Davutoğlu’nun mesajı büyükelçilere değil, kime?
AKP’nin yarattığı günlük gürültü arasında karambole giden önemli konular ve gerçek gündem içinden biri dikkatimi çekti. Yıllarca ABD’deki Türk dış politikası ve diplomatlarını izledim bu nedenle konu dikkatimi çekti. Aslında Türk basınında ilk günlerde bu konuya yer verildi verilmesine ama hiç kimse gerektiği gibi derinlemesine irdelemedi. Yer verseler de yalnızca magazin yanını kullandılar ikinci defa bile bültenlere giremedi.
Anlatmak istediğim, geçenlerde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Büyükelçiler toplantısındaki konuşması, sarf ettiği sözler ve onlara verdiği talimatlar. Büyükelçilere bir adım önde olun demiş Bakan, gazete haberlerine göre. Ya bu zat ne dediğini ve bakanlıkla diplomasiyi bilmiyor veya bu konuşma bir yerlere dolaylı mesaj. Bence ikincisi daha kuvvetli.
Davutoğlu hatırlarsanız; “yeni bir düzen kurulacaksa o düzenin temel taşını atan ülke olacağız” demişti. Bir de büyükelçilerin olayların gerisinden gelip tepki gösterme yerine her an bir adım öne geçip hızlı hareket etmelerini istemişti. Bu duruma hayret ettim. Ne yazık bu yetkili, en azından kendi partisinin Dışişleri Bakanlığı’nı nasıl kullandığını bilmiyor.
Örnek mi vereyim?
AKP iktidarının başlarında 2001 ile 2005 yılları arasında Washington’a büyükelçi olarak atanan Faruk Loğoğlu, çoğu zaman devre dışıydı. Evet, Büyükelçi ve Washington’daki büyükelçilik ikili birçok konuda devre dışıydı. AKP iktidarı işlerini Ankara’daki Amerikan büyükelçisi ile halletmeyi tercih ediyordu. Birçok konudan Washington’daki büyükelçi haberdar edilmiyordu. Oysa Loğoğlu, ABD’nin en önemli üniversitelerinden Brandeis Siyasal Bilgiler’den mezun olmuş Princeton’da doktora yapmıştı. Faruk Loğoğlu, ABD’yi en iyi tanıyan ve Amerikalılar arasında saygınlık kazanmış bir Türk diplomatıydı.
Aynı olayları 2005-2010 yılları arasında da yaşadık. Faruk Loğoğlu’nun ayrılmasının ardından Nabi Şensoy, Ocak 2006 tarihinde Washington’a atandı. Şensoy da ABD başkentini yakından tanıyan bir diplomattı. Mesleğinin başlarında Şükrü Elekdağ döneminde Washington’da görev yapmış, daha sonra Cumhurbaşkanlığı ve Turgut Özal’ın danışmanlığı, ardından Moskova ve Madrid büyükelçiliklerinde bulunmuştu. Ben kendisini 1980’li yıllarda Washington döneminde tanıdım.
AKP, atanmasından başlayıp ayrılmasına kadar Nabi Şensoy’u atlayarak iş yaptı. Son olarak Aralık 2009 tarihindeki Erdoğan’ın başarısız ABD ziyaretinin faturası ona çıkarıldı, Davutoğlu’nun azarlamasını kabullenmedi geri adım atmayan Şensoy emekli oldu.
Daha sonra bildiğiniz gibi Washington’a Davutoğlu döneminde Namık Tan, Büyükelçi olarak atandı. Tan’ın özelliği İsrail’de “one minutes” vakası sırasında görev yapmış olması. Ayrıca Tan da ABD başkentine daha önce iki kez görevli gelmişti. Namık Tan konusunda konuşmak için henüz erken. Ancak geleneğin bozulmasını da beklemek saflık olur. Şimdilik Ermeni soykırımı yasa tasarısının Temsilciler Meclisi’nde oylanmamış olmasının başarısı Namık Tan’a atfedildi. AKP iktidarı açısından önemli bir başarı.
Yalnız bu icraatlar konusunda AKP’yi suçlamak da yanlış. Örneğin; Özal döneminin yıldız Büyükelçisi Nüzhet Kandemir, ANAP iktidarı kaybedince, gözden düşmüştü. Tansu Çiller Başbakan olunca büyükelçiyi ikinci plana itti. Hatta Kandemir ile birlikte Washington’u ziyaret eden Tansu Çiller’in biz gazeteciler önünde Mayflower otelinde büyükelçiyi azarlamasını hiç unutamam. Kandemir’in inişi Özal’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde başlamış ve hatta Turgut Bey Büyükelçiyi, Mesut Yılmaz’ın adamı olmakla suçlamıştı.
İşte bu yüzden ben Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı konuşmada Büyükelçilere hücum emri verişini ciddiye almadım. Peki, o zaman mesaj kimeydi dersiniz? Tabii ki Washington’a. AKP uzun süredir görünüşte iyi ama derinde kaynayan ikili ilişkilere bir tür blöf çekti. Yersen hesabı. Yeni Kongre göreve başlarken herkes ilişkilerin daha da gerileceğini biliyor. Davutoğlu Ankara’dan ister bayrak, ister ışık, ister telgraf veya Twitter ile mesajlar versin, ABD kendisini göremeyecek kadar meşgul. Ayrıca gören kısmının da gözlerini İsrail kapamış durumda.
Evet belki de bakan bu yüzden Ankara’da, aylığı 40 bin lira olan kiralık evde oturabiliyor