Darbeci demokratlar(!)
Gerçekleşmemiş ‘darbe’ iddialarıyla gerçekleştirilen ‘darbe dönemlerini aratmayan’ operasyonlara tanık oluyoruz
Tutuklu olarak yargılanacak olan bu insanların, ne haklarında öne sürülen 2003 yılına ait iddialarla ilgili belgeleri karartma ihtimalleri var, ne de kaçma ihtimalleri var. Hepsinin de yeri belli, yurdu belli, adresi belli... Ama tutuklu olarak yargılanacaklar.
Tıpkı, Silivri’deki cezaevinde
kurulan mahkemede 33 aydır tutuklu olarak yargılanan diğer aydınlar,
komutanlar gibi...
Ama Habur’da PKK’lılar için kurulan mahkemede yargılanmış olsalardı 4 saatte serbest kalırlardı.
19 Ekim’de bir grup PKK’lı “Liderimiz Abdullah Öcalan’ın talimatıyla geldik’’diyorlardı... Üzerlerindeki PKK üniformalarıyla dağa çiçek toplamaya da çıkmamışlardı, geçmişlerinden dolayı bir pişmanlıkları da yoktu. Ama, Habur’da kurulan mahkeme, bu PKK’ların geçmişte terör eylemlerine karışmadıklarına ve ”etkin pişmanlıktan“ yararlanmalarına 4 saat içinde şıp diye karar verdi...
İşin ilginç tarafı, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne çamur atmayı ve düzmece darbe senaryolarıyla gündem doldurmayı en büyük görev edinen Taraf gazetesi, nereden biliyorsa, onlar gelmeden 1 gün önce, 18 Ekim’de, ”4 saatte bırakılacaklar“ manşetini atmıştı...
Ama siz yine de ’enseyi karatmayın’, kuşkucu olmayın, bu işte bir ’ayarlama’ yok diye düşünmeye devam edin...
’Açılım’ kapsamında Generaller peşpeşe içeri tıkılırken, TSK ”Şanlı“ olmaktan çıkarılıp ”Zanlı“ duruma düşürülürken; PKK’nın ve PKK’lıların da dağdan inip düz ovada siyaset yapmalarının önü birer birer açılıyor...
Ortalık ise ’demokrat’tan geçilmiyor...
ABD’nin ülkemizdeki ve bölgemizdeki taşeronlarının hepsinin de üzerinde Vaşington’da biçilmiş, dikilmiş, ütülenmiş ’demokrat’ üniformaları var...
ABD güdümlü ’ılımlı’ dinciler, ortaçağ kalıntısı tarikatlar, onların devlet kurumlarına sızmış müritleri, BOP’un hizmetkarları, Danıştay kararını arkadan dolanarak aşmaya çalışanlar, ’türban’dan başka sorun tanımayan aydınlar, sınır tanımayan Sorosçular, ”Kemalizmin dönemi kapandı“ diyen CIA ajanı Graham Fuller’in yakın dostları, ”Türk tarihinin hakkından gelmeliyiz“ diyen Karen Fogg’un medyadaki askerleri birbirleriyle ’demokratlık’ yarışındalar... Hem de öyle bir ’demokrat’lar ki, dokunanın eli yanıyor...
