Cizre’de 'kuyu restorasyonu'
PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan suçladı; tutuklandı! Hakkındaki suçlamaların yegane gerekçesi nam-ı diğer “ölüm kuyuları ydı!
Kuştepe kazısında bulunan “ne idüğü meçhul kemikler” dolayısıyla Cizre’de işlenen 20 cinayetin sorumlusu olduğu iddia edilen Cemal Temizöz dokuz kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor.
Temizöz’ü sadece “Türk hukuk sistemi” değil; gazeteler, televizyonlar, köşe yazarları ve (en çok da) Avrupalılar da yargılıyor. Yargılamakla kalmayıp hüküm veriyor; infaz ediyor.
Ve bütün bunlar karşısında o, -mübalağa değil tam manasıyla- tek başına mücadele veriyor.
***
E.J. Albay Temizöz’ün “hükmen tutuklu” bulunduğu (Balyoz yargılamasının Silivri ayağında 18 yıl cezaya çarptırıldı) Silivri Cezaevi’nden gönderdiği mektup, okuyunca tokat gibi çarpıyor insanın suratına. “Ben” diyor; “TSK’nın şerefli eski bir mensubuyum...”
Peki ya onu yargılayanlar, yargılatanlar? İşte Temizöz’ün kaleminden bu soruya cevap olabilecek satırlar:
***
“Ben son yıllarda “Kemalist Oligarşi” yakıştırması yapılan, devletine ve halkına canı pahasına sadakatle hizmet etmiş, TSK’nın şerefli eski bir mensubuyum.
Ben, Avrupa’ya taşınarak baskı aracı olarak kullanılan, bazı raporlara konu olan “dava”nın sanığı, mahkeme salonlarından başka TV kanallarında, gazete manşetlerinde, köşe yazılarında hakkında hüküm verilen, itibarsızlaştırılmaya çalışılan E.J.Albay Cemal Temizöz’üm.
Ben, bu yapılanlar yetmiyormuş gibi, DIŞ GÜCÜN “Yeni Dünya Düzeninde “ TSK’yı etkisizleştirmek için, yurt içindeki işbirlikçileri marifetiyle projelediği ” Balyoz kurgusu”nda bertaraf edilen 364 TSK personelinden biriyim.
“Asit kuyuları, ölüm kuyuları” yaygaralarıyla, hala sonucunu bilmedikleri kemiklerin peşine takılanlar, hangi kirli savaş ise adını koydukları “toplumsal barışa katkı sunmak” adına, karşı cephedekiler ile kör kuyuları konuşturarak haber ve yayın yaptılar.
Hızlarını alamayanlar da vardı. Nasıl bir düşmanlıksa, tarafımı itibarsızlaştırmaya çalışanların yanında yapılanları yeterli görmeyenler, yine barış adına BDP’yi, Cemal Temizöz’e karşı sık sık uyarmayı ihmal etmeyenler de vardı.
Bugün, terör örgütünün Şemdinli ve diğer bazı bölgelerde uygulamaya çalıştığı “Kurtarılmış Bölge” stratejisiyle, biz, Türkiye’de ilk defa 1992-1993’lerde Cizre’de karşılaşırken, kör kuyuları arayanlar neredeydi acaba?
Örgütün bu stratejisine karşılık yine Türkiye’de ilk defa, Aralık 1993 ve 13 Ağustos 1994’de Cizre’de, Türk bayraklarıyla PKK’yı TEL’İN MİTİNGLERİ yapılırken, adım adım devletten ve halktan rehin alınanları geri aldığımızda, neredeydiler? İzleyeceğiniz ve işte esas “Toplumsal Barış” diyebileceğimiz bu görüntülerle, Türkiye bir daha karşılaşacak mıdır?
Ortamı ve yaşamı cehenneme çeviren saldırıların yanında, patlayıcı ve tuzak tehdidiyle bizi karakollarımızdan koparmak amacıyla bulunduğumuz yere hapsetmek istediklerinde araziden atlarla nasıl karakollara ulaştığımı, çözebilmişler midir acaba? Kör kuyuları restore edenleri değil de, halka sorsalardı; belki mücadeleye yaptıkları katkılarını da anlatırlardı. Bu Vahşi Batı değil Güney Doğu’da, “efsane” dedikleri bir Yüzbaşı/Binbaşı’nın akılalmaz uygulamalarını da. Nasıl sabırları taşırdığını da.
O günlerde bir Yzb/Bnb.’nın halkın desteğini alarak yaptıklarının yanında, bugün Türk bayraklarının tahrik olmasınlar diye lojmanlardan bile kaçırılması, her gün onlarca şehit vermemizin bir anlamı yok mudur? Bu durumu sorgulamayanlara hatırlatmak isterim ki; o dönemde komutanların ve en önemlisi de halkın desteğini alarak mücadeleyi yürütenler, bugün bertaraf edilmişlerdir. Mücadele azmi ve değerlerin yok edildiği psikolojik çöküntüden de herkes nasibini almıştır. Ne yazık ki inisiyatif, altın tepsi içinde terör örgütüne sunulmuştur.
Sabırları taşırdığımı, çok olduğumu bildiğim bir başka cephe daha vardı. Onu da Balyoz davasında açıkladım. Neden savunma yapamadığıma dair ” BEYANLARIM “, proje sahibi dış gücü ve işbirliği yapan bu cepheyi deşifre etmektedir. Hakkımızda verilen düşmanca hükümde bu gerçeği gözler önüne sermektedir.
Cemal Temizöz
Silivri’de Hükmen Tutuklu.”
***
Temizöz’ün “beyanları” na ve yolladığı CD’deki “PKK’yı tel’in mitingi” görüntülerine de bir başka yazıda değinmek üzere...