Dehşetli bir satranç oynanıyor
Şike ve Cumhurbaşkanlığı tartışmalarını yorumlayan Milli Görüş cephesinde ibre Erdoğan’dan yana
Dehşetli bir satranç oynanıyor
2012’de iç siyaset sahasında neler olur? 2014’te... 2023’te (Cumhuriyetin 100’cü yıldönümü...) neler olacak? Gaybı Allah bilir. İnsanlar tahmin eder, senaryolar yazar ve çoğunlukla yanılır.
(...)
Dinî bir teşkilat Türkiye’de bir cemaat rejimi kurmak istiyor. Başbakan ile araları pek iyi değil. Ülkemizde dehşetli bir satranç oynanıyor. Türkiye Müslümanlarının müşterek bir plan ve programı yok.
ABD, AB, global kapitalizm ve liberalizm, İsrail ve Siyonizm, Haçlı mihraklar ülkemizde kendilerine bağlı ve bağımlı bir ılımlı İslam rejimi istiyor. Hattâ Halife adayları bile var. Din ve diyanetle ilgili bazı resmi kurumlar ve ağızlar asıl işleri bırakmışlar; dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim, Feminizm, camilere kadın doldurmak, ibadet yerlerine kiliselerde olduğu gibi sıralar koymak, hadîsleri AB normlarına göre ayıklamak gibi bid’at ve fantezilerle uğraşıyor...
Mehmet Şevket Eygi
Milli Gazete
+++
Bülent Arınç şimdi ne yapacak?
Kamuoyunda şike yasası olarak adlandırılan ve çıkmaması istenen yasanın bizzat Genel Başkan tarafından sahiplenilmesi pek çok kişi için sürpriz olmuş olabilir! Şüphesiz en çok da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç açısından sürpriz olmuştur! O ”Kimse cesaret edemez “ derken biri ortaya çıkıp ”Ben cesaret ederim“ edası içinde konuşmuştur! Şüphesiz böyle bir meydan okuma da genel başkan desteği olmadan yapılamaz! Lafı fazla uzatmaya gerek yok!
Başbakan ile Başbakan yardımcısı şike yasası konusunda resmen karşı karşıya gelmiş bulunuyor! Böyle bir durumda hiç şüphesiz Başbakandan çok Başbakan Yardımcısının ne yapacağı, nasıl davranacağı merak konusu olur!
Bizde şimdi merakla Başbakan Yardımcısı Arınç’ın ne yapacağını merak ediyoruz! Cumhurbaşkanı Gül’ün kamuoyunun sesine, vicdanına ve düşüncesine tercüman olduğunu söyleyen Arınç kamuoyunun sesine, vicdanına ve düşüncesine tercüman olmayan bu meydan okuma karşısında ne yapacaktır? ”Başbakanımla ters düştüm“ deyip istifa yolunu mu seçecek yoksa bir şey olmamış gibi yoluna devam mı edecek? Tam da adının ”başbakan adayları“ arasında geçtiği bir dönemde Bülent Arınç’ın başına gelen bu duruma ne denir?
Zeki Ceyhan / Milli Gazete
+++
Rüzgar gülleri!..
“Kral öldü yaşasın yeni kral” diyorlardı, sağlığına dua etmeye başladılar...
Ne çalımdı o, ne caka, ne afra...
Posta koymalar mı istersiniz, tehdit etmeler mi, “tak sepeti koluna” mektupları göndermeler mi!..
Neydi o horozlanmaları!..
Doğal ama...
Sonuçta “horoz”, rüzgar gülünün en yaygın simgesi!
Erdoğan cephesinden esen rüzgarın telekonferansla olanı böyle “döndürücü” bir etkiye sebep olduysa, varın yarın öbür gün kanlı-canlı karşılarında gördüklerinde nasıl yalayıp yutucaklar yokluğunda söyledikleri sözleri!
Önceki gün Erdoğan’ı çok sert bir üslupla eleştiren Zaman yazarları, dün “Şike”yi de “Veto”yu da gündemlerinden çıkarmış gibiydi. Keza Bugün de aynı şekilde.
Akit “aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık” hesabı işi “ıkınmalarla” geçiştirmeyi denedi.
***
“Ortadan” gitme gayretindeki Star, Berat Özipek’in yazısı aracılığıyla Başbakan’a dualar gönderdi. Özipek yandaş medyada günlerdir “tasfiye” ile tehdit ettiği Erdoğan’ın “tutuku derecesinde sevildiğini” iddia etti:
“Erdoğan’ın toplumla arasında özel bir bağ var. Menderes ve Özal’ın da vardı. Demirel’in ise asla sahip olamayacağı ve anlayamayacağı bir bağ bu.
