Devletin işleyişi ve MGK
Kantarın topuzunu fazla kaçırdığının farkında olan Tayyip Erdoğan’ın yanlışta ısrar etmesini kimler sağlıyor bilmiyorum. “Kurumlar arasında uyum var” sözleriyle tansiyonu düşürmeye çalışsa da Erdoğan elinde tuttuğu meclis çoğunluğuna fazla güveniyor. Başörtüsü konusunda yaptığı tarihi hatada olduğu gibi pervasızca çıkarılan yasaların Anayasa Mahkemesi’nden dönmesi, AKP’yi anayasayı değiştirme konusunda daha kamçılıyor. Mutabakat yerine dayatmayı tercih eden AKP’nin darbe söylentileriyle meşruiyet taktiğinin daha ne kadar süreceği de meçhul. Erdoğan’ın pek güvendiği kurmayları en azından genel seçimlere iki yıl olmasından dolayı rahat görünüyorlar. Üstelik mevcut siyasi durumdan dolayı AKP’nin muhtemel seçimlerde en azından yüzde 20’lerle Meclis’e gireceğini ve dokunulmazlık zırhıyla 4-5 yıl daha işi idare edeceklerini hesaplıyorlar. 1950’li yılların DP’sinin “Tahkikat Komisyonları” benzeri keyfi uygulamalarının sebebi de darbe dönemlerinin tarihe gömülmesi gerçeğiyle rahat oluşlarıdır. Adnan Menderes’in “Orduyu yedek subaylarla da idare ederiz” sözlerinin tarihi hata olduğunu bilenlerin bugün TSK’nın planlı olarak yıpratılmasına çanak tuttuğunun da farkındalar. Türk ordusuna karşı polisi alternatif olarak gösterenlerin devlet aklından mahrum olduğunu belirtmeliyim. AKP’nin bu tutumu ve siyasilerin iktidar hırsı devlet kurumları arasındaki uçurumu derinleştiriyor. Nitekim son kâğıt parçası ya da belge iddialarının üzerine sazan gibi atlamaları, devlet ciddiyetinden ne kadar uzak olduklarını yansıtıyor.
Esnaflık, şirket yöneticiliği, belediye idareciliği ile devlet yönetimi arasındaki farkı fark etmemekte ısrar edenlerin adı geçen raporlardan habersiz olmaları da imkânsızdır. Devletin güvenliği için çeşitli kurumlar tarafından 1, 3, 6, 12 aylık periyotlarla hazırlanan raporlarda siyasi gelişmelerden, cemaat çalışmalarına, dış politikadan ekonomiye, şirketlerin durumundan bireysel çabalara kadar binlerce emare rapor haline getirilir. Bütün bunların arasından bir kağıdı çekip almak ve bunun altında başka şeyler aramak devlet aklına aykırıdır. Bu tip raporlar devletin savunma refleksidir. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanını koruyan polislerin, ideolojik görüşleri, siyasi tercihleri farklı olduğu halde bedenlerini korumakla görevli devlet adamlarına kapatmaları koruma refleksidir. İşte bu refleks ile hareket eden kişi ve kurumlar, bazen otobüs duraklarında konuşulanları, bazen mafyamatik yapılanmaları, bazen de cemaat çalışmalarıyla siyasi organizasyonları büyüteç altına alıp rapor ederler ve bu istihbaratlar MGK’ya kadar götürülür.
Köz ya da kül olarak gelen bu istihbaratların hepsi saklanmaz. Adı üzerinde kül ise uçar gider, köz ise takibata alınır. Başbakan Erdoğan’ın da 6 yıldır katıldığı MGK toplantılarında binlerce raporun fotokopisi çalışma dosyasına konmuştur ve bu evrakların altında kişi ya da kurum imzası bulunmaz. Nitekim İçişleri Bakanı Beşir Atalay malum kâğıt parçasıyla ilgili daha işin başında “fotokopidir, aslı olmaz” diyerek tecrübesini yansıtmıştır. Ancak Başbakan Erdoğan danışmanlarınca bu defa fena halde yanıltılmıştır. Devletin işleyişi için dünyanın her yerinde böylesi raporlar vardır. Fransa’da Korsika, İtalya’da Sicilya için yazılan raporlara binlerce örnek vermek mümkündür. Demokratik laik devletin korunması için yapılan bu çalışmalar MGK’ya getirilir. Askeri sivili ile güvenlik esasları konuşularak, tavsiye kararı yürütmeden sorumlu hükümete bildirilir. Terör, uyuşturucu, irtica, mafya, dış politika ve ekonomi konularında binlerce sayfalık raporlar halen arşivlerindedir. Ömrünü devletin bekası için geçirmekte olan Yılmaz Şenyüz bu konuda ufkumu açarken, yakın tarihteki Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nden tutun MGK’da gündeme gelen yüzlerce olaya örnekler vererek toplumun yanlış bilgilendirildiğinin altını çizdi.
Siz bu satırları okurken Erdoğan’ın da katılacağı MGK toplantısı başlamış olacak. Her zamankinden daha uzun süreceğini tahmin ettiğim MGK toplantısında Erdoğan ile AKP hükümetinin devletin işleyişi konusunda yeniden bilgilendirilmesi ihtiyacı hâsıl olacaktır. Sonuç olarak devletin işleyişi konusunda vatandaşa doğruları anlatmak da yürütmenin yani hükümetin görevidir.