Diren anti-emperyalizm!

Uçaktan bildiren gazetecilerin yazdıklarına bakılırsa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye konusunda “Türkiye ve İran’ın yakın işbirliği içinde olması”nı savunuyor. Bu “konjonktürel” bir çıkış değil de, “bölge”yi nihayet “Davutoğlu’nun neo-osmanlı düşleri”nden uyanmış olarak analiz etmenin sonuçlarından biriyse, Türkiye’nin yeni dönemde kendisini nerede konumlandıracağının işaretlerini, İran’ın yıllardan beri durduğu yerde aramak gerekli. Bu konuda “rehberlik” edebilecek bir kitap var birkaç gündür elimde;
“Diren Suriye”
Yandaş ve “ana akım” televizyon kanallarının ambargo uyguladığı, en son Akşam’dan da kovulan ve şu an Yurt’ta yazan Hüsnü Mahalli, soru-cevap/söyleşi şeklinde tasarlanan kitabında “Dünyanın sonu gelse İran Suriye’den vazgeçmez” diyor. Nedenini de çok basit bir denkleme dayandırıyor:
“Kader birliği; milli menfaatler...”
Mahalli anlatsın gerisini:
“Suriye çöktüğü ya da yok edildiği andan itibaren, yani Esad iktidardan düşürüldüğü andan itibaren iktidara gelecek Batı yanlısı, emperyalist yanlısı İslamcı Sünni bir iktidarın ilk yapacağı şey İsrail’in de isteği üzerine Lübnan’daki Hizbullah’a savaş açmak olacaktır... (...) Hizbullah’sız bir İran kanatsız bir kuşa benzer.
(...) Hizbullah olmazsa, Lübnan’da, İsrail İran’ı çok daha kolay vurabilir. Lübnan İsrail’e sınır ve Hizbullah o sınırın sıfır noktasında. Yani Hizbullah’la İsrail ordusu arasındaki mesafe 500 metre. İsrail teknik olarak füzeleriyle ya da uçaklarıyla İran’ın nükleer tesislerini, 1982’de Irak’ta yaptığı gibi vurabilir. İsrail bunu Ürdün ve Irak üzerinden yapabilir, oralarda Amerikan üsleri var... Ya da Bahreyn ve Katardaki Amerikan üslerinden. Tabii Türkiye’de de Amerikan üsleri var. İran buna karşı tam anlamıyla karşılık veremez. Bir İran füzesi fırlatıldığında, İsrail’e kadar gidebilmesi için yaklaşık olarak iki bin kilometre uçması gerekiyor. Irak üzerinden geçmesi lazım ama Irak’ta Amerikan üsleri var düşürür. Ürdün’de var düşürür. Bahreyn’de Suudi Arabistan’da var. Füzeleri söylüyorum. Bu arada İsrail’in hava savunma sistemleri var. Onlara İran’a çok yakın olan Malatya’daki radarlar da yardımcı olacak. İran’ın uçakları ise İsrail’e gidemez o mesafeyi geçemez. Dolayısıyla İran’ı ayakta tutan iki tane denklem var. Bir: Suriye’nin gücü, füze gücü. Çünkü Suriye İsrail’e sınır. Esad iktidardan giderse İran yedek bir gücünü kaybeder. Geriye kim kalıyor? Hizbullah. Hizbullah demin dediğim gibi sınıra sıfır noktasında olduğu için İsrail açısından büyük bir tehlike. Hizbullah’ın yaklaşık olarak Mossad’ın bilgilerine göre söylüyorum, 30-40 bin civarında füzesi var. Bu füzelerin menzilleri farklı. Bunlar 10 kilometreden üç yüz kilometreye kadar giden füzeler. Şimdi bu füzelerin başlıklarına üç beş gram kimyasal, biraz biyolojik, biraz bilmem ne koysan, İsrail haritadan silinir. O füzeler engellenemez çünkü alçaktan uçuyorlar. Radarlar göremez. Görünceye kadar da hedeflerine varırlar. Çünkü söylediğim gibi mesafe çok yakın.
(...)
Hizbullah’ın çökmesiyle yalnız İran değil Irak için de yeni bir durum ortaya çıkar. Batı ve Batı yanlısı bölge ülkeleri Irak üzerine çullanacaklar ve İran yanlısı Irak’taki Şii iktidarı devirecekler. Zaten her gün Irak’ta 50-60 kişi ölüyor. O zaman ne yapacaklar? Kırım yapacaklar. Irak’ta gerekirse günde üç bin beş bin insan öldürülür. Yani Şii-Sünni kırımı yapacaklar. Dertleri bu. Yani Hizbullah ortadan kalkınca İsrail dostu bölgesel ve uluslar arası tüm güçler rahatlayacak. Suriye, Irak ve İran’ın işi tamam...
(...)
Yani karıştırılmış bir Irak’a çekilmiş bir İran arkasından vurulacak. İran’ın güneybatısında Huzistan bölgesinde Araplar var. Bu Araplar ayaklandırılacak. İran’ın kuzeybatısında Tebriz ve çevrelerinde Azeriler var. Azeriler ayaklandırılacak. Nitekim şu an Mossad ve CIA Azerbaycan’da, yani Kuzey Azerbaycan’da üsler kurmuş ve İran Azerilerini ayaklandırmak için yoğun çalışıyorlar...
(...)
Bir de Doğu’da Beluciler var, biliyorsun, onlar da mıncıklanıyor şu anda. Özetle dünyanın sonu bile gelse İran Suriye’den vazgeçmez, bu kadar basit bir denklem. Bunu hiç kimse maalesef anlamıyor ya da anlamak istemiyor. Onun için de zaman zaman birileri çıkıp “İran Suriye’yi satar” türünden aptalca analizlerde bulunuyor. Tıpkı Rusya için söyledikleri gibi. Rusya bırakın Suriye’yi satmayı, bütün varlığıyla Suriye’de olur ve gerektiğinde Suriye için Amerika’yla savaşır. Yani Üçüncü dünya savaşı çıkar.
(...)
Suriye çökerse Irak ve İran üzerinden Türkmenistan, Azerbaycan ve Ermenistan yoluyla hedef Rusya. Rusya Federasyonu içinde 20 milyon Müslüman var. Çeçenistan, Tataristan, Başkurdistan, Yakutistan, Dağıstan, Kırım ve diğer özerk cumhuriyetler ayaklandırıldığında ne olacak? Ruslar salak değil...”
Peki ya Türkiye’yi yönetenler?
Bu denklemde, AKP’nin ömrünü uzatmaya dönük her adımın, Türkiye Cumhuriyeti’nin ömründen çaldığının farkındalar mı(dır)?

Yazarın Diğer Yazıları