Cumhuriyet Türk Mucizesi

Sayıya, hesaba sığmazdı Cumhuriyet’in kaynakları. Gelgelelim dağınıktı, uzaktı, saklıydı çoğu.
Atılmışları vardı nice köşelere. Göz önünde olanları vardı, sayılı. El altında olanlarsa yetersiz hepten...
Bir coşkun sevda, bir yoğun ilgi, bir ısrarlı araştırma cehdi bekliyordu bütün bunları.
İzleri sürülmeli, bulunmalı, bilinmeli, toplanmalıydı bunlar. Bölük pörçükler bir araya gelip kaynaşıp, tastamam olunca, anlamlı ve etkili olabilirlerdi.
Ve Cumhuriyet’in mucize olduğu gerçeği... Bunu hakkıyla araştırıp yazan öyle azdı ki...
Bu azlığın karşısında düşman çokluklar... İhanet dürtüsü, aymazlık güdüsü ve de kuyruk acısı... Hurafelere mucizeyi boğduracaklar...
Cumhuriyeti sunacak, savunacak bir kocaman kitap gerekti. Bunu yapacak usta, aşk ile sevmeliydi Türk İstiklalini ve Türk Cumhuriyetini. İstenci demir, sabrı tükenmez, nesnel ve çoğul bakışlı, fakat her durum ve koşulda hep Cumhuriyet’ten yana olmalıydı.
Gönüllü oldu bu çetin işe, yüce gönüllü adam Turgut Özakman.
İlk cildi okumuş yazmıştım, ikinci cildi, susamış bir merakla beklediğimi ifade etmiştim bu köşede.
Su geldi güldür güldür... Özakman Usta 830 sayfa ile noktayı koymuş Cumhuriyet’in nehir romanlarına. Noktadan önceki son tümcede de “Atatürk’e yürüyelim” demiş.
Bu eserin, dipnot, açıklama ve kaynakça bölümü, 175 sayfadan oluşuyor. Kaynaklar arasında “Atatürk Ekonomisi ve Beş Destan Adam” adlı kitabımı da görmek; gönendirdi, kıvandırdı, sevindirdi beni.
Bu kitapta fazlalık ve önemsiz tek satır yok. Ancak her zaman önemlinin de önemlisi vardır. Bu “önemlinin önemlileri” nden bir demet sunayım, özendirme ve tanıtma niyetine.
-Türk askeri Hatay’dadır. Bir taburumuz Fransızların boşalttığı bir kışlaya girecekti. Kadınlarımız, Türk kadınları, kestiler askerin önünü. Dediler ki komutana “Yirmi yıl önce, düşman askeri gidince, kışlaları bizim askerimiz için saçlarımızla süpüreceğiz diye ant içmiştik. Andımızı tutup şimdi burayı tertemiz edeceğiz.” Birbirlerinin saçlarını kestiler kadınlar, değneklere bağladılar, kışlayı saçlarıyla süpürdü, buyur ettiler askeri.
-Gâzi diyor ki “Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne Batılılaşacaktır, o sadece özleşecektir”
-9 Ocak 1929 günü Milli Müzeler Müdürü Halil Eldem, Topkapı Sarayı’nda, bilim dünyasını şaşırtan Piri Reis’in haritasını buldu. Heyecanlandı Gâzi bu buluşu duyunca, haritanın tıpkıbasımının yapılmasını ve dünyaya tanıtılmasını istedi.
-Fuat Köprülü, Hayat Dergisinde “Türk Milleti ancak kendi milliyetini idrak ettikten sonradır ki egemenliği kendi eline aldı” diye yazdı.
-Nebile, sabah ezanı okuyor, Mithat Cemal Kuntay, Gâzi’ye bakıyor, gözyaşlarını görüyor.
-Afet İnan, Cenevre’deki odasında Türk bayrağını yere serip alnı ayyıldıza gelecek şekilde namaza durup yakarıyor.
- “Bursa’da fabrikalar çoğalsın, hiç olmazsa türbelerin sayısına ulaşsın” diyen Atatürk, Fatih’in türbesinin açılmasını isteyen Hamdullah Suphi’ye “Bana 10 yıl izin ver” yanıtını veriyor.
-Yunan ordusu Sakarya’dan çekilirken, çoğu ahşap köy camilerini yakıp yıkmıştı. “Bu camileri yenilemek görevimizdir, bu hizmeti nutuk atmadan, gösterişe kaçmadan, siyasete alet etmeden yerine getirelim” dedi Atatürk.
-Ve Mehmet Akif’in Kur’an tefsiri çalışmalarını sonuçlandıramamasının içyüzü...

Yazarın Diğer Yazıları