Cumhuriyet Devrimi Dosyası
Yaklaşımını, bakışını ve yöntemini en başından açıklıyor zaten. Ne diyor mealen? Diyor ki “Cumhuriyet devrimi gerçeğini kendine Atatürkçü diyenler araştıramaz, bunu ancak işçi sınıfı ve emekçi halkın dünya görüşü olan tarihsel materyalizm bakış açısına sahip olanlar yapabilir.”
Evet.. Beğenin beğenmeyin Halit Erdem Oksaç böyle diyor “Cumhuriyet Devrimi Dosyası” adlı kitabının (Asya-Şafak Yayınları) ön sözünde. Peki bu baştan bağlama, tavır ve sınır koyma, nesnelliği bozar mı, yansızlığı yok eder mi? El-cevap: Eder. Bunu en baştan eleştiri olarak koyayım. Oksaç’ın Atatürk’ü, tam olarak benim Atatürk’üm değil söz gelimi. Oksaç’ın tarihsel olayları değerlendirme, irdeleme ve çözümlemesinde yanlış ve eksiklikler var bana göre. Oksaç’ın Sultan Galiyev’e çatmasını hiç sindiremedim içime. Fakat bu kitaptan değerli bilgiler ve gerçekleri öğrenmek mümkün, ben de öğrendim, “Kartal Gözüyle Laiklik” ve “Atatürk Ekonomisi” kitaplarımın ileriki baskıları için özel alıntılar derledim.
Okuyalım, öğrenelim, eleştirelim, bu bizi çoğaltır, büyütür, doğruya götürür. Bu kitaptan bu çerçevede bazı alıntılar sunmak, haktır, yarardır, sunuyorum:
- Tanzimat bir devrim değil reformdu.
- Kanun-i Esasi ile egemenliğin kaynağını padişah artık Tanrı’dan değil. hukuktan alıyordu ve mülk anlayışından vatan anlayışına geçiliyordu.
- Dinci gericiliğin yanlış kavmiyetçilik yorumları.
- Kemalistlere göre, Araplar, İslam’ın özünde yer almayan kendi etnik yaşantı ve geleneklerini din gibi dayattılar, bundan Türklük çok zarar gördü.
- 1924 Anayasası’nın ve Cumhuriyet Devrimcilerinin Türk tanımları.
- Türkçe Türk ulusunun temeli ve kalbi.
Bilge Babüroğlu’nun Çılgın Proje Yorumu
Selahattin Babüroğlu, eski İmar ve İskan Bakanı, eski Kontenjan Senatörü ve eski İller Bankası Genel Müdürü’dür. Doksana dayandı şimdilerde yaşı. Hatırlayanlar olacaktır, “Anılarımdan Kesitler” adlı eserinden söz etmiştim bir yazımda. Bu değerli ve bilge insan, bu gerçek Dadaş, geçenlerde telefon etti bana, bir e-posta gönderdiğini, ona bakıp bakmadığımı sordu. “HEPAR’dan adayım Sayın Bakanım, bu ara e-postalara gecikmeli bakıyorum” dedim. Kutladı beni, çok önemli bir iş, hatta kahramanlık yaptığımı söyledi. Sağ olsun, mübarek ellerinden öpüyorum.
Sözü edilen e-postayı açıp okudum, Başbakan’ın “Çılgın Kanal” projesinin sakıncalarını bir uzman, bir bilge adam olarak şöylece açıklıyor Babüroğlu: “Karadeniz’le, Marmara Denizi arasında su alıp verme işlevi söz konusu değildir. Deniz sularındaki yoğunluk farkından dolayı ” osmoz “(1) olayı yoktur. Karadeniz’e dökülen tatlı ve diğer sular daha aşağı kotta olan Marmara Denizi’ne akmaktadır. Yani İstanbul Boğazı’ndan dengeli bir düzende doğal boşalma vardır. Karadeniz’den zorlama özel nitelikli yeni bir kanal açılırsa, doğal denge bozulacak İstanbul kanalına dökülen su artacaktır.
Öte yandan; piyezometrik (2) çizgi Karadeniz’in Marmara’dan 15-45 cm yüksek olduğunu göstermektedir. Hızları farklı aynı yönlü çift akıntı söz konusudur. Genelde, Karadeniz’den Marmara’ya birbirine ters iki akım olduğu kabul edilmektedir. Bizim çalışmalarımıza göre, su aynı yönde fakat hızları farklı şekilde akmaktadır. Bu da rölatif olarak ters yönlü akıntı algısını oluşturmaktadır.”
1) Osmoz: Yoğunluğu farklı iki ayrı sıvının, iki gazın, bazı cisimlerin gözeneklerinin arasında geçip birbirine karışması olayı
2) Piyezometrik: Basınçlı akifere (yer altındaki su içeren geçirimli kaya veya toprak) giren kuyulardaki statik su seviyelerini birleştiren çizgiye “piyezometre çizgisi” denir.