Daha iyi bir Avrupa hayali!
Kıbrıs Rum Yönetimi Maliye Bakanı Kikis Kazamias, Kıbrıs’ın Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı sloganının “Daha iyi bir Avrupa” olacağını bildirdi. 2012’nin ikinci yarısında Kıbrıs’ın üstleneceği AB Dönem Başkanlığı öncesinde geçen salı günü gazetecilere açıklamalarda bulunan Kazamias, sloganın Rum lider Dimitris Hristofyas başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapılan toplantıda karara bağlandığını duyurdu.
Rum öncelikle “daha iyi bir Avrupa” değil de “daha iyi bir Kıbrıs’ı” nasıl yaratırım konusuna öncelik verip buna odaklanmalıdır. Kıbrıs’ta barış olmaz ise, huzur olmaz ise daha iyi bir Avrupa’nın Ruma ne faydası olacaktır? Biz Kıbrıs Türklerinden gaspettikleri haklarla, sahte unvanlarla, yalan dolanla kapağı attıkları Avrupa’da dünyayı daha ne kadar kandırabileceklerini zannediyorlar? Sürdürülmekte olan müzakerelerdeki uzlaşmaz tavırları ve gerçek hedefleri ile ilgili saplantıları bardağı taşırmak üzere değil midir? Dünya her geçen gün Rumun gerçek yüzünü görmeye başlamamış mıdır? Bıçağın kemiğe dayandığını Rum ne zaman fark edecektir? Barış olmadan, Kıbrıs Türklerinin hakları iade edilmeden bu cennet adada yaşamın Rum tarafı için kâbusa dönüşeceği bilinmiyor mu? Türk’ün sabrının bir gün taşacağını hesaplayamayanlar bunun sonuçlarına katlanmayı kabullenmek zorundadır. 50 yıldır sürdürülen müzakere maskaralığı, 50 yıldır süren Rum inadı ve uzlaşmazlığı daha ne kadar sürecektir? Buna daha ne kadar tahammül edilecektir? Rumun kaprislerine daha ne kadar katlanılacaktır? Ruma boyun eğmek zorunda mıyız?
Rum sanki “iyi bir Kıbrıs” yaratmak için çaba göstermiş, üzerine düşeni yapmış ve bunu başarmış gibi şimdi de pişkin pişkin daha iyi bir Avrupa yaratmaya çalışmaktadır. Rum boyundan büyük işlere kalkışmıştır. Kıbrıs’ta yıllardır insan hakları ihlallerinde bulunan, Kıbrıs Türküne tarihte ender rastlanan bir şekilde defalarca soykırım teşebbüsünde bulunan Rum Yönetimi nasıl olur da insan hakları şampiyonu olduğunu iddia eden bir grubun dönem başkanlığını yürütebilir? Çağdaş medeniyetten nasibini alamayan Rumlar nasıl olur da çağdaş medeniyetin merkezi sayılan Avrupalıların dönem başkanlığına soyunabilir?
Rum tarafının insan haklarından, çağdaş medeniyetten nasibini alamayan, emperyalist, kan emici vampirlerden oluşan AB’nin dönem başkanlığına getirilmesi normaldir diyorsanız, biliniz ki çok haklısınız.
Bakınız geçen hafta kamuoyunda “soykırımı inkâr yasası” olarak bilinen ve 1915 olaylarıyla ilgili soykırımın inkârının reddedilmesini suç sayan yasa teklifi, Fransız Ulusal Meclisi’nde kabul edildi. Bu saçma sapan tasarıyı kendi meclisinde geçiren Fransa önce Cezayir’de, Ruanda’da ve Kurtuluş savaşımızda Gaziantep’te, Şanlıurfa’da, Kahramanmaraş’ta yaptıkları katliamların hesabını vermelidir. Fransız Meclisi tarihi gerçekleri görmezden gelerek, çarpıtarak hüküm veremez. Haçlı zihniyetini hortlatmak isteyen, yaklaşan Fransız Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iç siyasi kaygılar içerisinde olan, ırkçı Sarkozy şaşırmış ve haddini aşmıştır. İşte bu şaşkın, haddini bilmez, ırkçı kafaların başını çektiği AB’nin dönem başkanlığına Rum Yönetimi’nin getirilmesi de aslında fazla yadırganmamalıdır.
Bunların al birini vur ötekine. Sömürgeci İngiltere, Almanya ve diğerleri önce kendi döktükleri kanların hesabını vermek zorundadırlar. İnsanlığa karşı işlenmiş suçların daniskasını yapmış olanlar tabii ki Kıbrıs’ta her türlü vahşeti biz Kıbrıs Türklerine yapmış olan Rumları dönem başkanı yapmaktan çekinmeyecektir. Bundan utanç duymayacaktır. Müsterih olunuz ve biliniz ki bu kirli ellerin kurduğu AB’ye Rumun dönem başkanlığı oldukça yakışacaktır.