’Demokrat’lık yarışında, bir bakıyorsunuz, geçmişte 12 Mart’a, 12 Eylül’e övgüler düzen içlerinden biri burun farkıyla önde gidiyor... Bir bakıyorsunuz 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün geçmişteki bir başka destekçisi adım farkıyla öne geçiyor... Bir bakıyorsunuz ”Tuuu size!“ diyerek ‘demokrasi’ yağdırıyorlar, bir bakıyorsunuz ”Bizden olmayanın kanı bozuk“ diyerek ’özgürlük’ saçıyorlar... ABD’ye ve onun ülkemizde, bölgemizde gerçekleştirmek istediği ’ılımlı’ projelere karşı çıkan aydınlar, parti önderleri, rektörler, akademisyenler, askerler içeri tıkıldıkça keyifleniyor, daha bir ’demokrat’ oluyorlar... Konuştuklarında mangalda ’darbe’ bırakmayan bu ’demokrat’lar; bir yandan, gerçekleşmemiş darbe senaryolarıyla ABD’nin hoşuna gitmeyen askerlerin, komutanların gözaltına alınmasına, tutuklanmasına bayram ederken, diğer yandan, 12 Eylül faşizminin şefi, ABD’nin ’bizim çocuğu’ Evren’le birlikte nikah şahitliği yapanları görmüyorlar... Evren’le birlikte okul açılışında yan yana gelip, etrafa gülücükler dağıtarak kurdele kesenleri duymuyorlar... Evren’i Çankaya Köşk’ünde ağırlayanları söylemiyorlar...
Ama siz boşverin bunları... Televizyondaki pembe dizileri ve ’yemekteyiz’ programlarını izlemeye devam edin...
Çetin Altan’ın sözüne uyun, ’enseyi karartmayın’... ”Demokratikleşiyoruz!... Sivilleşiyoruz!“ diye bayram edin... ”ABD, BOP kapsamında Irak’ı özgürleştirdi, Afganistan’ı güzelleştirdi, ülkemizi özelleştirdi“ diye zil takıp oynayın...
Ve ülkemizdeki ABD taşeronları gibi, tek tek basaraktan, bade süzerekten sakın ABD’nin izinden ayrılmayın... Ama sakın... Yoksa bu ’demokratlar’ham yaparlar sizi de...
* İrfan Tuna
++++++
GÜNÜN SÖZÜ
Cumhuriyet gazetesine öneri: Yayın Konseyi’ni toplayıp “Durum ciddi” açıklaması yapın, Mustafa Balbay’ı da serbest bırakırlar belki...
* Halim Salim
++++++
‘Öz gardaşıma’ feryadım!
Oyularak gözleri diri diri toprağa gömülenler
Kızıla boyanmış yurtlarında Türklüğün
diyetini ödediler.
* * *
Ey merhametle abat olunmuş koçyiğitler diyarı
İnsafsız hainler mi çiğneyecekti
ismetli toprağını?
Asırlarca sancaklarının, tuğlarının
süslediği dağlarını,
Gözü dönmüş sırtlan sürüleri
sana mezar mı yapacaktı.
* * *
Şahlan, titre ve kendine gel,
ey şanlı Azerbaycan!
Zulüm ve karanlık ebedî kaderin değildir,
imanınla buna inan!
Koşamadıksa dün imdadına,
Demek değil ki bu, koşamayacağız hiç, merhem olamayacağız yarana.
* Emrah Yur / Kayseri
++++++
Korsan açılımı
Başbakan sanatçılarla, sözde demokratik açılıma destek olmaları için toplantı yaptı. Bilindiği gibi bunlar ses ve sinema sanatcıları. Merak ettiğim; Başbakan bir de korsan açılımı yapsa PKK’lılara dediği gibi, “onlar da insan onların kıblesi de bizim kıblemiz de aynı” dese sanatcılar ne diyecek? Onlar bir zamanlar korsana karşı meclise çıkarma yapmışlardı. Çünkü emeklerini çalanlar vardı, paralarını gasp edenler... Onların feryadı paralarını kaybettikleri için, bizim feryadımız da canlarımızı kaybetdiğimiz için. Polisimizi, askerimizi, öğretmenimizi...
* İsmail Tekin
++++++
Başımıza geleceğin izahı
Başbakan Erdoğan’a da danışmanlık yapmış olan kürtçü - İslamcı yazar Mehmet Metiner’in, HaberTürk televizyonunda yayınlanan “Teketek” programında, milletin istemesi halinde siyasal rejimin değişeceğini söylemesi, yapılanların hangi hedefe dönük olduğunun açık bir göstergesidir. Metiner’in 1923’teki Cumhuriyetin kurulmasına neden olan kurucu ruhun 2010 yılında sürdürülmesine gerek kalmamış olabileceğini ifade etmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun sahibi Türk Milletinin başına gelmiş ve gelecek olanların net bir şekilde izahıdır .
