Ekonomi Üniversitesi’nde Ekonomik Milliyetçiliği anlattım
İzmir’de oluşturulan “Ulusal Genç Siyasetçiler Platformu” ile “Ekonomi Üniversitesi”nin birlikte düzenledikleri “1. Genç Siyasetçiler Çalıştayı”na konuşmacı olarak katıldım. Üç gün sürecek bu çalıştayın ilk gününün son ekibinde CHP Milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, Prof. Dr. Meltem Caniklioğlu, CHP Buca Belediye Meclis Üyesi Emre Aykut’la birlikte yer alıyordum. Ayman ve Canikloğlu, yeni yerel yönetim reformu tasarısı ve Türkiye’ye getireceği olumsuzluklar üzerinde son derece çarpıcı ve kapsamlı bilgiler sundular. Emre Aykut, gençlere siyasette yaşadıklarını aktardı. Benim konum, Şubat ayında Ulusal Kanal’da Doç. Dr. Melih Baş’ın “Geçim ve Tutum” programında anlattığım “Ekonomik Milliyetçilik”ti. Alman Frederik List ve ABD’li George Hamilton’un İngilizlerin ekonomik sömürüsüne karşı, ülkelerinin gümrük duvarları ile korunması önerisi ile ortaya çıkmalarıyla bu akımın başladığını aktardım önce. List’in bugün bile geçerli olan “Klasik iktisadi düşünce, rekabet serbestisi içinde üretim ve mübadelede bulunan bireylerden oluşan bir dünya varsayıyor, oysa bireyle insanlık arasında ulus vardır, her insan bir ulusun parçasıdır. Kişinin refahı, ulusun üretim gücü ile yakından ilgilidir. Bir ulusu zengin yapan, o ulusun belli bir zamanda sahip olduğu mal miktarı değil, bu malları üreten üretim gücüdür” görüşlerine dikkati çektim. Sonra ülkemize döndüm, bizde ekonomik milliyetçiliğin 1908’de II. Meşrutiyet’le başladığını, o yıl Avusturya’nın Bosna Hersek’i işgal etmesi üzerine İttihat ve Terakki Partisi öncülüğünde bir “fes boykotu” yapıldığını (fesimizi Avusturya yapıp satıyormuş), bunun 5 ay sürdüğünü ve sonuçta Avusturya’nın Osmanlı’ya 2,5 milyon Osmanlı lirası ödemek zorunda kaldığını anlattım. İttihat ve Terakki döneminde ‘Ekonomik Milliyetçilik’, aydınlar tarafından da tartışılıp İktisadiyat Mecmuası, Türk Yurdu ve Yeni Mecmua gibi yayın organlarında yazılmıştı da. Bu aydınların başını Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Parvus Efendi ve Tekin Alp çekiyordu. Gökalp’in “İktisadi Türkçülük” düşüncesini aktardım gençlere. Kara Kemal’in I. Dünya Savaşı sırasında esnafı örgütleyip halka açık anonim şirketler ve bankalar kurarak, karaborsacı gayrimüslim azınlıklara karşı verdiği mücadeleyi de ilgiyle dinledi katılımcılar.
Sonra sözü Cumhuriyet’in ilk yıllarına getirdim, savaş sırasında Ziya Gökalp’in Gâzi’nin buyruğu ile Ankara Garı’nda bir vagonda yaptığı iktisadi çalışmaları ve daha Cumhuriyet ilan edilmeden sekiz ay önce İzmir’de toplanan Türkiye İktisat Kongresi’ni anlattım. Bu kongre, ‘Reji İdaresi’nin kaldırılıp tütün ekiminin serbest bırakılacağını, ulusal egemenliğin ekonomik egemenlikle taçlandırılacağını haykırıyordu emperyalistlere, özel sektör ağırlıklı bir kalkınma stratejisi benimsenmesinin bu gerçeği örtemeyeceğini ifade ettim. 1929 ekonomik bunalımı ve özel sektörün sanayileşmeyi becerememesi üzerine Atatürk’ün başarılı olmuş bir devletçilik uygulamasını devreye soktuğunu da ayrıntılayarak aktardım.
Konuşmadan önce, AKP Kütahya Milletvekili Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Tuğcu ile tanıştım, bir “Türkmen-Alevisi” olduğunu söyledi, sohbet ettik, konuşmaları ilgiyle dinleyip notlar aldı, ertesi gün kendisinin de sunumu vardı. İyi bir insandı...