Elmalı'da soluk almak...
Yıllardır ihmal ettiğim -hiçbir şey düşünmeden- bir haftalık bir dinlenmeyi geçenlerde gerçekleştirebildim. Akdeniz’e inerken Elmalı’ya da uğradım. Bu ‘gün görmüş’ yöreyi gördükten sonra, size bir ‘Elmalı güzellemesi’ sunmayı kendime borç bildim.
Sırtını dağa yaslayarak, binlerce yılın olaylarını göğüsleyen Elmalı ilçemiz, Likyalılar, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Bizanslılar derken... Gün gelir, diğer yöreler gibi bu kartal yuvasının da baht kapısı açılır; Türkmen obalarıyla kucaklaşır! 1071 Malazgirt Zaferi’nden hemen sonra, tüm Anadolu gibi, Toroslar’ın yaylaları Oğuz boylarının sonsuza dek konağı olacaktır. Nitekim çok geçmez; dağ göğüslü yiğitler, ağzı dualı Horasan erenleri, şenlendirir Elmalı ve yöresini!
Elmalı, bir zamanlar Teke Livası’nın, yani Sancağı’nın merkeziydi. Bu gerçeği Evliya Çelebi’den öğreniyoruz. Evliyâ Çelebi, Hicaz’a giderken Elmalı’ya da uğrar. Seyahatnâmesinde Elmalı’dan uzun uzun söz eder. Elmalı için, “Teke Paşası’nın tahtıdır” der. Gerçekten de Teke Sancağı’nın merkezi konumundaki Elmalı, kadısıyla, kışlasıyla, çarşısında kös vuran mehteriyle Torosların önde gelen yerleşim alanıydı.
Elmalı’da tarihi yaşarsınız... Beş yüz yıl ötesinden gelen ev biçimlerini günümüzde de görmek olanaklı. Elmalı evleri Safranbolu evleri gibi özgün ve güzel. Bu evler, kentin Uzunköprü, Ağalar, Aylar ve Karyağdı semtlerinde hâlâ ayakta...
Sadece evler mi? Şaşıracaksınız belki ama gerçek; Elmalı ormanlarında iki bin yıllık ağaçlar var! Sayalım: Koca Katran, 1000 yılı aşkın, boyu 25 metre... Koç Sedir 650 yıllık, boyu 35 metre... Boz Ardıç 400 yıllık, boyu 20 metre... Ve uzar gider bunların sayısı. Bir ilginçlik daha: Elmalı’da düzenlenen yağlı güreşlerin tarihi 660 yıl öncesine dayanıyor. Elmalı ilçemiz için ilk’lerin ve ilginçliklerin yurdu desek, yanlış olmaz. Cumhuriyetimiz kurulduğunda, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe tefsirini yazan Muhammed Hamdi Yazır, bilinen adıyla Elmalılı Hamdi Yazır; bu kendi küçük, tarihteki damgası büyük kentimizin yetiştirdiği ulu din bilginlerinden birisi.
Horasan erlerinin de mekânıdır Elmalı! “Kim ne bilür bizi nice soydanuz / Biz Horasan mülkündeki boydanuz” diyen Hacı Bektaş aydınlığı Abdal Musa ve öğrencisi Kaygusuz Abdal’ın mezarları Elmalı toprağındadır. Tekke Köyü’ndeki Abdal Musa külliyesi, yörenin en eski Türk-İslâm eserlerindendir.
Elmalı’da, geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan Türk eserleri her köşede sizi karşılar. Camiler, medreseler, hanlar, hamamlar Türk tarihinin tanıklarıdır. Evliya Çelebi’nin deyişiyle, bu kent: “Bağı meram misâl şehri kadimdir” Camiler içinde en ünlüsü Ketenci Ömer Paşa Camisi ve külliyesidir. 1610 yılında, Saraybosna fatihlerinden Ketenci Ömer Paşa tarafından yaptırıldı. Bu caminin sadece içi 850 kişi almaktadır. Mimar Sinan ekolünün şaheserlerindendir. Son cemaat yeri, şadırvanı ve kubbeleriyle ilginçtir. İç mekân süslemesindeki 17. Yüzyıl İznik çinileriyle, ayetlerin yazılışındaki hat sanatıyla dikkat çeker. Elmalı şimdi gözden ırak küçücük bir ilçe... Düşünün; bu ülkenin sadece küçük bir ilçesi bile, tarihin epey sayfasını dolduracak yoğunlukta tanıklığa sahip. Anadolu bir farklı güzellik... Ben bu topraklara, bu toprakları ’bilenlere’vurgunum! Daha önce de yazmıştım; Anadolu’yu yurt bilmek, vatan bilmek; dünya güzeli bir kadınla evli olmaya benzer. İster istemez tüm gözler üzerinizdedir.
Bizler bu topraklara lâyık olduğumuz sürece, bu eşsiz vatan bizimledir!