Davutoğlu skandallarla Washington’a indi

Ülkelere gösterilen itibar lafla değil, tutum ve davranışla sergilenir. Geçenlerde kıçı kırık bir Arap ülkesinde Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun heyetini muhatap alan tutum, bu kez Washington’da aynı uçakta gelen, Bakan heyeti ve gazetecilere tekrarlandı. Olay ne kadar benziyor değil mi? Kötü söz yok ama ufak ufak aşağılanıyorsunuz.
Evet, bakan dışında herkes tabii ki gümrük ve pasaport kontrolünden geçecek. Ben geçmişten hatırlıyorum, eskiden resmi uçakla gelen gazeteci ve öteki yetkililerin pasaportları toplanır bagajları ve pasaportları daha sonra kalacakları otelde kendilerine verilirdi. Nerden nereye.
Olayın ayrıntılarını henüz sökemedik, heyette Tayyip Beyin yardımcısı Ömer Çelik de var, Bakana eşlik eden diplomatlar da. Merakım Amerikalı gümrükçüler bomba veya başka şey için uçağa girip arama da yaptı mı? Ne bekliyorsunuz, ülke liderleri Hamas ve Hizbullah avukatlığına soyunursa, o ülkeden gelenlere başka nasıl davranacaklar.
Davutoğlu, hafta sonunda ABD’deki Türk derneklerinin temsilcileri ile bir araya geldi. Bunlar arasında daha önceki yazılarımda sözünü ettiğim tüm guruplar var. Ancak bu görüşmeyi hükümet kontrolündeki TRT ile Anadolu ajansı izleyebildi. Öteki gazeteciler alınmadı içeri.Davutoğlu gelmeden birkaç gün önce tipik bir bürokrat olan ABD Dışişleri Bakanlığı müsteşar yardımcısı Gordon da ilişkilerin iyi olmadığını sağa sola söylemiş. Tipik bürokrat dedim, zira Gordon kameralar önünde oldukça kaçamak konuşur ve olağan yanıtlar verir.
Bu görüşmelere, Davutoğlu, Ömer Çelik’i de götürecekmiş. Bu da başka bir skandal. Zira nerden bakarsanız bakın Ömer Çelik bir parti görevlisi ve aynı Sovyet Komünist Partisinde olduğu gibi resmi görüşmelere giren yetkilileri izleyen parti komiseri gibi giriyor görüşmelere. Bu da komünist sisteme tepki gösteren burada pekiyi karşılanan bir şey değil.
Peki, Amerikalılara Türk demokrasilerini kıskandıklarını söyleyen Ömer Çelik ne yapacak acaba Washington’da? Yoksa ayrı temaslar da yapacak mı? Kimlere Başbakan adına teminat verecek? Yoksa bu gelişi bu günlerde dünya basınını meşgul eden Amerikan belgeleri ile mi ilgili? Dışişleri Bakanı Davutoğlu Georgetown Üniversitesinde konuşuyor. Bilin bakalım Üniversitenin hangi bölümü düzenlemiş toplantıyı “Çağdaş Arap araştırmalar Merkezi”. Şimdi anladınız mı Avrupa ve batıda Türkiye’ye nasıl bakıldığına?
Wikileaks denen sitenin yayınladığı belgeler daha şimdiden gürültü koparıyor. Bu telgrafların büyük bir kısmını ele geçirdim, oldukça dikkatle okunup değerlendirilmesi gereken belgeler. Bu belgeler arasında Ankara’daki ABD büyükelçileri tarafından Washington’a yollanan telgraf sayısı oldukça kabarık.
Benim bu belgeler içinde göz atabildiklerimde üç nokta öne çıkıyor. Birincisi, ABD sürekli olarak İran konusundaki Türk dış politikasını uyarıyor, rahatsızlığını dile getiriyor. İkinci nokta, Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik AKP iktidarının saldırıları konusu, sürekli askerin tansiyonu ve tavrı merak ediliyor. Üçüncü husus, AKP’nin radikal dinci eylemleri ve totaliter bir sisteme doğru yönelişi.
Ben telgrafların sahte olduğuna inanmıyorum. Erdoğan’ın İsviçre bankalarında sekiz hesabı olmasından tutun da danışmanlarının fanatik ve psikolojik bozuklukları olduğu, Davutoğlu’nun Osmanlıya özenen, politika bilmeyen bir deli olduğu söyleniyor.
Ayrıca yabancı basında görebildiğim kadarı ile 2010 Şubat ayında Ankara’dan ABD Dışişlerine gönderilen bir telgraf yeteri kadar bizim söylediğimiz her şeyi doğruluyor. Şimdi AKP yalakaları bu olayı hafifletmek isteyecekler. Ama bu belgeler ben ve benim gibi bu iktidara yalakalık yapmayan gazetecilerin ne kadar haklı olduğunun birer kanıtı.

Yazarın Diğer Yazıları