Çılgın Türkler Kıbrıs
Benim gözümde;
Uzak Asya’dan dörtnala gelen o kısrağın tayıdır Kıbrıs.
Akdeniz’de var olduğumuzun onayıdır.
Türklük penceresinin vitrayıdır.
Savaş ve diplomasi sanatının kurmayıdır.
Bunalımların vay’ı, çığlıkların fay’ı, yok oluşun kıl payıdır.
Uzatmalı çözüm adayıdır. “Çözümsüzlük çözüm değildir” ufuksuzluğu ve ruhsuzluğunun en kolayıdır.
Aslında bir cumhuriyet ve demokrasi olayıdır.
Yarım yüz yıllık belleğimin ulusal uzayıdır.
Ve sözün kısacası Anamur ötesinde gönlümün han sarayıdır Kıbrıs.
Bunlar yeter sanıyordum Kıbrıs’ı kavramak ve algılamak için. Yetmezmiş, bunu Turgut Özakman’ın yeni yapıtı “Çılgın Türkler-Kıbrıs”ı (Bilgi Yayınevi) okuyunca anlayıp ayrımsadım.
Etkisi altında olacağım, olmaktan mutlu ve esrik olacağım bir kitaptır bu kitap. Kahramanları belleğimin şeref konuğu olacaklar ölene dek.
Kıbrıs anıları bölük pörçüktü, yazılanlar elden geçmeliydi, kayda girmeyenler kayıtlanmalıydı, derli toplu bir Kıbrıs kitabı çıkmalıydı ortaya. Böyle düşünmüş Özakman Usta ve ne de isabetli düşünmüş. Buluşturduğu anılar, şevke ve cana gelmişler yeniden, kol kola girmişler, bir görevdaşlık oluşturmuşlar. Bu, tarihten öte bir şey, belge roman demek de yetmiyor, karşılamıyor içeriği ve amacı. Bu özge bir roman, destanın elinde büyüyen bir roman, roman içinde destan...
Neler var bu kitapta neler, okumak gerek. Hâlâ okumamış olanlara propaganda yapayım azıcık (sevap bir propagandadır bu):
- İngilizlere vermiştik adayı 93 Harbinden sonra. Bayraklarımızı indirdiler İngilizler, o bayraklar özenle saklandı Kıbrıslı Türklerce, bir gün nasılsa asılacaklardı. İngilizler yasalardan ve kimliklerden Türk sözcüğünü sildiler, yerine “İslam” sözcüğünü koydular, Türk Lisesinin adı da İslam Lisesi oldu. İngilizler Sait Molla ve Osmanlı Şeyhülislam’ı Mustafa Sabri’yi fesat çıkarsınlar diye Ada’ya getirdiler.
- Ve Dilaver Cebeci’nin “Makaradeyyus” dediği Makarios, tarih sahnesine çıkıyor. Her melanetin arkasında bu kara cüppeli papaz var. Akritas Planı’nın büyük bir insanlık suçu olduğunu bu kitap bir kez daha kanıtlıyor.
- Seferberlik Tetkik Kurulu, Daniş Karabelen, Binbaşı Tansu... Türk Mukavemet Teşkilatı’nın kıvandırıcı, göğüs kabartıcı, olağanüstü başarılarla dolu öyküsü. Rıza Vuruşkan ve Çaygun... İki efsane adam... El altından neler yapmışlar neler... O günkü devletimiz ve başındakiler, Menderes, İnönü, Demirel ve Ecevit uyumuyorlarmış, uyumadıkları için de Kıbrıs Türk’ü yok olmaktan kurtuldu, 1974’de adaya o müthiş askerî harekâtı yapabildik.
- “Kıbrıs Büyükelçimiz Asaf İnhan, Bayraktar Kur. Alb. Arif Eryılmaz’la konuşuyordu. Konuşmasını kesti. Gülerek Denktaş’a döndü: ’Gel bakalım Denktaş Bey, beklediğin gün geldi’. Eline Ankara’dan yollanan gizli mesajı verdi. Türkiye sabah şafakta geliyordu. Denktaş’ın sevinçten başı uğuldamaya başladı. Üçü birbirlerine sarılarak keyifle ağladılar”. Okurken ben de ağladım, şimdi yazarken yine ağlıyorum.
- Kıbrıs çıkarmasının tüm mucizeleri bu kitapta var, herkes bunları okumalı, bilmeli, belleğine kazımalı.
Bu kitabı Anavatan ve Yavru Vatan’ın tüm Türkleri okumalı. Yetmez... Irak Türkleri, Azerbaycan Türkleri de okumalı, mücadele ne demektir, nasıl yapılır, direşkenlik ve inanç nelere kadirdir bunları öğrenmeliler.
Selam olsun, aşk olsun Sayın Özakman... Alkışlar, alkışlar...