Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER
Agah Oktay GÜNER

Dış politika ve acı gerçek

Dış politika, milli varlığımızı korumak, yakın ve uzak tehdit ve tehlikelere karşı tedbirli olmak için alınmış ve alınacak kararların bütününden meydana gelir. Bu sebeple dış politikanın hazırlanmasında tarihi belge, bilgi ve tecrübe ile mücehhez kadrolar önemli ağırlık taşır. Dışişleri Bakanlığının çeşitli kademelerinde demlenmiş şahsiyetlerin, bakan olarak görev aldıkları zaman ulaştıkları başarılar hafızalardadır.
Türkiye’nin yaşadığı bütün tecrübelere rağmen Gazi Paşa dönemi hariç sağlam ve tutarlı bir ‘Dış Politika’ya sahip olduğunu iddia etmek çok güçtür.
Yaşanan tecrübelerin ışığında dış politika süper gücün güdümünde değil, milli menfaat çizgisinde olmalıdır. Türkiye’nin 1908 Hareket Ordusu darbesinden sonra mutlak Alman vesayetine girdiğini biliyoruz. Hareket Ordusunun başında bulunan Mahmut Şevket Paşa Kurmay tahsilini Almanya’da yapmıştır. Bu ordunun düğmesinden silahına bütün malzemesi Alman parasıyla sağlanmıştır. Sultan Hamid’in siyasi hedefi kaçınılmaz görünen bir Dünya Savaşının dışında kalmaktı. İttihat ve Terakki’nin komiteci kafalı kadroları; cehaletlerini, Babıali baskınıyla devletin başına bela edince, yüz ölçümü 5.5 milyon km olan devlet bitirilme yoluna gidilmiştir.
Bizim yetişmemizde hakkı olan ve her birisini rahmetle, minnetle yad ettiğim büyüklerimizin, ortak vasiyeti; son 150 yıllık tarihimizi çok iyi öğrenin şeklinde ifadesini bulmuştur. İşte bu sebeple biz de genç okuyucularımıza ısrarla hiç olmazsa 1900’den itibaren Türk tarihini iyi öğrenmelisiniz diyoruz...
İttihat ve Terakki hükümeti, ülkeyi gönüllü bir biçimde Alman hâkimiyetine terk etti. Alman komuta kademesi, ordumuzun yönetimine ahtapot gibi girdi. Dış politika Osmanlı devletinin menfaatlerine göre değil, Alman devletinin yüksek menfaatlerine göre düzenlendi. Bu sayede devletimiz hazırlıksız, lojistik ihtiyaçları düşünülmeden savaşın içine düştü.. Nitekim Türkiye’de çalışan Alman subaylarının 50 yıl sonra yayınlanması kaydı ile kendi devletlerine teslim ettikleri hatıralarında; “Askeri cepheye taşıyacak trenlerin, kömür ihtiyacı bile düşünülmemişti. Bu sebeple biz, Anadolu’nun bütün ormanlarını, bunlar yetmeyince meyve ağaçlarını savaş süresince tren kazanlarında yaktık” diye yazmışlardır. Bugün Anadolu dağlarının kelliğinin sebebi de bu savaştır. Almanya için sanayiine pamuk bulmak kendisinden önce sanayileşmiş İngiltere ve Fransa’yı geçmek önemli idi. Ufuksuz, kültürsüz, tecrübesiz kafalar Alman 5B planının; (Berlin, Belgrat, Bosfor, Bağdat, Bombay) oyuncağı oldu. Devletimiz heder oldu. Milyonlarca vatan evladı Galiçya, Kafkasya, Çanakkale, Mısır, Yemen, Bağdat ve daha nice cephede kan döktü, can verdi. Genç nüfusumuz eridi. Yüksek eğitim görmüş kadrolarımız tükendi. Ne uğruna? Emperyalizme kör idrakle teslim olma uğruna...
Emperyalist güçlerle dostluk size milli menfaatlerinizi unutturacak sihirli şerbetler içirebilir. İşte bu sarhoşlukla onların faydası uğruna milli menfaatinizi görmez olursunuz. Nitekim Irak konusunda Amerikan menfaat planı uygulandı. Türkiye Irak Türklüğüne karşı sorumluluklarını yerine getirmekten geçtik, çektikleri çilelere, gördükleri zulümlere ilgisiz kaldı. Irak bölünüyor büyük Kürdistan’a doğru uzaktan kumanda veriliyor. Hesaplarda Türkiye’nin bütünlüğü ve Irak Türklüğü yok... Aynı durum Suriye politikasında daha vahim bir biçimde ilerliyor. Suriye’de devlete karşı gelenler, orduya kurşun sıkanlar, Türkiye’ye sığınıyor. İhtiyaçları karşılanıyor. Bu şartlarda Türkiye’nin PKK’lı teröristleri besleyenlere uluslararası hukuk içinde karşı çıkma hakkı kalır mı?
Emperyalist Devletlerin güdümünde şekillenen dış politika ile Libya’yı kaybettik. Oradaki ekonomik gücümüz, inşaat pazarındaki payımız neredeyse sıfır oldu. Aynı durum Tunus ve Mısır için de geçerli. Bunca tecrübeye rağmen hala Amerika’nın güdümünde; Suriye’ye karşı savaş tehditleri savurmanın akılla ve milli menfaatle açıklanması mümkün mü?
Türkiye’yi yönetenler dış politikada öncelikle ve özellikle hedef tespiti yapmalıdır. Bu stratejinin birinci hedefi komşularımızla iyi ilişkiler olmalıdır. Sonra sırasıyla ortak kültür değerlerine sahip olduğumuz İslam coğrafyası, Türk dünyası ve dost ülkelerdir. Bu dengeyi isabetle kurarsanız başarı kesindir. Ama siz Amerikan emperyalizminin emrinde, nereye giderseniz gidin netice aleyhinize olur. Silah ters teper.
Öfkelerimizi, aklımızın gerisine alalım. Dış politikadaki iflası kabul edelim. Yoksa yarın çok geç olacak...

Yazarın Diğer Yazıları