Diriliş Direniş Devrim
Dirilişin direnişe dönüştüğü başkent sokaklarında sancı hissetmeden yürüyüşün tadını çıkarıyorum. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “greve katılanları işten atarım” dediği yazılı emri gösteriyor işçiler... Meydanda ve mahallelerde yayılan gösterilere katılan memurların da fişlendiğini belirtiyor bir başkası... Hepsi birden “boyun eğmeyeceğiz” diye haykırıyor... “Gökçek’in giderayak Erdoğan’a takla attığını” belirtenler Mart ayında yapılacak yerel seçimlerde AKP’ye ders vereceklerini ifade ediyorlar. Gösterilerin yoğunlaştığı Meşrutiyet, Ziya Gökalp Caddeleri, Olgunlar, Karanfil, Konur gibi sokaklarda genç kızlar, delikanlılar poşetlerle çöp topluyor. Kahveler, lokallerde HalkTv ve Ulusal Kanal açık. Rize’de ADD’ye yönelik saldırı öfkelendiriyor milleti... Ortak endişe Sivas’taki Madımak vahşeti... Esnaf içerisinde Rizeli olanlar bir anda öfkeleniyor “Reco’nun Potamyalılarıdır” diyor bir öteki “Reco”nun Recep Tayyip Erdoğan, Potamya’nın ise Güneysu ilçesi olduğunu hatırlatıyor. İnsanın aklına ister istemez Madımak vahşetinin avukatlarının belediye başkanı, milletvekili hatta bakan olduğu geliyor.
İnternet teknolojisiyle ellerdeki telefonlara anında haberler düşüyor. Başbakan’a tıpkı Davos dönüşü gibi bir milyon kişiyle İstanbul’da karşılama yapılacağı yayılıyor bir anda... “Makarna-bulgur dağıtılmıyor ki...” diyenin yanında “hangi yüzle” diye soran da var. Vekâletini bıraktığı Bülent Arınç’ın “özür dilemesi”ne içerleyen Başbakan’ın sinirden tablet bilgisayarı kırdığı anında duyuluyor. Espriler birbirini kovalarken “Sahiden AKP’liler Erdoğan’ı karşılamaya gider mi” sorusunun muhatabı bu defa gazeteci kimliğimle benim. Kibrin teslim aldığı Erdoğan’ın cüretkarlığını biliyorum. Lakin Taksim’de başlayıp Türkiye’ye yayılan direnişin karşısına kimsenin çıkmaya cesaret edemeyeceğini vurguluyorum. Üstelik olaylar başlamadan yüzde 34’e gerileyen AKP oylarının bir haftada 25’in altına düştüğü yorumunu yapmak zorund kalıyorum. Etrafımızı çeviren vatandaşlara “sorun bakalım AKP’ye oy verenlere, bir daha verecekler mi” dediğimde, komşularından, akrabalarından örnekler sıralıyorlar.
Yürümeye devam ediyoruz. Sıhhiye’de Ankara Barosu revir kurmuş, gazdan etkilenen, polis copundan moraran insanları tedavi etmenin yanında ücretsiz avukatlık yapıyorlar. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu Ankara başkanlığından tüm Türkiye’nin Baro Başkanlığına getirildiği günden bu yana hukuk adına ses katmerleşerek büyüdü. Alış-veriş merkezleri, bakkal, berber, taksi durağı dâhil her yerde HalkTV açık. Taksim’de kandil münasebetiyle simit ve helva dağıtılmasını, mevlit okunup, namaz kılınmasına dikkat çekiyor esnaf. “Hani bunlar anarşistti... Hepsi okumuş çocuklar, çöplerini bile kendileri topluyor. Haklı bu garibanlar” tespitleri uyanışın kilometre taşlarından.
Kızılay esnafı bir haftadır doğru düzgün satış yapamıyor. Yine de şikâyetçi değil. Polisin attığı bombalar ve tazyikli su yüzünden kırılan camlarını temizliyor. “Gencecik çocuklara yapılan günah” diyor biri, ötekisi “Helal olsun bu çocuklara... Bu zulüm böyle gitmez!” sözleri ile direnişe desteklerinin süreceğini belirtiyor. Ulusal Kanal’ın Ankara Temsilcisi Mustafa Kaya ve kameramanının gözaltına alınışına müthiş tepki gösterdi halk. Kanatlarının altına alıp polise teslim etmemek için çok direndiler. Mustafa ve arkadaşları mahallelerdeki çekimlerinde kahraman gibi karşılanıyor. Kızılay’a giden yollar kesilse de halk mahallesinde 21:00’den 24:00’e kadar tencere tava çalıp, sloganlarla hükümeti istifaya çağırıyor. Minicik çocukların ellerinde bayrak ile sokaklara inişi “Cumhuriyetimizi yedirmeyeceğiz” anlamını taşıyor.
Bu arada yakamıza yapışanlar var. “Niye Halk TV ve Ulusal’da bu hafta yoktunuz!” diye sitem edenlere önce “İşte buradayız” diyorum. Türkiye’yi dünyaya bilgilendirmek için canlı yayın yapıldığını, Nihat Genç ile beraber programımızın iki saat sürdüğünü, iki saatte çok şeyin kaçırılabileceğini vurgulayınca, sarılıp öpüyor vatandaş. Birilerinin ortadan sıvıştığına her gün tanık olan halkın bizden hesap sorması doğrusu hoşuma gidiyor. Uyanış; dirilişe... Diriliş de direnişe dönüştüğüne göre devrim yakındı. Yolu Mustafa Kemal’de birleşenleri saygı ile selamlıyorum.