Dış siyasi tuzakta Türkiye
Son günler acı günler. Bu yazıyı yazarken Afyon’daki acı haber meydana gelmemişti. Ama inanın hiç şaşırmadım. Bir savaş içindeki ülkede beşinci kol önce lojistik destek noktalarına saldırır, bize yıllar önce öğrettiklerine göre. Sanırım öyle bir şey olmuş. Allah şehitlerimize rahmet, milletimize de bu sorumsuzlardan kurtulma sabrı versin derim.
Acı olan tarafı kayıplardan daha çok, ne için ve kim için verildiği. Neyse bugün dış politika üzerinde oynanan kötü senaryo konusunda yazmak istiyorum. Ama daha önce de yazdığım gibi bugüne kadar yaşadıklarımızdan daha kanlı, daha acı ve daha korkutucu, ürkütücü, rahatsız edici günler bizi bekliyor hazırlıklı olun.
Zira bizi kukla gibi oynatanlara göre, “daha fazla can kaybı olmaması için, bu akan kan neye mal olursa olsun durduralım, üç beş metrekare toprak için bu kadar şehit vermeye değer mi” senaryosunu kuvvetlendirmek için terörün daha da tırmanması gerek. Tırmansın ki, PKK terör örgütüyle yetkililer masaya oturup pazarlık edebilsinler.
Dikkat ederseniz, bu ara Türkiye’ye sömürge yöneticilerinin ziyaretleri sıklaştı. Bu ziyaretler sıklaştıkça anlayın ki süreç hızlanıyor. Mesela Suriye savaşının en büyük destekçisi Cumhuriyetçi Amerikalı senatörler McCain ile Musevi asıllı Joe Liberman’ın, Ankara’daki ABD Büyükelçiliğinin Elçi Müsteşar (Büyükelçi yardımcısı) Jess Bailey ile birlikte Etiler’deki Backyard adlı bir lokantada Suriyeli bir genç ile bir araya gelmesi konusunda kimse bir şey yazıp çizmedi.
Neden topraklarımda bu adamlar böylesine gizli toplantılar yapar ve kamuoyundan gizlerler? Biliyorsunuz McCain aynı zamanda bizim sınırımızda, altını çizerek yazıyorum, Suriye topraklarında değil, Türk topraklarında bir tampon bölge oluşturulmasını savunan bir Amerikalı politikacı. Aslında böylesine bir bölge ne yazık ki AKP iktidarı tarafından oluşturulmadı mı? Hatay bu tampon bölgede kalmadı mı?
Amerikan istihbarat örgütü CIA Başkanı torbacı Paşa Petreaus’un kendi özel uçağı varken, İstanbul’a neden bir askeri nakliye uçağıyla geldiği ve eğer doğruysa Ankara’da gizli görüşmeler yaparak ülkemiz topraklarından ayrıldığına hala bir cevap bulamadınız. Acaba Wall Street Journal gazetesinde yayınlanan (Türkiye’de hiçbir gazete bir yerine güvenerek yayınlayamadı) Türk halkının Suriye savaşı konusundaki hoşnutsuzluğu istatistiklerini mi gördüler?
CIA başkanının, Ankara’da gizli temaslar yaptığını gören de ne yazık ki basın mensupları değil, bir muhalefet milletvekili. Petreaus’un korumaları ve araçlarını Ankara’da bir otel önünde görmüş. İyi de Amerikalı yöneticilerimiz bizlere bugünlerde ne gibi bir talimat getirmiş olabilir. Rivayet o ki İsrail ile ilişkiler konusunda bir şeyler önermiş.
Şimdi beyin jimnastiği yaparsak, siyasetçiler dururken bir istihbarat örgütü başkanının, Türkiye’ye İsrail konusunda söyleyebilecekleri neler olabilir? Konunun istihbarat ile sınırlı olması gerekmez mi? İsrail’in istihbarat örgütüne bağlı olduğu ileri sürülen haber sitesi DEPKA’da bu konuda tek konu İran. İsrail anladığımız kadarı ile ABD Başkanlık seçimleri sonuna kadar İran’a saldırı fikrini dondurmuş gibi. ABD Başkanlık seçimleri Kasım ayının ilk haftasında.
Obama da bir daha seçime giremeyeceğine göre beklenmeyen bir çıkış yapmasını tahmin yanlış olmaz. Şimdi sanırsınız ABD İran’ı, molla sistemi yüzünden veya nükleer savaş füzeleri için vuracak. Yanılırsınız. Belki bu görüntü verilecek ama gerçek neden, müslümanlar içinde uzun süredir kotarılan ve bizimde alet olduğumuz mezhep savaşları. Görünen o ki Sünnilerle Şiiler arası bir savaş, taa 1980’lerin başında komünizm çökerken planlandı. Meşhur Huntinton teorisi. Dolayısıyla bence CIA başkanı’nın bu gezisindeki ana konu da İran.
Belki bir savaş öncesi İran topraklarına geçip ortalığı karıştıracak olan Amerikalı ajanlarla ilgili görüşme yapıldı. Yalnız bugüne kadar dikkatinizi hiç çekmeyen bir noktaya işaret etmek istiyorum. Nedense şiddetli terör saldırıları bize talimat getiren Amerikalı yetkililerin Ankara veya İstanbul’a varışlarından birkaç gün önce gerçekleşiyor. Bana inanmayabilirsiniz ve girin Google’a bir arama yapın, bakın ne çıkacak. İnsan bu kadarına yuf olsun diyemiyor. Evet, sevgili okurum biraz sabırlı olun, biraz daha körpeciklerinizi feda edin, seçtiğiniz AKP sizlere bakın ne sürprizler hazırladı.