Dosta Giden Necdet Sevinç Dosta
Yarım yüzyıl işleyen bir kurşun kalem
“Namus günüdür” yazdı ilk açıldığında
Sivrildi anadilinin sözcükleriyle
Türkçeyi savunacak siperler kazdı
Yazarını kurşunlatan yazılar yazdı
Güncelde savrulan fıkra yazarlarından değil
Bizim Anadolu çamurunda o bir pırlanta
-Selcan Taşçı ne güzel hatırlattı-
Edebiyat varsıllaştırıyordu görüşlerini
Araştırma-soruşturmaları giz tanımayan
Ajan kolejlerinin gizli dehlizlerinde top
Hınçak, taşnak, ihanet, isyan
Mezalim, mukatele, farz olan tehcir.
Şimdi güç değişti, suçu da değiştirdiler
Nemrut Mustafa divanında yargılanan kim?
Boğazlıyan’dan dolayı ip kimin boğazında?
Kitaplar olmalı bunları yazan
Olmalı ki
Memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar
“Hepimiz Ermeni’yiz” diyenler olduğunda
Şerre yorsunlar
Divan kursunlar
Kovuştursunlar.
Nerdeeee?
Ayaklı karpuzlar, yumuşak G’ler
Deyyuslar ki o zaman altın dişliydiler
Durmadan onu jurnalliyorlardı güç odaklarına
Kırın kalemini ya da elinden alın.
Mahkeme, kelepçe ve dert kolu koğuş
Acının tadını keşfediyordu
Bu içli, bu demir istençli mahpus
Yaşamayı aşama bilenlerdendi
Aşama dediğin taşıp doldurmak
Aydınlık bu, küpe, keseye gelmez
Gönül ve bellek dağarcığına
Cumhuriyetin yüzüne atılan kezzap
Peşkeşlenen işyeri, satılan toprak
İtilen kakılan Türk, acıklı azap
Ortak ezincimiz sökmeyen şafak
Altaylar’daki o kadın dağına
O şeref anıtına
Yükselsin istiyordu Türk kadınları
Bir Kıraç Ata çıkarmıştı Antep savunmasından
Türklük zaman gibidir diyordu ya
Kıraç Ata da tastamam Türklük
Dostum, dostum dostum
Soluk biter sonsuz erinç’e gider
Ağlar sevenleri Sevinç’e gider
Cennet-i âlâda bir Türk bayrağı
Arif Nihat Asya götürüp dikmiş
Fonda “Kışlalar doldu bugün” türküsü
-Muzaffer Akgün’ün sesi-
Ne huri, ne gılman, yok öyle şeyler
Parola vatan, işareti namus
Üç kişi koyu çaylarla koyu sohbette
Gâzi Paşa, Attilâ İlhan ve Necdet Sevinç