Denklemi çözdüm!..
Dikkat edin!.. Adı “MİT” olan krizde Abdullah Gül konuştu, Tayyip Erdoğan ise sessiz kalmayı tercih etti.
Erdoğan’ın adına siyasi başdanışmanı Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan konuştu. Erdoğan’ın “beyninin yarısı”, Yeni Şafak Gazetesinde “Yasin Doğan” müstear ismiyle yazılarında krize Başbakan adına yön verdi.
Yalçın Akdoğan’ın 24 Şubat Cuma günkü yazısı geçtiğimiz Pazartesi günü toplanan MGK’nın da ipuçlarını verir gibiydi. Arkasından yine aynı gazetenin yazarı Abdülkadir Selvi’nin 27 Şubat Pazartesi günü “Yeni açılım süreci: Başaktör Barzani” başlığıyla dile getirdikleri, olup biteceklerin işaret fişekleriydi.
Yalçın Akdoğan’ın o yazısının en önemli yerini bir kez daha hatırlayalım:
“Bölgesel gelişmeler Kuzey Irak yönetimini Türkiye ile daha sıkı işbirliğine itiyor. İran-Suriye-Irak denkleminde Türkiye’nin konumu Kuzey Irak için hayati derecede önem taşıyor. Barzani bir yandan Kürtlerin hamisi rolünü pekiştirmeye çalışıyor, diğer yandan PKK üzerinden kendi alanının daralmasını ve kendi yerel menfaatlerinin heba olmasını engellemeye çalışıyor. Neticede terörü tırmandıran PKK’nın Kuzey Irak’taki varlığı, Türkiye’nin müdahalesi için haklılık payı oluşturuyor. Ayrıca Barzani PKK’nın güçlenmesini, İran, Irak ve Suriye’deki hareketleri manipüle etmesini de kendi alanının daralması, kendi inisiyatifinin zayıflaması olarak görüyor.”
Araya 26 Şubat Pazar günü gazetelerden okuduğunuz küçük bir haberi sıkıştıralım:
“Uzun bir aradan sonra sınırda akşam saatlerinde yine uçak hareketliliği yaşandı. Hakkari yönünden gelen 2 savaş uçağı, Türkiye’nin Irak sınırında bulunan Çukurca İlçesi semalarından geçerek Kuzey Irak’a yöneldi. Uçak sesleri ilçe merkezinde duyulurken, uçakların bir süre sonra aynı güzergahtan döndükleri gözlendi.”
Abdülkadir Selvi’nin 27 Şubat Pazartesi günkü yazısına tekrar göz atalım:
“Barzani böyle bir süreçte rol üstlenebilmek için Başbakan Erdoğan’ın güvencesini önemsiyor. Zaten Erdoğan’ın Kuzey Irak’ı ziyareti bu açıdan çok başarılı geçmişti. Burada bir sorun yok. Ancak Barzani, asker tarafından da kabul edilmek istiyor. ‘Türkiye’ye gelince Genelkurmay Başkanı kabul etsin, bir kahvesini içeyim’ diyor. Bunu önemli bir güvence olarak görüyor.”
Selvi’nin yazısında çok önemli bir yer daha var:
“Ana dilde eğitim.
Ama burada Kürtçenin resmi dil olması gibi bir şey düşünülmüyor. Anadilde eğitimin tüm etnik kökenliler için seçmeli ders olması.”
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in neden MGK’ya çağrıldığı sorusuna bence önceden cevap verilmiş.
MGK’nın Pazartesi günü yapılan toplantısı ise; sonrasında yapılan açıklama ile birlikte daha da önem kazandı. Açıklama, klasik kısalıkta değil aksine öncekilere göre oldukça uzun ve teferruatlıydı. Irak ve Suriye denklemi açıklamada oldukça ustaca ve diplomatça yansıtıldı:
“Irak’ın güvenlik ve istikrarına önem veren Türkiye’nin Irak’taki gelişmeleri yakinen takip etmeyi sürdürdüğü vurgulanmıştır.
