Deprem zenginleri
Olağanüstü dönemler, özellikle savaşlar kendi zenginlerini doğurur… Bizde de öyle olmuştur… Özellikle 1. Dünya Savaşı yılları ''harp zengini'' diye bir kavram üretmiştir…
Savaşın getirdiği ekonomik zorluklar, memur ve asker sınıfını çökertirken, kuralsız hareket eden, fırsatçı, karaborsacı, stokçu, tefeci, kaçakçı bir kesimi palazlandırmış, böylece ''olağanüstü şartların olağanüstü zenginleri'' doğmuştur…
Savaş sırasında imkânların ve önceliğin cephelere kaydırılması, beslenme ihtiyacında askerin öne çıkarılması, şehirlerde devlet otoritesinin zayıf düşmesi, denetimsizliğin artması, kıtlığa varan büyük yoksullaşma hep ''harp zenginleri''ne yaramıştır…
Bu tipler, genellikle tüccar kesiminin bir kısmından ve işbirliği yapan bürokrasiden oluşmuştur… Fakirlik içindeki köylülerin ellerindeki küçük altınların ucuza kapatılıp İstanbul''da büyük paralara elden çıkarılması, şehirlerde ve köylerde gayrimenkullerin yok pahasına toplanması, tahıl ihtiyacına aracılık üzerinden büyük vurgunlar, ''vagon ticareti'' vs…
Dönemin ünlü gazetecilerinden Ahmet Emin Yalman''ın Vakit''te yazdıkları, o kara dönemin özelliklerine ışık tutacak cinstendir…
''Harp zenginleri'' Türk edebiyatına da yansımıştır… Refik Halid Karay''ın İstanbul''un Bir Yüzü eserinde ve Ercüment Ekrem Talû''da çok ince tasvir edilmiştir… Gözü dönmüş ''harp zenginleri'' ve onlara ortaklık eden azınlık kurnazları…
***
Savaşlar, darbeler, afetler hep kendilerine ait yeni zenginler çıkarmış veya var olan zenginlerin zenginliklerini katlamıştır… Olağanüstü şartların doğurduğu fırsatları acımasızca kendi lehlerine çeviren bu tipler, hep var olmuştur…
Oxfam diye uluslararası yardım kuruluşu var… Geçen yıl yayınladıkları rapora göre Rusya''nın Ukrayna''yı işgal etmesi ve pandemi, gıda, ilaç ve enerji alanlarındaki dolar milyarderlerine iyi yaramış… Daha önce milyarderler listesinde olmayan 573 dolar milyarderi olmuş… Var olan dolar milyarderlerindeki servet artışı 453 milyar doları bulmuş… Büyük gıda şirketlerinden sadece Cargill ailesindeki milyarder artışı bile durumu özetliyor aslında…
Covid-19 bizim gözü dönmüşlerimize de yaradı!.. Maskeden dezenfektana, termal kapılardan ilaçlara kadar korkunç oynak fiyatlarla büyük vurgunlar yapıldı… Furyada, devletin bakanı bile kendi bakanlığına kocasının firmasından mal çakabildi!..
Olağanüstü dönemlerin, olağanüstü namussuzları, olağan kurnazlıklar yapabiliyorlar… Devlete, millete ve onun birikimlerine yüzleri kızarmadan çökebiliyorlar… Hızlı davranma ihtiyacı ve denetimsizlik bir araya gelince, eğer ahlâk ve vicdan da yoksa son derece cezbedici bir kimya doğuyor…
Depremin daha başlangıcında ellerini ovuşturanlar var ''yine gün doğdu'' diye!.. Yolda ihtiyaç sahibine çorbayı ve suyu fahiş fiyata satan, otel fiyatlarını beşe katlayan, kiralara ve ulaşım/nakliye fiyatlarına zam üstüne zam yapanlar olur da, moloz kaldırmadan yeni şehirlerin alt yapı ve üst yapı işleri için gözleri parlayıp kamudan ortak bulmaya çalışanlar olmaz mı?
Cesetlerin çoğu zaman kefensiz gömüldüğü bu büyük acı ve yoklukta, yine namussuzca parlayan gözler, yine dönemin doğurduğu olağanüstü şartları lehe çevirmeye çalışan gözü dönmüşler var…
Zaten fırsat arayanlar için büyük vurgun ''doğrudan temin''le başlamıştı… Deprem bölgesi için ''işlerin aciliyeti dolayısıyla'' kamuda mal ve hizmet alımı için ''doğrudan temin'' sınırı yani ihalesiz, sorgusuz, denetimsiz harcama limiti fatura başına 5 milyon TL''ye çıkarılmıştı…
Vicdanlılar tabii ki istisna… Vicdansızlar için denetimden uzak milyonlarca liralık harcama alanları ortaya çıktı… Savaş zenginleri, darbe zenginleri, salgın zenginleri gibi deprem zenginleri oluşturabilecek, insaftan arındırılmış bir alan!..
İkaz edelim: ''Doğrudan temin''le para kazanılabilir ama ''doğrudan temin''le şeref kazanılamaz!.. Bunları yapanlara ve onay verenlere tarih de şehirlerin sokakları da dar gelir bir gün!.. Enkazın altına gömülmüş ahlar insanı boğar!..