Cumhuriyete küfretseydi; “o tweet” rencide etmezdi!
Neden, niçin, nasıl diye hiç boşuna yormayın, yıpratmayın o güzel kafalarınızı...
Çünkü, bu ülke, PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’la yaptığı pazarlığı, Hz. Muhammed’e düşmanlık edenlere karşı “son peygamber”e müjde olarak indirilen Kevser Suresi ile meşrulaştırmaya kalkışabilen (Bu durumda insan merak ediyor tabii;
peygamber yerine koyduğu “kendisi” mi, “İmralı’daki cani” mi?) bir “kafa”nın idaresinde.
Çünkü, bu topraklarda en kolay böyle “tutulur” insanların dili, böyle indirilir gözlerine perde; din ile...
Çünkü, mevzu bahis “din, vicdan, düşünce ve ifade hürriyeti” olduğunda, Kur’an-ı Kerim sayfaları takılmış mızraklara dönüştürülüverir “hukuk” dedikleri...
***
Bir gün, “Irmaklarından şaraplar akacak diyorsun cennet-i alâ meyhane midir?” diyen Ömer Hayyam olur “bin yıllık hesaplaşma”larının gerekçesi;
Bir başka gün “Cennet cennet dedikleri / Bir köşk ile bir kaç huri” diyen Yunus Emre.
(Kızıyorlar sonra Ebussuud kafası deyince... Öyle işte...
Keşke Muhteşem Yüzyıl’ın senaristleri bir tür “sanatçı dayanışması”na girse, güncele gönderme niyetine bu hafta Kızılırmak ile Yeşilırmak’ı dile getirse... Sırf Yunus Emre nefeslerini okudukları için “kafir” ilan edilip boğulanların uğradığı zulmü gösterse...)
Eli kulağındadır, bugün yarın sıra “Kıldan köprü yaratmışsın / Gelsin kullar geçsin deyü / Hele biz şöyle duralım / Yiğit isen geç a Tanrı” diyen Kaygusuz Abdal’a gelir belki de.
Şaşırmayın.
Böyledir çünkü “dini tahammülü yok edebilir” gerekçesini maske gibi kullanan “tahammülsüzler”in düzeni!
***
(“Dini tahammül”ün yok olmamasını isteyen tutup da Alevileri “mezhep yakınlığından” dolayı Esad işbirlikçisi ilan eder mi?
“Cibilliyetsiz” diye yeri göğü inletir mi?
İnsanların dini inançlarından ötürü rencide edilmemesi konusunda yüksek hassasiyetleri olan, bu ülkede yaşayan milyonlarca kişinin “ibadethane” saydığı “cemevini” yok saymakta ısrar eder mi, “yasa dışı” bir statüye mahkum eder mi?)
***
Fazıl Say’ın yazdıklarından “rencide” olanlar, “Cumhuriyet”i “diktatörlük”, Atatürk’ü “faşist” ilan eden Sevan Nişanyan’ın, Hz. Muhammed’i “Allah’la kontakt kurduğunu iddia edip bundan siyasi, mali ve cinsel menfaat temin etmiş bir Arap lideri” olarak tanımlamasından... “Neymiş? Allah diye biri varmış, canı sıkıldıkça kitap yazarmış ama artık yazmamaya karar vermiş, pırpır kanatlı ulaklarla bir takım hazretlere mesaj iletirmiş, o hazretlere dil uzatan maazallah çarpılırmış...” satırlarından niçin hiç rahatsızlık duymadılar?
Haliyle çok merak ediyorum ben şimdi;
Say da cezaya konu olan “tweet”inden hemen sonra Nişanyan gibi “Cumhuriyet, diktatörlüğün kod adıdır” diye bir başka tweet daha atmış olsaydı... “Atatürk milliyetçiliği 1920’ler faşizmidir” de demiş olsaydı...
Böyle mi olurdu akıbeti?
***
Düşünüyorum;
Toplumu siyasal iktidarın dayattığı dönüşüme karşı uyarmaya çalışan, dünyanın en iyi sahnelerinde, astronomik ücretlerle bir saatte yedi sülalesine yetecek parayı kazanmak varken, şehir şehir gezip Cumhuriyet Konserleri veren mi;
“Kandil bülbülü” olmuş “Yeşilçam eskisi” mi;
Hangisi tahrip ediyor bu ülkenin birliğini?
“Ateist” olan Fazıl Say mı?
Yoksa, bu ülkenin muhafazakar insanlarını on binlerce Müslüman’ı, kundaktaki bebekleri bile katletmiş olan bir terör örgütüne razı etmek için diyar diyar dolaşan, “Türk bayrağına alerjili” dindar olduğu iddiasındaki akile mi?
“Halkın benimsediği değerleri alenen aşağılayan” hangisi?
***
Say’la aynı inancı paylaşmıyorum, Ömer Hayyam tweeti bir tarafa kendi ağzından çıkan bir çok ifadeyi de onaylamıyorum ama hangisi diye sorarsanız bana;
“Faşizm”i tercih etmem asla!
Fazıl Say kararının açıklanmasından sonra günün sorusu Nedim Şener’den geldi:
“Bakalım tweet ya da retweet yoluyla hükümeti görevini yapamaz hale getirmeye çalışmaktan ‘terörist’ olarak suçlanacak ilk kişi kim olacak?”