Öte yandan, bölücü terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki mevcudiyetinin sona erdirilmesi için somut adımlar atılması gerektiği de bir kez daha teyit edilmiştir.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde meydana gelen gelişmeler ve özellikle Suriye’deki durum kapsamlı surette ele alınmış, bu bağlamda;
Suriye’de devam eden şiddet, yıldırma ve toplu kıyım eylemlerine uluslararası toplumun seyirci kalmaması gerektiği vurgulanmış, bu çerçevede Suriye halkının korunmasının ve insani yardım ulaştırılmasının öneminin altı çizilmiştir. Bu kapsamda ayrıca, uluslararası forumlarda meydana gelen gelişmeler gözden geçirilmiş, BM Genel Kurulu’nun 16 Şubat 2012 tarihinde ezici bir çoğunlukla kabul ettiği karardan duyulan memnuniyet dile getirilmiş ve 24 Şubat tarihinde Tunus’ta gerçekleştirilen Suriye’nin Dostları Grubu toplantısının sonuçları değerlendirilmiştir.”
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Mesut Barzani’yi kabul eder, bizde 40 yıl hatırı olan bir fincan kahveyi ikram eder mi?..
Patlayan Habur ve Oslo sürecinden sonra yeni açılımın kilit noktası da bu...
Bu açık istihbaratlar ışığında dışişleri, istihbarat ve güvenlik koridorlarından aldığımız bilgileri aktaralım:
-Hükümet ne pahasına olursa olsun PKK’nın siyasallaşmasından yana. Bu politikada Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı öne çıkıyor. Murat Özçelik’in bir ayağı ABD’de diğeri Irak’ta.
-Türkiye, Irak Başbakanı Maliki’ye iyi niyet beslemiyor. İran-Türkiye dengesini sağlayacak bir isme sıcak bakıyor. Ancak ABD, her ne kadar Maliki’ye karşı gibi görünse de İran-Irak arasındaki ticarette her türlü ABD malı İran’a satılıyor. Paravan şirketleri üzerinden bu ticaret yapılıyor.
Hatta İran petrol karşılığında Irak’taki bir Çin şirketinden ABD malı santfirüj alıyor.
-Türkiye’nin güneydoğusu ile Irak’ın kuzeyi yani “Kürt bölgesinin” serbest bölge olması da planlanıyor. Serbestlikten kasıt, ticari ilişki.
-Türkiye, Irak’a girmek istiyor. Suriye’ye müdahaleye çok da sıcak değil.
-Türkiye, ABD’den Irak’a girmek için izin istiyor. Bunun için bastırıyor ama ABD “Irak’a girersen Suriye’ye de girmek zorundasın” diyor.
-Irak için dört ayrı senaryo var;
Birincisi Irak’ı kendi haline bırakmak ve Türkiye’ye mecbur olmasını sağlamak
İkincisi, sınırlı bir operasyonla Maliki’yi devirmek.
Üçüncüsü İran’la uzlaşmak ve Irak’ın toprak bütünlüğünü korumak
Dördüncüsü Kerkük ve Musul’a girmek.
-Türkiye, İran’ın ve Rusya’nın Suriye’yi kırmızı çizgi ilan etmesini inandırıcı bulmuyor.
“Uluslararası bazı pazarlıklarda bunu koz olarak kullanıyor. Her iki devletin de istediklerini kopardıktan sonra Suriye’ye ilgisini kaybedecekleri değerlendirmesi” hakim.
AKP iktidarının yeni yol haritası ile ilgili bizim duyumlarımız böyle. Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Murat Özçelik’in geçtiğimiz Cuma gizlice Irak’a gidip orada bazı görüşmeler yaptıktan sonra Türkiye’ye gelip MGK’ya katıldığını haber almıştık. KDGM kaynakları buna “bilgi yanlışlığı” dedi. Doğru bilgiyi ise şu şekilde açıkladılar:
“KDGM Müsteşarı, Çarşamba ve Perşembe günleri Erbil’de olacak. Murat Özçelik Neçirvan Barzani ve Mesut Barzani ile görüşecek” .
Özçelik’in Erbil temasları Ocak ayında yaptığı ABD temaslarının devamı olarak da değerlendiriliyor.
Sizler pehlivan tefrikası halinde 28 Şubat anıları ile avutulurken, bakın AKP iktidarı, ülkeyi hangi yeni maceralara doğru sürüklüyor!..
AKP eğitimden, dış politikaya ve ülke güvenliğine kadar patlatmadık lastik bırakmadı.
En büyük şansları stepnelerinin çok olması!..