Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Denizde ve havada ENOSİS girişimi

Rum-Yunan ikilisinin Anavatan Türkiye’ye ve Kıbrıs Türklerine karşı saldırgan ve düşmanca eylemleri devam etmektedir. Rumlar ateşle oynadıklarını fark ettiklerinde iş işten geçmiş olacaktır. Anavatan Türkiye’nin, Kıbrıs Rum tarafının sözde Münhasır Ekonomik Bölge’sinde (MEB) yer alan doğal gaz çıkarma faaliyetlerine başladığı 9. parseli kapsayacak şekilde Navtex (seyir duyurusu) ilan etmesinin ardından, Rum-Yunan ikilisi, kafa kafaya vererek, birbiri ardına Anavatan Türkiye’ye karşı yeni ‘önlem ve tedbirleri’ devreye sokmaya başladılar.

Geçtiğimiz hafta Atina’ya giden Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, Yunanistan Dışişleri Bakanı Evangelos Venizelos ile ‘denizleri birleştiren’ bir anlaşmaya imza attı.
Kasulidis ve Venizelos imza töreni sonrasında yaptıkları açıklamalarda anlaşmanın çok önemli olduğunu vurguladılar.
Venizelos açıklamasında, “Güney Kıbrıs ile Yunanistan’ın FIR ve deniz bölgelerinin bu anlaşmayla gerçek anlamda birleşmekte olduklarını” belirterek anlaşmayı “çok önemli bir hareket” şeklinde nitelendirdi.
Kasulidis ise açıklamasında, “Yunanistan’ın, Kıbrıs’ın bu sınavında da kendisine tanınan tüm imkanlarla Kıbrıs’ın yanında olacağını bilerek Kıbrıs’a dönebilirim” şeklinde konuştu.
Kıbrıs Rum tarafının Türkiye’ye tepki olarak müzakerelerden çekildiğini hatırlatan Kasulidis, uluslararası toplumun Türkiye’nin “kışkırtmaları” karşısında beklediği tepkiyi vermemesinden duyduğu hoşnutsuzluğu da dile getirdi.
Rum gazeteleri, Venizelos ve Kasulidis’in açıklamalarında ayrıca, “aslında bu anlaşmanın, Türkiye’nin Kıbrıs MEB’inde yaptığı gibi kışkırtmalar karşısında Yunanistan ve Kıbrıs’ı koruma altına aldığını” söylediklerini belirtti.
Atina’da imzalanan anlaşmayla, Güney Kıbrıs ile Yunanistan, iki ülkenin hava ve deniz bölgelerini birleştirmiştir. Bu anlaşma ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin’ Kuruluş Anlaşmaları’nı yok saymaya yönelik bir fait accompli/bir oldu-bitti, hareketidir ve meşru değildir. Bu bir ENOSİS teşebbüsüdür ve geri alınması ve en ağır şekilde protesto edilmeli ve bu hareket kınanmalıdır.
Bu anlaşmanın detayı elimizde yoktur ancak yapılan açıklamalara bakıldığında bunun bir ‘arama-kurtarma’ iş birliği anlaşmasının çerçevesini aştığını göstermektedir.
Rum-Yunan ikilisi yıllardır uluslararası anlaşmaları çiğnemekte, saldırgan ve şantaja dayalı tutumlarıyla Kıbrıs’ın tamamını ele geçirmeye çalışmaktadır.
Rum-Yunan ikilisi tahrik ve kışkırtma alışkanlıklarına devam edecektir. Adadaki krizi tırmandırmaya ve uluslararası camianın Anavatan Türkiye’ye tepki koymasını sağlayacak eylemlerine devam edecektir. Bunun sonucu nereye varır inanın kestirmekte zorluk çekiyorum. Bir tarafta haklarımızı korumada ciddi ve kararlı olan ve geri adım atmayacağını açıklamış, bunun göstergesi olarak da bölgeye 2 adet savaş gemisi göndermiş askeri bakımdan teçhizatlı ve güçlü garantörümüz Anavatan Türkiye diğer tarafta ise ekonomileri iflas etmiş, askeri gücü zayıf Yunanistan ve Güney Kıbrıs. Rum Yunan ikilisi Avrupa Birliği üyesi olmalarından dolayı Türkiye’nin sıcak bir çatışmaya girmekten kaçınacağı hesabıyla tahriklerine devam etmektedir. Hatırlayacaksınız, Rum tarafı 1997 yılında Rusya Federasyonu’ndan S-300 füze sistemleri satın almış ve füzelerin Kıbrıs’a getirileceğini açıklamıştı. Rum’un amacı bugünkü gibi kriz çıkarmak ve adada çözüm bulma çalışmalarını baltalamaktı.
Anavatan Türkiye, Rum tarafının bu saldırgan tutumuna karşı bugünkü gibi kararlı bir tavır koyarak söz konusu füzelerin Kıbrıs’a getirilmeleri halinde imha edileceklerini açıklamıştı. Kıbrıs Rum Yönetimi üzerinde oluşan uluslararası baskı sonucunda söz konusu füzeler Kıbrıs’a getirilmemiş ve Yunanistan’ın Girit Adası’nda bir depoda çürümeye terk edilmiştir. Yine hatırlayacaksınız, 1996 yılındaki Kardak krizi sırasında Anavatan Türkiye kararlı bir siyaset izlemiş ve son anda ABD’nin devreye girmesi ile Yunanistan geri adım atmış ve Türkiye’nin topyekun askeri müdahalesi önlenmiştir.
Rum-Yunan ikilisi bu kez hem ABD ve AB, hem de başta İsrail olmak üzere petrol çıkarma konusunda ikili anlaşma imzaladıkları ülkelere güvenerek Anavatan Türkiye’yi tahrik etmektedir.
Anavatan Türkiye bölgemizde tırmanan ve Kıbrıs’ı da tehdit eden IŞİD teröründen kurtulmak üzere Güneydoğu sınırımızda askeri tedbirler almış ve bölgeye yığınak yapmıştır. Rum-Yunan ikilisi kendilerinin de güvenliğini sağlamaya yönelik bu tedbirlere destek vereceklerine, Kıbrıs’ta ikinci bir cephe açarak akılları sıra Türkiye’yi sıkıştırabileceklerinin hesabını yapmaktadır. Bu hesap yanlıştır ve Türkiye aynı anda 10 cephede savaşabilecek askeri güce sahiptir.
Rum-Yunan ikilisi çıkardıkları krizden hemen vazgeçmeli ve diplomatik yollardan anlaşmazlıkların çözümüne yoğunlaşmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları