"Doğu İlleri ve Varto Tarihi"
Bazı kitaplar yazarını hayatından edecek kadar önemlidir. Rahmetli M. Şerif Fırat’ın yazdığı kitap işte böyle bir kitaptı. O, Önasya’da yaşanan bin yıllık bir tarihi süreç içerisinde birbirine mahkûm, birbirinden farksız, birbirini tamamlayan ve birbiriyle iç içe girmiş bir milletin gerçeklerini yazmıştı. O günlerden bugünü görmüş gibi kitabında “Kürt ya da Türk” e “siz o kadar birbirinizle bütünleşmişsiniz ki yok birbirinizden farkınız” demiş. Batı’da tersi olurken Doğu’da Türk aşiretlerinin Kürtleştiğini, yazdığı eserde kanıtlarıyla ortaya koymuştur.
M. Şerif Fırat, Doğu illerinde yaşayan Türk aşiretlerinin tarihi süreç içerisinde nasıl Kürtleştiğini, folklorik, etnografik, demografik, tarihi, coğrafi ve sosyolojik verileri kullanarak açıklamıştı. Bölgede yerleşmiş olan Alevi ve Bektaşi aşiretlerinin tarihi soylarını ve bu Türk topluluklarının yakın dönemde bu bölgelere nerelerden geldiklerini ve onların ana dilleri olan Türkçeyi nasıl bırakarak Zaza ve Kırmanci konuşmaya başladıklarını da büyük bir vukufiyetle bu çalışmasında ortaya koymuştur. Ayrıca bölgede Osmanlı döneminde uygulanan siyasetin, derebeylik ve Hamidiye Alayları’nın meydana getirdiği sorunları ve bu sorunların bölgedeki insanların Türk milletinden ayrı yığınlar olarak kendilerini görmeye başlamalarındaki rollerine de değinmektedir. Rahmetli Şerif Fırat, bölgede yaşanan savaşları, önemli olayları ve Şeyh Sait İsyanı’nı da bu eserinde çarpıcı bir biçimde anlatmaktadır. Diğer yandan yazar, Doğu illerinde halen aşiretler arasında yaşamakta olan eski Türk örf, âdet, töre ile Şaman inancından gelen bir çok milli ve folklorik değere de dikkat çekmiştir. Şerif Fırat’ın yazdığı eser, aynı zamanda önemli folklorik bir kaynak kimliğindedir. Eserde, ölü ve hastalıklarla ilgili âdetler, asırlarca önce şehit düşen atalara mezarlarda yapılan saygı törenleri, doğum ve lohusalarla ilgili inanışlar, çocuk büyütme ve sünnet gelenekleri, evlenme, düğün, kız kaçırma, batıl inanç, kocakarı ilaçları, kurban, oyun, avlanma vb.. halk yaşantısına ilişkin çok değerli bilgiler vardır.
Bölücüler, bölge halkını kendi kimliği aleyhine örgütleyerek; kendi tarihiyle, coğrafyasıyla, inançlarıyla ve değerleriyle savaşır hale getirmeye çalışmaktadır. Bilindiği gibi bir toplumun kendi gücünü, o toplumun aleyhine kullanabilmek, o toplumun cahil ve bilgisiz bırakılmasıyla yakından ilişkilidir. Zira insanları beyni, toplumları da kültürleri yönetir. Onun için de bölge insanına eğitim götüren kurumlar yakılmakta, öğretmenler de öldürülmektedir. Bilgisizlik, bilinçsizlik ve becerisizlik ayrıştırıcılığın temel yakıtıdır. İnsanları kendi kimliklerine ve kültürlerine düşman hale getirmek için, önce onları, kendi sosyolojik gerçeklerine karşı yabancılaştırmak gerekir. Bunu da bölücüler insanların kendi etnolojik ve sosyolojik gerçeklerinin yerine; propaganda ve ideolojileri koyarak yapmaktadırlar. Bölgede milliyet, inanç ve birlik kaybı, onlarca yıldır süren propagandanın eseridir. Bu anlamda bölgedeki aşiretlerin kimlikleri ve tarihlerinin bilinmesinin önemi çok büyüktür. M. Şerif Fırat’ın “Doğu İlleri ve Varto Tarihi” adlı eseri halka kendi cevheri aslisini göstermesi bakımından hayati önemi haizdir. Birlik ve bütünlük düşmanı bölücüler, bu gayrete, onu katlederek cevap vermişlerdir. M. Şerif Fırat ve eseri bu yüzden hainlerin vahşi saldırılarına muhatap olmuştur.
Türkiye’de milli birliğe, bütünlüğe, benzerliğe kısacası ortak yanları esas alan eserlere değil de ayrılık ve farklılıklara vurgu yapan, kışkırtıcı ve propaganda içerikli eserlere büyük önemler atfedilmektedir. Terörün ve bölücülüğün gemiyi azıya almasında, bölücülük içerikli eserlerin kutsanmasının büyük rolü vardır. Türkiye’de birliğin, bütünlüğün, vatanseverliğin ve milliyetçiliğin sahibi yoktur. Bölücülüğün, ihanetin ve bozgunculuğun hamileri ise sayılamayacak kadar çoktur. M. Şerif Fırat’ın uğruna canını feda ettiği “Doğu İlleri ve Varto Tarihi” adlı eserin bugüne kadar gerektiği ilgiyi görmemesi de bu gerçeklerle yakından ilişkilidir. Bu bakımdan, bölücülükle mücadeleyi yalnızca askeri, idari ve ekonomik araçlara indirgemek yanlıştır. Bölücülük ve ayrımcılıkla mücadele esas olarak kültürel alana kaydırılmalıdır. Sanat ve kültür alanındaki bölücülük yenilirse, silahlı bölücülük yakıtsız kalır. Unutulmamalıdır ki, bir kitap bin silah susturur.
(M. Şerif Fırat’ın 1945 yılında yazdığı bu temel eser IQ Yayınları arasında yeniden yayınlanmıştır. İlgilenenler için Tlf: 0212 520 91 12)