"Deniz Baykal'a söylerim..."
"Kirli referandum"u unutturmamak için kampanya başlatan MHP Genel Başkanı adayı, Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, "blok" söylemini de hatalı buluyor. Söyleşimize dün kaldığımız yerden devam edelim;
Cephe yok
"Bir büyük başka hata da 'hayır' diyen bazı siyasetçilerin yüzde 48 gibi bir bloktan bahsetmeleri. Bunu neye dayanarak söylüyorlar bunu çok merak ediyorum. Eğer söyledikleri gibi yüzde 48-49 ise YSK'nın yapmış olduğu açıklamada hiçbir sorun yok. Oysa hayırların yüzde 50'lerin üzerinde olduğu kesin. Demek ki artık bu yüzde 48-49 söyleminden bir an önce vazgeçilmeli. Bu 'hayır' oylarına yapılan bir saygısızlıktır bilinçli olmasa da. Bunun bir blok ve cephe olduğunu düşünmüyorum. Biz Türk milliyetçileri olarak yüzde 50'ye değil yüzde100'e talip olarak yola çıktık. Ve öyle olmaya da devam edecek. Yüzde 1 bile 'hayır' bloğundan bahsetmek aynı zamanda karşı tarafta da bir 'evet' bloğu olduğunu varsaymak demektir. Bu doğru değil. Yapılması gereken öncelikle bu blokları bir tarafa bırakıp kirli referandumun gayrimeşruluğunu ortaya koyarak gelecek seçim öncesinde Türkiye'de tekrar adil ve dürüst bir seçimin yapılması için yani sandık güvenliğinin sağlanması için yapılması gereken düzenlemeleri konuşmak gerekir."
--Neler olabilir bunlar?
"Biz bir grup oluşturduk 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü'nde. Ve bütün dünyadaki seçim yasalarını tarıyoruz. Buradaki güvenlik önlemlerini inceliyoruz. Aynı zamanda ben Türkiye Barolar Birliği Sayın Genel Başkanı Metin Feyzioğlu Bey'i de ziyaret ettim Yusuf Halaçoğlu hocam ile birlikte. Kendisine de bu konuyu ve yaklaşımımı açıkladım. Onlar da sanıyorum seçim güvenliği ile ilgili bazı beyin fırtınaları yapacaklar, gerçekleştirecekler. Belki birlikte de belki sivil toplum örgütlerini de davet ederek ve değişik siyasi partileri de davet ederek böyle bir çalışma yapmak gerekiyor ama mevcut seçim güvensizliği durumuyla Türkiye'nin bir seçim daha gerçekleştirmesi mümkün değil."
--Referandum akşamı, hileler ortaya çıktığında YSK Başkanına gittiniz. Odasına girdiniz. O günün mutlaka bir bilinmeyeni vardır. YSK Başkanı, size ne dedi ve nasıl bir haldeydi?
"YSK Başkanı çok rahatsız bir haldeydi. Bizim orada olmamızdan hiç haz etmedi. Ancak ben neden haz etmediğini biliyorum."
--Neden?
"Bence suçüstü yakalananlar haz etmezler yakalanmaktan. Daha önce de bu tür kararların alındığını söyledi ve gerçekleri çarptırdı. Çünkü yasanın değişmesinden sonra böyle bir karar alma imkanı yoktu. Yasa çok belirleyici, böyle bir karar alamaz YSK. Özetle, YSK Başkanı ve üyelerinin yatacak yeri yoktur. Ama bunun hesabını bir gün yasaların önünde hepsi verecektir."
--Yine dönelim CHP'ye... "Kirli referandum"u unutturmamak için yoğun bir çaba, bir kampanya faaliyeti içindesiniz... CHP'yi buraya nasıl çekeceksiniz?
"Şu an doğrusu CHP'de de bu referandumun kirli olduğunu düşünen birçok siyasetçi olduğunu biliyorum. CHP kitlelerinin ise yüzde 100'ü bunun kirli bir referandum olduğunu düşünüyor. Sanırım onlar da bu konuda son güne kadar bazı CHP'li politikacıların izlediği hani kimi aday yapalım tartışmalarının doğru bir tartışma olmadığını önümüzdeki süreçte fark ederler."
--Bu düşüncelerinizi Deniz Baykal'a söylediniz mi?
"Hayır. Konuşmadım."
--Söylemeyi düşünür müsünüz?
"Karşılaşırsak söylerim."
--Konferanslar dışında bu kampanyayı nasıl sürdüreceksiniz?
"Çalıştaylar düzenleyeceğiz, raporlar hazırlayacağız. Onları öneri olarak getireceğiz. Ben Türkiye'yi dolaşacağım. Yine Anadolu'ya gideceğiz ama halka dönmek ve halkın yanında, halk ile karşı karşıya olmak bu çalışmanın en önemli boyutu. Çünkü bu halk bu ağır baskılara rağmen, bu tehditlere bu siyasi rüşvetlere rağmen parlamenter demokrasiye ve millî birliğe sahip çıktı. Onun için korkmadı yani. Mehmet Akif'in İstiklal Marşı'nın başına koymuş olduğu "korkma"ya korkmayarak cevap verdi. Ben, hem Türk milliyetçiliği adına hem Türk milleti adına bu süreci hayatımın en büyük gurur dönemi olarak adlandırıyorum ve Türk milleti demokrasiye nasıl sahip çıkılacağını gösterdi. Öte yandan Türk milliyetçileri teşkilatsız olmalarına, ağır saldırı altında olmalarına rağmen hem saraydan hem Balgat'tan, sivil toplum örgütlenmesi ile çok başarılı bir mücadele verdiler. Türk milliyetçilerini, otoriter, anti demokratik olmakla hatta faşist olmakla suçlayan çevreler bile bu sürecin sonunda Türk milliyetçilerinin önünde ceketlerinin düğmelerini iliklediler ve yanılmışız kusura bakmayın size saygı duyuyoruz, verdiğiniz mücadeleye saygı duyuyoruz demek durumunda kaldılar. Gerçekten Türk milliyetçileri bu süreçte tekrar rüştünü ispat etmişlerdir. "
--Zorlu bir uğraş olacak...
"Türk milliyetçiliği zorlu bir uğraştır ve her zaman da zorlu bir uğraş oldu. Bundan sonra da öyle olacak."