Dışişleri atamaları kim için?
Tayyip Bey’in açıklamalarına hayret edilmesine hayret ediyorum. Mesela, askeri, siyasetçisi, gazetecisi, bilim adamı içerde olan, tüm dünyanın kınadığı Türkiye’de, adalet aramak, karar beklemek, savcıyı, polis ve hâkimleri göreve davet etmek. Pes, vallahi pes. Akıl alır gibi değil, adamlar görevini yapıyor kardeşim, müdahale etmeyin.
Adı her ne kadar Cumhuriyet, sistem, her ne kadar demokrasi gözükse de yaşadığımız ülkeye Cumhuriyet, sisteme demokrasi diyebilir misiniz? Bekleyin görün, gider ayak daha neler neler yapacak. Hele bir de başkan olsa, şaşacaksınız yaşadığınız Türkiye’ye.
AKP gerçekte, Cumhuriyet ve Atatürk devrimlerini dinamitlemeye devam ediyor. Hedef olarak Arap ülkelerinden ayıran, onların önüne geçirip, çağ atlatan devrim kanunları seçiliyor. Arap kardeşlerin önüne geçmek bize yakışmaz. Onların bir saf gerisinde durmak lazım.
Molla ordudan sonra, sıra “monşer mollara” a geldi. Ama mollaların monşerlesmesini de merak etmiyor değilim hani. Hatırlarsanız Başbakan, Dışişlerini monşerlikle suçlamıştı. Bence bu ithamın altında çılgınca kıskançlık var. Monşerlik, alay etseniz bile, aileden veya eğitimden gelen bir birikim. Öyle Akdeniz’e, White Sea veya İsrailliye One minutes diyerek monşer olamazsınız. Dışişleri, her türlü sızma hareketine rağmen, AKP iktidarı ile kültür ve uygarlık açısından ayrılan bir Cumhuriyet kurumu. Tayyip Bey son yıllardaki tüm büyükelçileri kendi atadı. Demek mollalar daha hazır değildi.
Ama Dışişleri atamaları, Tarım Bakanlığı, Milli Eğitim, Sağlık veya MİT’le, Genel Kurmay’a yapılan atamalara benzemez, göz önündedir. Yemeğe tahta kaşıkla saldıramaz, türküyle kırdığınız potları örtemezsiniz. Bu konuda İran bile, önce yaptığı Dışişlerindeki molla atama uygulamasını bırakıp yeniden diplomatlara veya hariciyecilere yöneldi.
Ama AKP tay tay yürüyen çocuk misali, uygula, yanıl sonra elin yanarsa, yapma usulü, yeni atamalara kapı açmak için yasalarda değişiklikle yeni Büyükelçi atamalarını yandaşlara açtı. Bu metotları denediği öteki kurumlar, artık uygar dünyada alay konusu. Tabii basınımız, haberciliğiyle, bilim kurumları, yayınladıkları bildirilerle dünyada fıkra ve karikatür konusu. Ama yandaş basın, her hafta kansere çare bulup, yeni yaz diyetleriyle sizleri şaşkına çeviriyor.
Bu yeni uygulama, iyi bağlama çalan, başbakana Kuzey Irak’ta türkü çığıran, daha sonra da CNN’de fırça yiyen danışman İbrahim Kalın’ı Washington’a büyükelçi atama için diyenler de var. Adamlar bence sesleri güzel olmadığı için Kalın’ı kıskanıyor. Bir başka iddia, ikinci aday Egemen Bağış. Ama onun adı İstanbul belediyesi için de geçiyor. Göreceğiz.
One minutes krizi ardından İsrail’den Washington’a yollanan Büyükelçi Namık Tan’ın süresi doluyor.
İbrahim, SETA adlı kurumla şehre adımını atmıştı. Başına, birkaç dönem garsonlardan, yandaş gazetecilere kadar her meslekten atamalar yapılmasına rağmen bir türlü düzey tutturamadı. Bağış’a gelince. Yani bakanlık sonrası Washington Büyükelçiliği kendisini keser mi bilemem. .
Son söz, hani AKP iktidarı başkalarının taşeronluğa ile gizli işler yapıyor kimse fark etmiyor ya. İşte dünya basınında son çıkanlar:
* AKP’nin, göbek bağı olan Müslüman kardeşler örgütünün aranan liderlerinden Mahmut İzzet’i, MİT’in Mısır’dan kaçırıp İstanbul’da bir toplantıya getirişi tüm Avrupa basınında
* Filistin basını da Türk istihbarat subaylarının, Suriyeli çapulcularla birlikte İsrail’e giderek talimat aldıklarını yazdı. (İsrail, Suriye’nin ve İslam âleminin düşmanıydı ya. İşte Suriyeli muhaliflerle, İslamcı AKP, düşmanla Ramazan ayında böyle oruç bozmuş) Yalandan kim
ölmüş ki?