* Özcan Pehlivanoğlu
++++++
Başkomutan ne der acaba?
Eski birinci Ordu komutanı, Ergin Saygun, tutuklanmaktan kurtuldu!..
Ancak ondan beter bir cezaya çarptırılırdı. Koskoca Ordu Komutanı, adi suçlular gibi, örneğin hırsız, uyuşturucu satıcısı, beyaz kadın simsarları gibi semt karakoluna gidip, ”tekmil“ verecek! ”Ben kaçmadım“ buradayım diyecek!.
Çünkü ”Adli kontrol“ ya da ”denetimli serbestlik“ şartıyla serbest bırakıldığı açıklandı!
Eski uygulama da suçlunun eline bir defter verilirdi. Hangi zaman diliminde gelmesi gerekiyorsa gelir, karakolda nöbetçi taraf, sanığın elindeki deftere ”görüldü şerhi“ koyar, yetkili tarafından imzalanırmış!.
Şimdi uygulama nedir, pek bilgim yok.
Genel Kurmay Başkanından, iş kanuna uygun olduğu için ses çıkarması beklenmemeli,
Amma ve lakin;
TSK’nin başkomutanı, bu işe ne der acaba?
Yani, Cumhurbaşkanı Gül?
Başkomutan, bir generaline yakıştırıyor mu?
* M. Salih Özbey
++++++
Sivil “28 Şubat” süreci
Refah Partisi’nin bölünmesinden / böldürülmesinden buyana neler olduğu bir düşünülsün.
Bugüne gelecek olursak, 28 Şubat’ın bir alışkanlığı ”kaldığı yerden“ sürdürülmek mi istendi?
”Mutasavver darbe“:
1) Darbe yapmak amacındakilerin tasavvur ettikleri / tasarladıkları / hattâ tasarımladıkları darbe anlamında;
2) Aslında ortada fiilen bir darbe örgütlenmesi, hele girişimi olmadığı; belki sadece farklı üniformalı ekiplerin yüksek sesli düşünmeleri / söylenmeleri söz konusu olduğu halde yıllar sonra bunu bir miktarı gerçek, epey bir miktarı çarpıtılmış ve bir o kadar da uydurulup eklenmiş; adına da son olarak ”Balyoz Planı“ denmiş ve Taraf gazetesi muhbir gazetecisi kullanılarak servis edilmiş senaryo belgelere dayatılan ”mutasavver darbe“ anlamında ne olursa olsun 28 Şubat’ın genleriyle epey bir oynanmış ama öncelikle onun dölünden gelme bir ”fiili darbe“ye dönüşmüştür bugün. Kısacası ardında yine ABD vardır ve hükümet her ne kadar işine gelse de bazı şeyleri kucağında bulmaktadır.
* Nazım Güven / Bizim Anadolu
++++++
Siz hiç lama gördünüz mü?
Güney Amerika’da
yaşar ve tükürmesi ile ünlüdür.
Yerli lamamız hayırlı olsun...
* Önder Manoğlu
++++++
Darbecileri de sınıflandırdılar
En son ayrıştırmaya dönük icraatları ise ‘senin darbecin-benim darbecim’ şeklinde oldu. Şöyle ki;
-12 Eylül’de darbe yaparak bir kuşağı iğdiş edenlerin dokunulmazlığı vardı. Çünkü onların sayesinde milliyetçiler ve solcular kılıçtan geçirilmişti. Özal’ın ANAP’ına ve Tayyip’in AKP’sine en uygun ortamlar hazırlanmıştı. 12 Eylülcülere dokunulamazdı. Hem bugün yapılanlar gibi o zaman yapılanları da ‘bizim çocuklar’ yapmamış mıydı?
