Duy da inanma; yandaş medya “bayrak” yarışında

Her yıl “Cumhuriyet’i kutlamayan” gazeteleri ifşa ediyorduk bu sayfada. O cenahta değişen bir şey yok;
Neşe Düzel yönetimindeki; Murat Belge’li, Amberin Zaman’lı, Emre Uslu’lu, Mehmet Baransu’lu Taraf, kutlamadı.
Abdurrahman Dilipak’lı, Hasan Karakaya’lı Yeni Akit, kutlamadı.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak’ın “Cumhuriyet nutukla değil bağımsızlıkla kazanılır” sözlerini başlığa çıkaran Milli Gazete de
kutlamadı.
Bu gazetelerin nedenleri, niçinleri hepimizce malum tavırları, zannediyorum ki kimseyi şaşırtmadı. “Köpek insanı ısırdı” gibi bir nevi; olağanlaşan bu “vaka”ların “haber” değeri kalmadı.
Asıl “-mış gibi” yapanlara bakmalı.
“1923 Cumhuriyeti yıkıldı, devir Yeni Türkiye devri” diye mangalda kül bırakmayanların; 1923 Cumhuriyeti’ni kutlamalarını görünce, -ne yalan söyleyeyim- acıdım hallerine!
AKP’ye oy verip de başını duvarlara vuran seçmen modeli var ya; hıh, muhtemelen tam öyleydi istemeye istemeye o “yaşa, varol Cumhuriyet” mesajlarını yazanların, gazetelerini ellerine aldıklarındaki hali:
- Ah ellerim kırılsaydı!..
Hele o bayrak dağıtma
yarışı!
Kargalar bile gülmüştür herhalde trajikomiklikte sınırları zorlayan bu hale:
“Ücretsiz Türk bayrağı; bayinizden istemeyi unutmayın!”
Tamam, bayrağı istemeyi unutmayalım da, o bayrağı “provokasyon malzemesi/unsuru” sayan manşetlerinizi, haberlerinizi, yorumlarınızı nasıl unutacağız acaba?
Kandil postalarının, cani Öcalan’ı temize çekme operasyonu yapanların, “akil”lerin dağıttığı bayrakla Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’i kutlayacağız ha!
Allah yazdıysa bozsun;
Rahmetliye kabir azabı çektirmeye azmetsen bu kadar olur anca!
Hem... Hadi diyelim aldık bayraklarımızı gazetenizle bedava;
Eee sonra?
Kapıya, pencereye asmaya kalkışsan “Ergenekoncu”sun!
Sokağa çıksan, bir o yana bir bu yana dalgalandıra dalgalandıra, gururla yürümeye kalkışsan; anında yapışırlar yakana “terörist” suçlamasıyla!
Sandıkta saklasan; ne malum “suç delili” saymayacakları bir gece ansızın dayandıklarında kapına?
Siz değil miydiniz, PKK’lılar tahrik olmasın diye devlet binalarından, lojmanlarından, araçlarından söküp indiren o
bayrağı!
Herkes farkında; “sandığı geçene kadar” tiyatrosundan sahneler bunlar. Onun hiç zorlamayın, takıyenizle, riyakarlığınızla, ikiyüzlülüğünüzle boş yere bu kutlu güne gölge yapmayın; kimse kanmaz size bu saatten sonra!

Tandoğan size nasıl inanacak

Halk TV - Ulusal Kanal canlı yayında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu dinliyorum. “Atatürk’ün koltuğunda oturan lider” anonsuyla girdiği Tandoğan’da, “Cumhuriyet” paydasında buluşan kalabalığa hitap ediyor.
Kılıçdaroğlu’nun önündeki kitle “Ne mutlu Türk’üm diyene” diye haykırıyor. “Andımız”ı okuyor. “10. Yıl Marşı”nı söylüyor.
Hemen arkasında duran Hüseyin Aygün ise “Kurtuluş savaşı”nı “etnik temizlik” diye tanımlıyor. “Dersim katliamının sorumlusu devlet ve CHP”dir diyor; yani “Cumhuriyet” i katil ilan ediyor.
Siyah ile beyaz arasındaki kürsüde, “araf”ta, konuşmasını “Hepinize inanıyorum” diye bitirdi Kılıçdaroğlu.
Mesele sizin onlara inanıp inanmamanız değil ki;
O kürsüde andığınız Cumhuriyet’in “dört hecesi” nin de mürekkebi olan Türklük kavramını Anayasa’dan çıkarmaya “Eyvallah” derseniz, “inanıyorum” dediğiniz halkın gözleri yaş içinde, gırtlağı yırtılırcasına bağıra bağıra, tekrar tekrar okuyarak sahip çıktığı “andı”nı kaldıran “paket” için “aslında bizim önerimizdi” derseniz -tamam siz onlara inanıyorsunuz da- Tandoğan size nasıl inansın peki?

Yazarın Diğer Yazıları