Darbecilerin arkasında kim var?
Büyük Türk Milleti 15 Temmuz hain darbe girişimine geçit vermedi; Cumhuriyet'e, devlete ve demokrasiye sahip çıkmasını bildi.
Bu büyük ve hayati sınavı başarıyla geçti. Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı hainlere geçit verilmedi. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz (TSK) içerisinde aklı başındaki komutanlarımızın, emniyet güçlerimizin ve halkımızın omuz omuza verdiği direniş karşısında bir avuç kahpe, amaçlarına ulaşamadılar.
Türkiye'yi geriye götürecek bu darbe girişimini kabullenmek mümkün değildir. Kendi Meclis'ini bombalayan, kendi halkını kurşunlayanlar TSK mensubu olamaz, olsa olsa yabancı mihrakların piyonu teröristler olabilir ve bunların en ağır şekilde cezalandırılmaları şarttır. Bu darbe girişiminden gereken dersleri ilgili tüm tarafların çıkarması lazımdır.
Bu duruma nasıl gelindiği iyice irdelenmelidir. Bu hain darbe girişimi, devlet kademelerine sızmış Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi paralelcilerin tamamen temizlenebilmesi için önemli bir fırsattır. Özellikle TSK'ya sinmiş hainler, muhakkak cezalandırılmalı yargı önüne çıkarılmalıdır. Türk siyasetçisi de darbe karşısında birlik olmasını bilmiştir. Demokrasi etrafında birleşmesini becermiştir.
***
Meydanlara dolan milletin, darbecilere geçit vermediği ortadadır. Halka rağmen, halkı hedef alarak bu ülkede adım atmanın mümkün olmadığı tüm dünyaya gösterilmiştir.
Darbe girişiminin arkasında olanlar, Türkiye'nin bölünmesi peşinde koşan şer güçler, zaman içerisinde ortaya çıkacaktır. Özellikle emperyalist Batı'da belirli çevrelerin uzunca bir süredir darbe şakşakcılığı yaptıkları, darbe olması için gayretler içerisinde olduklarını ibretle izlemekteyiz. Özellikle Amerikan medyasının ve çeşitli sivil toplum örgütü mensuplarının bu yöndeki çabaları dikkate alınmalıdır.
Geçtiğimiz Mart ayında Washington merkezli, muhafazakar düşünce kuruluşu American Enterprise Institute'ta (AEI) eski Pentagon yetkilisi Michael Rubin imzasıyla yayımlanan bir makalede, Türkiye'de darbe olması durumunda ABD'nin darbe yönetimiyle çalışmaya devam edeceği anlatılmış ve olası bir darbede darbeciler "demokrasinin restorasyonu" konusunda açık bir yol haritası çıkartırlarsa, onları "azarlamaktan" daha fazlasını yapmayacağını savunarak adeta darbeye ve darbecilere davetiye çıkarmıştır.
Yine Mart ayında ABD'nin 2 eski Türkiye Büyükelçisi Morton Abramowitz ve Eric Edelman, Washington Post'a yazdıkları yazıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a istifa çağrısında bulunmuş; Erdoğan'ın ülkeyi otoriter bir üslup ile yönetirken ekonominin düşüşe geçtiğini, iç savaşın ayak seslerinin işitilir hale geldiğini ve Erdoğan'ın varlığı söz konusuyken demokrasinin gelişmesine imkan olmadığı iddia edilmişti.
Darbe teşebbüsü sonrasında CIA eski direktörü Woolsey'in de katıldığı bir TV programında, darbeye teşebbüs edenleri suçlayacağına Türkiye yönetimini suçlaması inanılır gibi değildir. Woolsey'in konuşmasında darbeden bir gün önce eşinin İstanbul'a yapacağı ziyareti de iptal ettiğini söylemesi oldukça manidardır. Bu ve buna benzer açıklamalar ABD yönetiminin darbe teşebbüsünden önceden haberdar olduğu ve olası bir darbeyi desteklediği iddialarını güçlendirmektedir.
***
CNN, Reuters, Guardian, Foxnews gibi medya kuruluşlarının darbeye karşı direnenleri, darbeye destek veren halk olarak yansıtması manidardır. Türkiye'de darbe teşebbüsünü ve darbecileri adeta öven, teşvik eden ve hatta destek veren yayınların amacını iyice anlamamız gerekmektedir. Hedefte her ne kadar da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP yönetimi gösterilse de esas hedefin Türkiye Cumhuriyeti olduğu aşikardır. Emperyalizmin sahnelediği oyunu iyice anlamamız lazımdır.
Güçlü bir Türkiye emperyalist sömürücülerin işine gelmemektedir.
Türk halkı demokrasiye sahip çıkarak dünyaya gerekli mesajı da vermiştir. Allah Türkiye'yi ve Büyük Türk Milletini korusun.