-28 Şubat sürecini yönetenlerin de dokunulmazlığı vardı. Çünkü onlar da ‘ılımlı İslâm’ın daha da gür biçimde filizlenmesine büyük katkılar yapmışlardı.
-27 Nisan bildirisini bir gece oturup ‘bizzat’ yazanlara da dokunulamazdı. Çünkü onlar da bu icraatlarıyla mevcut %30’un üzerine %17 daha ekleyerek, %47’lik zafere büyük katkı yapmışlardı. Ardından da Dolmabahçe zirvesinde ‘al takke ver külah’ yapılmış ve sulh sağlanmıştı. Gözaltına alınan paşaların hepsinin komutanı olan ‘hocam’ız, pardon paşamız neden diğerlerinden ayrı bir muameleye tabi tutuldu?
* Gökhan Alkan
++++++
Hukuksuzluğun bitmesini bekliyoruz
Anayasamıza göre normal olarak General ve Amiraller Genelkurmay Askeri Mahkemesinde yargılanabilirler. Kuvvet Komutanlıklarının bile kendi general ve amirallerini yargılama yetkisi yoktur.Hatta bunlar özel mahkemedir ve 3 hakim sınıfı subay olmak üzere 5 üyeden kurulur. Başkanı ise yargılanandan daha kıdemli general /amiral olmak zorundadır. İsnat olunan suç görevle ilgili oldugu için burada yargılanmak zorunlugu vardır. Bir gece yarısı kanunu ile AKP iktidarı askerlerin sivil mahkemede de yargılanabileceklerine dair bir kanun çıkardı ise de; Söz konusu kanun Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç’ın da dahil olduğu mahkeme heyetince oybirligi ile iptal edildi. Bu iptal edilen kanuna dayanarak yapılan tüm yargılama soruşturma gözaltı ve tutuklama islemleri birer hukuk ihlali olarak vasıflandırılamaz. Emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü 6 ay öncesine kadar Kuzey Deniz Saha Komutanımız idi. Yani Turkiye Cumhuriyeti denizlerinden, Karadeniz İstanbul Boğazı Marmara Denizi ve Çanakkale Boğaz Komutanı idi.Günümüzde Çanakkale geçilmez diyen komutandı.Yargının siyasi iktidarca düşürüldüğü bu vahim durumdam yine yargı kendisini kurtaracaktır. Biz bu hukusuzluk döneminin çok kısa süreceğine inanmaktayız.
* Op. Dr. Aytekin Ertuğrul / (E) Dz. Tbp. Alb.
++++++
Adalet ve Kalkınma= Borsa yükseldiği zaman, nedeni hükümetin icraatlarıdır! Ancak borsa düştüğü vakit, sebebi köşe yazarlarının abuk subuk yazılarıdır!
Lisede kötü not aldık mı
“hoca 1 vermiş” derdik; 5 aldığımızda ise “çok çalıştım
5’i çaktım” derdik... AKP’nin adalet ve kalkınma anlayışı da bu kadar işte...
* Engin Balım
++++++
MİNİ YORUM
Ortaklık eskiye dayanıyormuş
Eski polis, yeni akademisyen Emrullah Uslu, Fatih Altaylı’ya “tüllü dansöz elbisesi” giydirdirmeyi gündeme getiren yazısında, 2006’da New Anatolian’da Önder Aytaç’la ortak yazdıkları yazıdan örnek verdi. O tarihte Uslu polis, Aytaç Polis Akademisi görevlisiydi. Bu iki devlet personelinin, “Bağımsız Kürdistan”ı savunan İlnur Çevik’in gazetesinde ne işi vardı acaba? Okyanuslara bile meydan okuyan bu ortaklığı anlayan, bir zahmet bana da anlatsın...