Devrimin Çoban Yıldızı
Akşam Yıldızı, Tan Yıldızı; Seher Yıldızı, Çoban Yıldızı, Çolpan ya da bilimsel adıyla Venüs Gezegeni...Güneş doğmadan ya da battıktan sonra görürsünüz gökyüzünün bu en parlak cismini.
Mustafa Necati de, Türk Devriminin Çoban Yıldızı...
Mustafa Necati dedin mi, bir duracaksın, Mustafa Necati deyip yattın mı rüyanda kim bilir ne olağanüstü işler göreceksin.
Gazeteci evvelemirde. Sonra hukukçu ama öyle sıradan bir hukukçu değil, bu hukukçuluğun başında bir de “müdafaa” var, yani Müdafaayı Hukukçu. Balıkesir ve çevresinde Kuvayı Milliye Müfreze Komutanı. Yaşı derseniz, yirmi beş o zamanlar.
Sonra, Ankara’ya 23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Saruhan Milletvekili olarak gidiyor. Sivas ve Samsun yörelerinden sorumlu İstiklal Mahkemesi üyeliğine seçiyor onu, o yüce ve Gâzi Meclis. Gidiyor, Mavri Miracıları, Pontusçuları yargılıyor. Oradaki tespitleri ilginç ve acı: “Biz mahkeme üyeleri bütün gün onlar aracılığıyla milli bir inancın nasıl olması gerektiğini gözlemleyebilmiştik”.
Meclise dönüyor bu görevinin ardından, yaman ve gür sesli bir hatiptir. Gâzi Paşa’nın dikkatini çeker ta ilk günden. Ödüncü ve bozgunculuğuyla bilinen Erzurum Mebusu Celalettin Arif’ “Ödün vermeden uzlaşılmaz ki” deyince, alır ağzının payını Mustafa Necati’den: “Bağımsızlıktan ödün verilir mi Beyefendi. Siz bugün Artin Kemal gibi konuşuyorsunuz”.
Kastamonu İstiklal Mahkemesi Başkanı yaparlar sonra bu sıra dışı adamı. Başkanlık kürsüsünün arkasına astırmak üzere yazdırdığı “İstiklal Mahkemesi, mücadelesinde yalnız Allah’tan korkar” levhasını yanına alarak düşer Kastamonu yollarına. Bu Türklüğün ve bağnazlıktan uzak İslam anlayışının sarmaş dolaş olduğu kentte, güzel anıları olur, kalıcı izler ve menkıbeler bırakır oralarda. Yargılamanın hukuksal olduğu kadar sosyal ve insanî bir yanının da olduğunu kanıtlar. Kastamonu Açıksöz Gazetesi’nde yazar. İsmail Habip Sevük’ü tanır bu vesileyle. Kastamonulu kadınların erkeklerden daha özverili ve savaşçı olduğunu görür oralarda, kayda alır, yazar bunları.
Zafer kazanılır, bitmez Necati’nin görevleri. İmar, İskân ve Mübadele Bakanı yaparlar onu. 1,5 milyon Rum Yunanistan’a gidecek, 500 bin Türk Yunanistan’dan gelip buraya yerleştirilecek. Dahası, Yunan işgalinde yerinden edilenler de yerlerine yurtlarına dönecekler. Bu ağır yükün altından çıkıyor ak yüzüyle.
Hilafet kaldırılmış, laik hukuka dönülecek, Adalet Bakanı oluyor bu çetin dönemde.
Ve Milli Eğitim Bakanlığı...Yeni Türk Alfabesi onun döneminde başarıldı, öğretmenlik mesleği onun döneminde ulaştı saygınlığının doruğuna. Öğretmenlerin can dostu, dert ortaklarıydı.
Millet Mekteplerinin açılacağı gün, 35 yaşında sonsuzluğa göçtü bu büyük Türk Devrimcisi. Ağladı büyük Atatürk bu büyük kayba. İsmet İnönü, mezarı başında “Onunla ilgili anılar, ülkücülerin, ulusçuların ve cumhuriyetçilerin belleklerinde kutsal duygularla yaşayacaktır” dedi.
Cumhur Utku, Türk devriminin bu Çoban Yıldızı’nın yaşamını romanlaştırmış (Gürer Yayınları). Cumhuriyet, en iyi, araştırmacı-edebiyatla korunur. Bunu savundum da, yazdım da. Bundan dolayı Cumhur Bey’in bu değerli kitabını çok önemsiyorum. Cumhur Bey’in iyi bir kalemi, akıcı bir üslubu olduğunu da söylemeliyim.