Erdoğan sevaplarıyla, günahlarıyla sahici bir lider. Ortalıkta android gibi gezmiyor, ağlayabiliyor, öfkeleniyor, duygulanıyor ve duygulandırabiliyor. Toplum da bu insani farkı hissedebiliyor.
Bu sevginin bir ekonomi politiği de var. Türkiye toplumu, özellikle alt ve orta sınıflar, kendi hukukunu bu adamın -temsil ettiği siyasi çizginin- koruyacağını biliyor.
Ve toplumun geniş kesimleri onu neden tutku derecesinde seviyorsa, birileri de tam da bu yüzden ondan öylesine, ölesiye ve belki de öldüresiye nefret ediyor.
İşte Bizans’ın devamı olan bir ülkede, Erdoğan’ın sağlığıyla ilgili haberlerin yürek hoplatmasının bir nedeni de bu.
(...)
Öyle veya böyle, sonuçta oligarşiden demokrasiye geçişin belki de son aşamasında olduğumuz bir dönemde onun sağlığı ve can güvenliği olağanüstü önemli hale geliyor. Neyse ki sağlık durumunun iyiye gittiğine ilişkin haberler, bu karamsarlığı dağıtıyor.
Kendisine acil şifalar diliyorum.
O’nu seven ve sağlığı için dua eden milyonlarla birlikte.”
***
En acıklısı Yenişafak yazarı Abdülkadir Selvi’nin hali. Bir gün önce Erdoğan’ı “milletin vicdanındaki adalet terazisini sarsmakla” suçlarken, “Ergenekoncular, çeteler, askeri vesayetçiler”le bir tutarken, dün “Başbakan Erdoğan’ın güçlü liderliği”nden medet umar hale geldi...
Ben severim; iyidir rüzgar gülleri.. Sonuç olarak rüzgarın nereden estiğini en iyi onlara bakarak anlayabiliyoruz değil mi!
+++
AKP’deki kırılma için kim ne yazdı
Son on yılda ülkenin algılanış biçimini ve halkın yaşamını kökten değiştiren yüzlerce yasayı çıkarırken tek yumruk” görünümünü asla bozmayan AKP, eğer bu “top” yasası yüzünden fire verirse...
Fenerbahçe Stadı’nın önünden her geçtiğimde arabanın camını açıp, yüksek sesle kahkaha atacağım!Mustafa Mutlu / Vatan
+++
Bir ay önce yapsanız, tamam; bir ay sonra yapsanız, tamam; ama Erdoğan’ı her gördüğünde önünü ilikleyip büyük methiyeler düzen vekillerin şimdi her köşede yasa aleyhine dedikodu yapmalarını garip buluyorum. Hatta çirkin. Yıllardır hiçbir konuda vicdan yapmadınız da şimdi Erdoğan hasta diye mi cesaret geldi bir anda? Büyük şanlı tarihi başkaldırışınız şike yasasına mı?
Aslı Aydıntaşbaş / Milliyet
+++
Yaşanan tecrübe Erdoğan’ın ne kadar başat bir rol oynadığını ortaya koyuyor.
Güngör Mengi / Vatan
+++
Cumhurbaşkanı Gül, yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürecek mi? Şamil şanlı direnişini nereye kadar götürebilecek? “Helal olsun Cumhurbaşkanı’na” diye yazan kalemler ne yazacak? Vetoya sevindiklerini söyleyen AK Partili milletvekilleri hangi tutumu alacak?
Ahmet Hakan / Hürriyet
+++
Derin bir çatlak mı var, sıradan bir olayın abartılması durumu mu söz konusu tam çözmüş değilim... Taca çıkacaklardan söz edildiğine göre mesele galiba biraz ciddi!..
Mehmet Tezkan / Milliyet
+++
Besbelli ki AKP (...) “kırılmalar” yaşayabilecek. Bunun olacağını örneğiyle gören Erdoğan’ın, Meclis’e döner dönmez, mümkün olan en kısa zamanda başkanlık sistemi için elinden geleni yapacağı kesin değil midir?
Ruhat Mengi / Vatan
+++
Kendi kalene gol atarak Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı alsan bile, bu kadroyla Avrupa Şampiyonası’na katılamayacağımız kesin.
Yılmaz Özdil / Hürriyet
+++
Hepsi zaten Başbakan’la da Cumhurbaşkanı ile de sık sık görüşme fırsatı bulan yandaş isimlerin bu konuya girmeleri insanın aklına ister istemez bazı kuşkular sokuyor. Hazırlık Çankaya’daki bir Erdoğan’a göre mi yoksa siyasette hiç olmayan bir Erdoğan’a göre mi yapılıyor?
