Cumhuriyet Treninden Tanzimat Trenine

Biz Türk Ulusu için, bağımlılık ve bağımsızlığın simgesi olmuştur tren ve ray. Trenin ve demiryolunun Osmanlı açısından ne anlama geldiğini, hazırlamakta olduğum destanlar kitabımdan dizelerle ifade etmek istiyorum: “Tek ulaşım aracı değilse de/tek sevkıyat aracıydı o devirlerde./İri ve verimli/yükle düzü-dünyayı çekip götürsün./Askerin kendisi/nevalesi/ve cephanesi/kara trenle daha kolay ve daha çabuk sevk ediliyor/ve daha ekonomik./Ve dahası /vergi artırma umudunu raylara bağlamıştır Osmanlı Maliyesi./ Köylünün ürününden aynî vergi olarak/daha çok pay alacağından/ve kayıt dışılık da olmayacağından/hububat, bakliyat, endüstriyel bitkiler/ve canlı hayvan/trenle taşınsın istiyor belirli pazarlara./Osmanlı için ray bunlardan ibaret işte
Gelgelelim dünya egemenleri/ray ray ray nidalarıyla/bir sömürgecilik marşı çalmaktadırlar./Ray yayılmacılık/ray buyurmacılık/onlara göre./Verin ayrıcalıkları/yapıp teslim edelim biz işletmek kaydıyla./Bizim kârımız/sizin de rayınız olsun. /Olsun!../Olsunun 40 kilometrelik bir ceremesi var./O iki uzun çizgi nereden geçer ise/ sağında ve solunda/20 kilometrelik bir alanda/İsviçre büyüklüğünde bir toprakta yani/her türlü maden ve petrolün arama ve işletme hakkı/verilmekle kalınmayacak/orman ve tarım alanlarından sınırsız yararlanacaklar/ ve buldukları tarihi eserlere de /öz malları gibi el koyacaklar.../İşine gelirse.
İşine geliyor hasta adamın/döşüyor gâvur/taşıyor gâvur./Gâvur hep de gâvur çalıştırıyor/ve muhabere dili gâvurcadır yalnızca./İşine gelirse!..”
Kurtuluş Savaşı’nda neler çekmişiz demiryollarından, ne mucizeler yaratmışız. Destanın o kısmı, sığmaz bu köşeye. Ve Cumhuriyet’in asr-ı saadet yıllarında demirağlarla örmüşüz anayurdu dört baştan. Ulusallaştırmışız, öz malımız olmuş demiryolları. Ama Büyük Ata’dan sonra, geri gelmiş Tanzimat kafası. Truman’lara, Marshal’lara muhtaç edip, satmış bizi o kafa. Vazgeçirmiş bizi uzayıp giden o tren yollarından. Bir “AB treni”, bir “son vagon” safsatası ardına düşmüşüz.
Daha önce “Demirağlardan Örümcek Ağlarına” adlı kitabı yazan Ümit Sarıaslan, demiryolu serüvenimizin ayrıntılı bir öyküsünü “Cumhuriyet Treninden Tanzimat Trenine” adlı kitabında anlatıyor. Sürükleyici bir kurgusu var kitabın. Kurguda önemli bir dönemeç: Pamukova’daki hızlandırılmış tren kazası. Trenle birlikte Türkiye’nin de raydan çıkışı. Bu kazanın 4. yılına tesadüf eden 22 Temmuz 2007 seçimlerinde uğradığımız büyük siyasal, tarihsel ve toplumsal kaza. Ve kara tren türkülerini bastıran “Ray bana raylar bana” türküsü.
Kritik Kitaplar’dan çıkan bu eseri okumak gerek. İlgilenenler için, işte yayınevinin telefonu: 0312 418 33 20
Edebiyat ve Eleştiri
İçerik, biçim ve sayfa düzeni açısından insanın yüzünü güldürüp, gönlünü hoş, belleğini ve bilincini âbad eden bir dergi var, adı: “Edebiyat ve Eleştiri”. Bu dergiye abone olmak için şu elmek adresine başvurabilirsiniz: abonet@abonet.net
Derginin son sayısında Hüseyin Haydar’ın “Emin Gürses Niçin İçerde?” başlıklı bir şiiri var, okumayan ziyandadır. Bu şiirden bir küme sunayım: “Türkiye’nin emini, Karadeniz’in dereleri gibi temiz akar/Halkın emini, Atası gibi masmavi bakar/ Yetimlerin emini, Topal Osman’ın hırçın oğludur/Uğur Mumcu’nun kardeşi, İpsiz Recep’in torunudur/Sakarya Ovası’nda ayakta durur, Bolu Dağı’na yaslar sırtını./Hepiniz emin olun, hepimiz emin.../Emin Gürses bunun için yatar içimizde.”

Yazarın Diğer Yazıları