Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Kıbrıs siyaseti
Anavatan Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyların yüzde 52’sini alan Başbakan Erdoğan 12. Cumhurbaşkanı oldu. Başta CHP ve MHP olmak üzere birçok siyasi partinin desteklediği Ekmeleddin İhsanoğlu bana göre beklenenin üzerinde oy aldı.
İktidar partisi AKP’nin başına Erdoğan’dan sonra kimin geçeceği aylardır tartışılmaktadır. Başkanlık rejimine geçmek isteyen Erdoğan’ın AKP’nin başına kendisine yakın bir adayı getirmesi beklenirken, Cumhurbaşkanı Gül’ün AKP’de siyasete devam edeceğini açıklaması parti başkanlığı yarışına yeni bir boyut getirmiştir. Güçlü bir Türkiye Kıbrıs Türkünün en büyük temennisidir. Kıbrıs Milli Davamızın ancak güçlü bir Türkiye tarafından savunulabileceğini yakın tarihimizi inceleyenler görecektir.
Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan son 12 yıldır Türkiye’yi yönetmekte ve Kıbrıs Türkünün kaderine yön verecek önemli, hayati kararlar almış ve almaktadır.
Kasım 2002’de iktidar olan AKP Kıbrıs sorununu Erdoğan liderliğinde “bir adım önde” siyaseti ve “kazan- kazan” yöntemiyle çözmeye kalkışmış ancak bir sonuç alınamamıştır. İktidara gelir gelmez Erdoğan “siyasetin sorunları çözmek sanatı” olduğunu vurgulamış ve Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünü rahmetli Cumhurbaşkanı Denktaş’ın sözde “çağdışı kalmış” yöntemlerine bağlamıştı. Bir Anglo-Amerikan planı olan ve Kıbrıs Türkünün adada yok olmasının önünü açacak olan Annan Planı’na destek veren AKP, Rum tarafının referanduma “hayır” demesiyle gerçek uzlaşmaz tarafın kim olduğunu geç de olsa anlamıştır.
KKTC’nin kurucucusu Cumhurbaşkanı Denktaş’ı ölümüne yakın hastanede ziyaret eden Erdoğan’ın helallik isteyerek adeta Kıbrıs siyasetinde yapılan yanlışlardan dolayı üzüntü duyması ve Denktaş sonrası süreçte “iki devletli” çözüm konusunda açılımlarda bulunması Kıbrıs Türkünü nisbeten ferahlatmıştır.
Başbakan Erdoğan’ın 2011 yılında 20 Temmuz törenleri için geldiği KKTC’de “Kıbrıs diye bir devlet yoktur. Kuzeyde KKTC vardır. Rumların Kıbrıs Türkleri ile daha fazla oynamalarına izin vermeyeceğiz. Anlaşma olsun diye ne bir karış toprak veririz, ne de bir tek asker çekeriz” taahhüdü Kıbrıs Türkünün geleceğinin teminatı niteliğindedir.
Daha sonraki süreçte KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun müzakere masasında yeniden “federasyon” görüşmek için oturmasını sağlayan Erdoğan’ın, Kıbrıs siyasetindeki zikzaklar bizleri kaygılandırmaktadır. KKTC halkının Cumhurbaşkanı Eroğlu’nu “konfederal” bir çözüm bulmak üzere göreve getirmesine ne yazık ki AKP yönetimi saygı göstermemiştir. Kıbrıs Türkünün çoğunluğu, içerisinde KKTC’nin olmayacağı bir çözümü onaylamamaktadır. Seçimlerde AKP’ye ve geçtiğimiz gün Başbakan Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy veren Anadolu’daki milyonlarca kardeşimiz de KKTC’siz bir anlaşmaya razı değildir. Vefakar Anadolu insanı, Kıbrıs Türkünün binbir meşakkatle kurduğu devleti KKTC’de huzur, güven ve ileriye ümitle bakarak yaşamasını arzulamaktadır.
Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görevine başladıktan sonra önceliği başkanlık sistemine geçiş olacaktır. Önümüzdeki yıl Nisan ayında KKTC’de Cumhurbaşkanlığı seçimi vardır. Mevcut şartlarda Rum tarafının müzakerelerde sonuç almak üzere adımlar atması beklenmemektedir. Bölgemizdeki gelişmeler, ABD ve AB’nin bu gelişmelere paralel olarak Anavatan Türiye’ye karşı tutumu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs siyasetinde karar almasını etkileyen unsurlar olacaktır.
Rum tarafının beklentisi Erdoğan’ın Kıbrıs’ta ödün vereceği yönündedir. Rum basını Kıbrıs sorununun çözümünde belirleyici aktörün Türkiye olduğu temasını işlemekte ve Türkiye’nin AB’ye tam üye olabilmek için Kıbrıs’ta ödün vereceğinin kesin olduğunu yaymaktadır. Rum basını, Kıbrıs’ta “tek devletli” çözüm taraftarı olan ABD Başkan Yardımcısı Biden’in “Biz Erdoğan’la Kıbrıs sorununu çözeriz” temennisini ise doğal olarak Rum yanlısı bir gelişme olarak propaganda aracı olarak kullanmaktadır.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Erdoğan’ın bütün bu öngörüler ve yakın tarihte yaşananlar çerçevesinde Kıbrıs’ta nasıl bir siyaset izleyeceği konusunda haklı endişelerim vardır. Temennim ve beklentim Erdoğan’ın Milli Kıbrıs davamıza sahip çıkacak yönde adımlar atmasıdır.