Sonuç olarak neresinden bakarsanız bakın, henüz evinde dinlenen ameliyatlı bir Başbakan için ayıplı bir tartışmadır bu.
Can Ataklı / Vatan
+++
Siz aslında iktidarsınız ama iktidar değilsiniz. Bu tek adam partisinde sizi bir arada tutan sadece Tayyip. O varsa varsınız, yoksa yoksunuz!
Emin Çölaşan / Sözcü
+++
Cemaat, her ne kadar Ak Parti’ye son derece kritik bir destek veriyorsa dahi, AKP’nin de geri kalmadığını ve Cemaat’e çok önemli bir korunma şemsiyesi sağladığını da gözden uzak tutmamalıyız.
Mehmet Ali Birand / Posta
+++
Liderden işaret almadan siyasi mevziden başını çıkarmak, biat tartışması başlatmak, sıra dağlar ve zirvesindeki tepeler benzetmesi yaparak güç vehmetmek, dedikodulara kapılmak... Umulmadık sonuçları beraberinde getirebilir.
Ankara dinamiklerinde, “siyasi şike” bedeli ağır suçlar arasında sayılmakta. Ve affı da ertelemesi de mümkün olmamakta...
Okan Müderrisoğlu / Sabah
+++
AKP içindeki işkenceci zihniyetin direnmesine rağmen Sayın Erdoğan sözünden dönmeyecektir.
Rıza Zelyut / Güneş
+++
“Koyun gütme”
meselesi
Aşağıdaki satırlar Bilal Çetin’İn Vatan’daki köşesinden:
“Ama Bülent Arınç da diğer parti büyükleri de Başbakan’dan zamanında net sinyal alamadıkları için futbol deyimiyle ofsayta düştüler.
Başbakan Erdoğan muhtemelen haftaya Salı günü grup toplantısı yapacak. O zaman AKP grubunun tam bir birlik, bütünlük ve disiplin içinde olduğu net biçimde görülecek.
Durum bundan ibaret.
Bugünkü hal, tıpkı öğretmenin derse gecikmesi durumunda sınıfta yaşanan ufak tefek karmaşa ve yaramazlık tablosuna benziyor.”
Çok büyük bölümü yüksek öğrenim görmüş, kimi bürokrasi tecrübesine sahip, kimi iş dünyasında kimi akademik hayatta kariyer yapmış, nihayetinde büyük çoğunluğu “birey” olarak toplumda belli statüye sahip olan insanlar başlarında Erdoğan olmadan yön bulmak konusunda acz içindeyseler, Erdoğan’ın “siyaset yapabilme kabiliyeti” ni her fırsatta “koyun gütme” yle özdeşleştirmesini çok görmemeli...
+++
Soru: Başbakan Erdoğan veto edilen şike yasasını “Aynen geçirin” talimatı vererek herkese neyi hatırlattı?
Yanıt: Gerçek patronun kim olduğunu...
Haldun Ertem
+++
Bu blöfü yemezler
Hedef gösterip, senaryo kitaplar yazarak Silivri’ye yolladıklarını kimse unutamaz. Hakkında açılan ‘Yalan haber davaları’ndan kesinleşen hapis cezaları 4 yılı geçmişken ve devam etmekte olanlarla birlikte sürenin 104 seneyi bulacağını anladı. Tayyar için bundan kurtulmanın tek yolu vardı; ‘Dokunulmazlık zırhı’. Başbakan Erdoğan’ı Meclis’te buldu. ‘İki gözüm iki çeşme’ nakaratı eşliğinde ‘Kurtar Baba’ yakarmalarında bulundu. Erdoğan sonunda evet demek zorunda kaldı. İlginç olan, eğer Şamil’in son cezası paraya çevrilmemiş olsa, içeri tıkılmıştı. ‘Trene kapılar kapanırken bindi’.
Parlamenterliği sona erdiği an, ‘Nerede kalmıştık’ denecek. Peki nasıl oluyor ‘Şike Yasası referandumdan Evet çıksın, o gün milletvekilliğinden istifa edeceğim’ diyebiliyor. Buna ‘Poker blöfü’ yakıştırması en uygunu... Yüreği varsa denesin, sonucuna katlansın. En iyisi ona Selahattin Pınar’ın Kürdilihicazkar şarkısını önermek ‘Yalancıdır hep aynalar. Gir kalbime gör kendini’.
Burhan Ayeri / Akşam