Çözüm değil ölüm süreci

Terör örgütlerinin vahşi uygulamalarını gördükçe hemen hepimizin sorduğu bir soru var ya;
- Nasıl yapabiliyorlar? Beyinleri mi yıkanmış? İlaç mı kullanıyorlar?
Dr. Hilmi Özden, günlük diyaloglarımızda, önüne-ardına çok da kafa yormadan sorduğumuz bu sorunun cevabını da kapsayan bir araştırma yapmış:
Beyin ve terör.
40 sayfayı bulan, teröristin zihin dünyasını nöro-bilimler ışığında analiz eden ve Dr. Özden’in Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık dahil ilgili birçok kişi-kurumla da paylaştığı bu makaleyi -zor ama- özetlemeye çalışacağım.
Dr. Özden’e göre “şifre”, “beyin esnekliği” ;
“Beyin temel sinir hücreleri nöronlar arasında oluşan bağlantılarımız (sinapslar) her insanın ilgi alanı için farklı gelişir ve oluşurlar. Her birey için ona özgü fiziksel ve ruhsal yaşantılardan etkilenirler. Teröristlerin yıkıcı, tahrip edici eylemleriyle ile ilgili olarak nöron bağlantıları da bu yolla artar.
Biz nasıl bir otomobili kullanırken başlangıçta zorlandığımız halde daha sonra rahatlıkla kullanıyorsak (Bu piramidal sistem bilgilerini (istemli davranışları) extrapramidal (otomatikleşmiş) sisteme devretmemizden kaynaklanır) teröristler de öğrendikleri her türlü imha, pusu kurma, kundaklama, yok etme ve benzeri eylem-davranışları ekstrapiramidal sistemlerine aktarmıştır.”
Özden’e göre “İrrasyonal/ mantıksız düşünce ile istek ve hırslarının esiri olmuş terörist beyninin plastisitelerinin, kısa vadeli çözümlerle değişeceğini ve olumlu hale geleceğini beklemek hayalcilikten ibarettir.”
Çünkü...
“...çok tekrarla bir husus, uzun süreli hafızaya nakledilir. Uzun süreli hafızada biyokimyasal yollar devreye girer yani bilgi hücre içinde protein olarak depolanır. Unutulması da kolay olmaz.
...Teröristlere uygulanan beyin yıkama metodu ile sürekli olarak uzun süreli hafızaya şiddet, yok etme, düşmanlık tohumları ekilir. Beyne yıkıcı, tahrip edici eylem programları ve fikirler birer protein olarak kaydedilir, silinmeleri imkansızlaşır. Türkiye’de çözüm (çözülme) süreci ile terör örgütü meşrulaşma sürecine girmiş, insanlar doğru/eğri, hayr/şer, günah/sevap, kötülük/iyilik gibi değerler sisteminde tereddüde düşürülmüştür. Bu süreç böyle devam ettiği müddetçe, bölücü terör örgütü beyni yıkanmış eleman sayısını artıracaktır ve artmaktadır.
...Terör örgütleri, kanser hücreleri gibi kontrolsüz bir şekilde çoğalırlar. Çözüm süreci ile herkesin dağdan inip işine gücüne döneceğini, terörün son bulacağını beklemek hayalcilikten ibarettir. Ortamını bulduğu an, suç makinelerinin tereddüt etmeden ortaya çıkacaklarından kimsenin kuşkusu olmamalıdır.”
Peki “her insan doğuştan tertemiz” olduğuna göre bir tür “geri dönüşüm” sağlamak mümkün değil mi?
Hiç öyle “müzakere”yle, “süreç”le, “açılım”la değil; Dr. Hilmi Özden bunun ancak “DNA’nın yapısında veya diziliminde değişiklikle” olabileceğini savunuyor. Başvurulacak alan: Davranış genetiği!
Son noktayı şöyle koyuyor Özden:
“Tıpta hastalıkların başıboş bırakıldığı görülmemiştir. Enfeksiyon hastalığından kansere ve cerrahi rahatsızlıklara kadar hepsine gereken tedavi uygulanır. Kanserli doku çıkarılır. Cerrahi olarak ne gerekiyorsa o yapılır. Hastalık yapıcı mikro organizmalarla mücadele edilir. Mikroorganizmaya “Buyur gel kolera, tifo, veba oluştur!” denilmez.
Meclisler, dış ve iç güvenlik birimleri de, elinde her türlü konvansiyonel silahı ile ölüm kusan terör örgütüne “barış’ adına “çözüm” adına “buyurunuz, istediğiniz gibi istediğinizi yapın” demez. Sırtında roket atarı ile terörist dolaştırılmaz, imha edilir...”

Sizden Gelenler...

Her güne ayrı trajedinin düştüğü bir haftanın sonunda, haliyle isyan yağdı okurlarımızdan da... Aşırı duygusallıkla yazılan ve hukuki sonuç doğurabilecek mesajları ayırdıktan sonra en azından gazetede yayınlanabilir olan birkaçını paylaşalım istedik:

Mustafa Kemal’in ordusu kazanmasın diye dua eden, isyan çıkaran mollalar ve ulema vardı. Bugün de din elden gitti diyenler var. Ülke gidiyor, canlar gidiyor neredesiniz...
Ülkümüz Cumhuriyet

***

Cumhuriyetin sağladığı imkanları kullandılar; cumhuriyetle cebelleşiyorlar.
Erdoğan Çetin

***

Kuzenimi bu “şerefsizlik” için mi Şırnak’ta şehit verdik?
Alphan Yoldaş

***

Bunlara sebep olanlara bedduadan başka elimden bir şey gelmiyor. Allah affetsin. Bir sürü kulakları sağır, gözleri kör, kalpleri taş insanın arasında yaşamak o kadar zor ki...
Mustafa Nalbant

***

Türkiye cips reklamı gibi “yiyin gari” , Mehmet’i düşünen kim?
Atilla

***

Hakkari’de vatani görevini yapan askerimizin annesi şehit haberini duyunca fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Analar ağlamıyor mu?
Ezgi Tezcan

***

Bir ülkede teröristlerin cenazeleri şehitlerin cenazelerinden daha görkemli ise, o ülke teröre yenik düşmüştür.
Ercan Korkmaz

***

Bizler çok övünülen Osmanlı’nın etrak-ı bi idrakiyiz. Yeni Türkiye’de ancak bu kadar yer bulabildik; kaldırımlarda.
Afshar

Yazarın Diğer Yazıları