Değerli okuyucularıma...
Uzun zamandır sizlerin sorularına yanıt vermeyi ihmal ettim. Gerçi az da olsa sorularınızı iletilerle yanıtladığım da oldu; ama çoğunlukla ‘gazetede anlatırım’ diye erteledim. Genç okuyucularımın öyle soruları var ki; sorunun içeriğinden beni ‘aileden biri’ olarak gördüklerini anlıyorum. Sizlere bu sıcaklığı, bu yakınlığı verebilmiş olmamdan dolayı açıkçası gururlanıyorum. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım.
Sevgili Rahmi A. babanın, sadece son altı aydır seninle çok yakından ilgileniyor olması 15 yıllık ihmalin acısını hafifletmek içindir. Üniversite kapılarında seni beklemesi ondandır. Hepimiz hata yapabiliriz. Geç kalmış da olsa, sana kucağını açan babana sarılmalısın. Küçükler de büyükleri affedebilir. Şiirlerini çok beğendim. Yeni şiirlerini bekliyorum.
Sayın Şükrü Güvenç, Sayın Ali Oğuzhan Özdemir, Sayın Mustafa Sancak, Sayın Sinan Yaman, sizlerdeki yoğun dikkatin varlığı, aydınlık geleceğimizin de habercisi. Evet, “Kökü mazide olan atiyiz”. İleride, henüz Hıristiyan olmuş Türk-Hun kalıntısı Macarlara, ’yaranmak için’ ay ve yıldız işlemeli taç gönderen Bizans İmparatoru’ndan da söz edeceğim.
Sayın İbrahim Okur, ilginize, katkılarınıza çok teşekkür ederim. Değerli okuyucularım Sayın Okur adeta bir ‘bilgi’ fabrikası. Yayımladığı bir birinden güzel eserlere www.ibrahimokur.com sitesinden ulaşabilirsiniz.
Sayın Ömer Faruk Önder, ben de sizlerden çok şey öğreniyorum. ‘Ay yıldız’ konusunda gönderdiğiniz bilgiyi, ilk kez sizden öğrendim. Çok teşekkür ederim. Değerli okurlarım “Tarihimizin ‘masala’ ihtiyacı yoktur” başlıklı yazım üzerine Sayın Önder’in Fevzi Kurtoğlu’nun eserinden alıntı yaptığı bölüm şöyle:
“1920-1931 yıllarında milletvekili olan, Cumhuriyet’imizin ilk Millî Eğitim Bakanı olarak görev yapan, astronomi bilgisine de vâkıf bulunan rahmetli Hamdullah Suphi Tanrıöver, Ulu Önder Mustafa Kemâl Atatürk’ün, ‘Devletimizin sembolü nasıl olmalı?’ sorusuna astronomi bilgisine dayanarak, ‘Hilâl ve Yıldız olmalıdır, Paşam’ yanıtını verir. Devletin bütün resmî yazışma kâğıtlarında, kâğıt tutturucu kıskaçlarında ve tüm resmî konularda kullanılan mâdenî mühürlerde hilâl ve yıldız kullanılmaya başlanır. Hattâ resmî kâğıtlarda filigran olarak yer alır. Hilâl ve yıldız birçok devletin simgesi olmuştur, ancak hiçbir zaman biz Türklerin verdiği anlam ve değerde olmamıştır sanırım. [Bkz: Fevzi Kurtoğlu, Türk Bayrağı ve Ay Yıldız, Türk Tarih Kurumu Yayınları, VII. Dizi-Sa.4b,Türk Tarih Kurumu Basımevi- 1992]”
Sayın Güneyla Bayar, Sayın Korkut Arslan, Sayın Nebiyev Rahim, Sayın Serkan Yavuz; çalışmalarıma gösterdiğiniz ilgi için çok teşekkür ederim. Sizin gibi pek çok okuyucumun bulamadığı “Osmanlı’nın Arka Bahçesi” adlı eserim 15 gün önce Togan Yayıncılık tarafından yeniden basıldı. İnternetteki satış noktalarında ve kitapçılarda bulabilirsiniz. Yine de bulamazsanız, Togan Yayıncılık’ın 212 542 02 97 numaralı telefonundan kitaba ulaşabilirsiniz.
Sevgili Memduh Şenol, yürek yangını sözlerinde haklısın. Dün yabanın “Yeşil Kuşak Projesi” ne balıklama daldığımız gibi; günümüzde de -yine yabanın- “Orta Doğu Projesi” için elde bayrak en önde gidiyoruz. Elbette endişeliyiz. Bu ‘serhoş’ gidişatın durması için; devletimizi yönetenlerin, gerçeğin zemininde, bilginin aydınlığında düşünmelerini dilemekten başka ne yapabiliriz ki? Şunu da belirtmeliyim; halkın iradesini ’besleyecek’ yetenekten yoksun sözde liderlerle oyalanan muhalif kitlelerin, durumdan yakınma hakları yoktur!