüten savcıların önüne gelmiştir. Yasa dışı dinlemeden, cinayetlere kadar bir çok olayın aydınlatılması için daha ne bekleniyor bilmiyorum. Son olarak Emin Arslan “Ne zaman ki örgütün iç yüzünü İngilizceye çevirdim ve bilgilendirmek için internete yükledim başıma gelmeyen kalmadı” diyerek adresleri tarif ediyor ama çıt yok. Sabri Uzun’un kitabından daha önce bahsettim. Örgütün röntgenini çektiğini belirtmiştim. Elbette kitapta eleştirilecek konular var. Ama özellikle ihbar e-postalarının hangi yöntemle, kimler tarafından yapıldığını açıkladığı bölüm önemli. Ergenekon, Balyoz, Odatv gibi davalarda ihbarcıların, sahte delil düzenleyenlerin adresleri açık. Fakat bir arpa boyu yol alınmıyor. Görünen şu: Bilmem ne cemaatinin mensubu alınıp yerine diğeri geliyor. Menzilci gidiyor, Milli Görüşçü geliyor. Bu arada bu konuyu en iyi bilenlerden ürkülüyor. Ucu günün birinde bize de dayanabilir endişesi ile yapının çökertilmesi, bütün kumpasların açığa çıkarılması istenmiyor. Seçim öncesi birkaç operasyon ile yine zamana ve tribünlere oynanıyor anlaşılan. Bakalım samimiyet testinden ne zaman geçecekler. Gelişmeleri paylaşacağız.