Dinlemede tsunami geliyor
Türkiye’yi sarsan dinleme depreminin artçı sarsıntıları devam ediyor ve devam edecek. Hemen her gün kimin ne zaman, kimlerin emriyle dinleyip, arşivlediği belli olamayan kayıtlar, yandaş medyaya servis edilerek, inşa edilen korku imparatorluğunun gökdelenleri yükseliyor. Bireylerin özel telefon konuşmalarını hayasızca yayınlayan tetikçi kalemşorlar, ağır aksak yürümekte olan mahkemelere hesap verecekler. Her defasında belirttiğimiz gibi geç adalet adalet olmaktan öte anlamlar taşıdığı için bu konuda fazla umutlu değilim. Üstelik tazminat davalarında talep edilen paralar, yasadaki boşluklar nedeniyle kadük kalıyor. Yargı süreci yıllarca sürdüğü için maddi ve manevi kayıpların yerini bulması da mümkün görünmüyor. Dinlemenin artçı sarsıntılarının devam etmekte olduğunu vurgulamıştım. Fakat bu defa dinlemenin tsunamisi geliyor. Hem de Türkiye’yi yerle bir edecek kuvvetli bir tsunami.
AKP’yi kuran dörtlü sacayağından biri olup, gelişmelerden endişe ederek, önce seçimlerde aday olmayıp, daha sonra parti kuran Abdüllatif Şener, çeşitli televizyon kanallarında kısa adı TİB olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın kuruluş ve kadrolaşmasını detaylarıyla anlatmıştı. Görevlendirilen başkandan, evrak memuru, teknisyen ve hatta çaycısına kadar her birinin Tayyip Erdoğan tarafından belirlenen kişiler olduğu ortaya çıkmıştı. Söz konusu birime geçtiğimiz günlerde mahkeme kararıyla baskın yapıldı. İlkinde devletin hakimine, savcısına mukavemet gösterenler, ikincisinde bilirkişilerce bazı kayıtların kopyalanmasına razı olmuşlardı.
Sincan ağır ceza hâkimi Osman Kaçmaz’ın talimatıyla başlanan soruşturmanın belgelerini bu defa Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bir yazıyla talep etti.
Yargının siyasallaştırılarak yıpratılmasına karşı çıktığı, hükümetin yandaşı olmadığı için meslekten ihracı istenen Osman Kaçmaz, Türkiye’de hukukun ve hukukçunun bütün olumsuz koşullara rağmen var olduğunu göstermenin mücadelesini veriyor. Bu yüzden de akıl almaz birimler tarafından tehdit ediliyor. Ama mücadeleden vazgeçmediği gibi kayıtların mahkemeye iletilmesine karşı çıkan MİT’e bile meydan okudu. Nitekim yargıya müdahale gerekçesiyle MİT Müsteşarı Emre Taner hakkında suç duyurusunda bulundu.
AKP’nin “Devlet politikası” dediği ünlü açılımın asıl mimarının Emre Taner olduğunu yaş haddine rağmen iki defa görev süresinin uzatıldığını hatırlatıp, yeniden tsunaminin ayak seslerine dönelim.
Yargıtay’ın elinde olan Yargıtay santrali bazı hakim ve savcıların dinleme tutanakları şu anda uzmanlar tarafından incelenmekte olan kayıtlar, malum davada olduğu gibi, niçin yandaş medyaya servis edilmiyor? Veya bugüne kadar servis yapanlar ortaya çıkarıldı mı, servisçilere dava açıldı mı, bu konuda ceza alan var mı gibi art arda yüzlerce soru da yöneltilebilir.
Soruşturması devam etmekte olan davalarla ilgili haber ve yorum yapmak yasal olarak suç. Bu suç, Türkiye’de anlı şanlı gazetelerden tutun da, iktidarı ve muhalefetiyle bütün siyasiler tarafından her gün işleniyor.
Bana göre haber değeri olduğu için tsunami yaklaşırken, TİB’de ele geçirilen belgelerde Türkiye Cumhuriyeti’nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başta olmak üzere siyasi partilerin genel başkan ve yöneticileri, milletvekilleri, bürokratlar, askerleriyle ilgili müthiş bir liste olduğu bilgisini okuyucularımızla paylaşmak istedim.
Yukarıda ifade ettiğim gibi bu dinleme kayıtları şu anda yargının elinde. Soruşturma tamamlanıp, mahkeme süreci başladığında o zaman yer yerinden oynayacak. Yüce divan da yoğun bir çalışma temposuna girecek. İzleyip göreceğiz.