Delme ve Patlatma Semineri’ne davet edildim
Yeniçağ’daki köşemden e-posta adresimi alan kişi ve kurumlar gerekli gereksiz iletiler ve davetler göndermekteler. Bunlardan geçenlerde gelen biri, çok ilginçti: “VII. DELME VE PATLATMA SEMPOZYUMU”na gidecekmişim. Otel param da bana ait olmak üzere. Hani der ya o Silifke Türküsünde “Herkes kesesinden yesin eğlensin/Bugün ziyafetim var benim beyler”, TMMOB’nın, bu daveti öyle işte.
Davetin metni şöyle özetle:
Sayın Cazim Gürbüz ,
Odamızın Eskişehir de Eskişehir Osmangazi Üniversitesiyle 7-8 Kasım 2013 tarihlerinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Kongre Merkezinde düzenleyeceği VII. Delme Patlatma Sempozyumu Eskişehir’in 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan edilmesi nedeniyle yine aynı tarihler arasında (7-8 Kasım 2013) Eskişehir’de Anemon otelde düzenlenecektir.
(...) Konaklama için irtibat halinde olduğumuz otellere sempozyuma katılacağınızı bildirdiğinizde otel fiyatları:
Tek kişilik oda Çift kişilik oda
Anemon otel 90 $ 110 $
Abacı Konak otel 105 TL 160 TL olarak uygulanacaktır.
E-Liste ile ilgili olarak maden@maden.org.tr adresine e-posta gönderebilir ve fikir ve yorumlarınızı bildirebilirsiniz.
Fikir ve yorum:.. Alın size fikir ve yorum: “Ben bu köşede, şiir, edebiyat ve kitap girmeyen kafaların delinmesi, yobazlığın patlatılması için yazılar kaleme alıyorum arkadaşlar, öğrenin bunu, bu vesile ile...”
İlginç soyadları ve soyadlı ilk it
Ne ilginç soyadları var, sözgelimi bir zamanlar Türkiye’nin en uzun soyadı diye basına yansıyan, “Uzun-kavak-altında-yatar-uyuroğlu” gibi.
Merak ettim bendeniz biraz derleme yaptım ilginç soyadlarından. Gülmenize, şaşmanıza sunayım onları:
“Seyrekbasan, Fısırik, Tavasapı, Fırıldak, Damızlık, Yandanverdi, Dümbelek, Memeli, Küçükmotor, Benzin, Üstüpüoğlu, Götürümlü, Lavaş, Çirkin, Dırdır, Çalçene, Döllek, Gebeş, Canıgeniş, Koluçolak, Kıllıbaldır, Geceyatmaz, Çiçeksiz, Nişadır, Tarbasar, Suiçmez, Fıstıkoğlu, Fındıkoğlu, Teberru, Donağaç, Donsuz.”
Soyadı olan ilk it’in öyküsünü ise, ben “Edebiyatlaşan Vergiler” adlı kitabımda yazmıştım, oradan aktarayım:
“Doğu Anadolu’da bir ilçe... Tarih: 1975... Bir Kürt Köyü, Ziraat Bankası’ndan çevirme kredisi alacaktır. Köylüye bu kredinin verilebilmesi için, önceki aldıkları çevirme kredisinin tamamen kapatılmış olması gerekmektedir. Muhtar toplar parayı köylüden, getirir yatırır bankaya, sonra da Banka Müdürü’ne, borcun yatırıldığını bildirerek yeni kredi talebinde bulunur. Müdür, ilgili şefi çağırarak borcun tamamen kapatılıp kapatılmadığını sorar:
-Bir kişi kalmış Müdür Bey; Muhtar, onu unutmuş galiba...
Şaşırır Muhtar:
-Olamaz... Köyün bütün borçlularının dizelgesi işte cebimde... Kimmiş o?
-Gollo Yılmaz
Muhtar iyice şaşırır, çünkü köyde öyle birisi yoktur. ” Ben bir araştırayım “ diyerek çıkar gider; yarım saat sonra utana sıkıla Müdür’ün odasına girer.
-Müdürüm, elini öperim... Sana doğrusunu söyleyeceğim, ama kızmayacaksın, resmiyete de koymayacaksın... Sen baba adamsın...
-Muhtar söyle bakalım ne imiş, olacak bir şeyse...
-Müdürüm, bir borçlu çıkmıştı ya, Gollo Yılmaz diye... Öyle biri yok..
-Nasıl yok?
-Öyle biri yok, bizim köylüler it’in adına da para almışlar, Gollo, benim it’in adı, ona bir de soyadı uydurmuşlar...”