Cumhuriyet yazarı Emre Kongar, CHP’nin 24 Haziran seçimleri sonrasında kendisine yöneltilen tepkilerin ‘ciddiyetini ve vahametini’ anlamadığı değerlendirmesinde bulunarak, partinin 1999 seçimlerinde baraj altında kalarak Meclis’e girememesini hatırlattı.
Sosyal medyada gözlemlenen yerel seçimlerde CHP’yi boykot hareketinin sebeplerini sandığa olan güvenin yitimi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun oyların güvenliğini sağlamada ‘yetersiz’ görülmesi ve 24 Haziran’a dair düş kırıklığı olarak özetleyen Kongar, “CHP’yi boykot sonunda Erdoğan/ AKP iktidarının yerel seçimlerde elde edeceği büyük başarı, sadece Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi değil, zaten rafa kaldırılmış olan Demokratik Rejim’in yeniden kurulma umutlarını da zedeleyecektir” dedi.
Kongar’ın Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (28 Ağustos) nüshasında yayımlanan köşe yazısı şöyle:
Erdoğan/AKP iktidarı Türkiye Cumhuriyeti’nin Parlamenter Demokratik Rejimi’ni değiştirdi:
Yamalı bohça gibi, tutarsız ve “ucube” bir Anayasa ile kurdukları ve adına da zaten garip bir biçimde “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” dedikleri Tek Adam Rejimi, 16 Nisan 2017 Halkoylaması ve 24 Haziran seçimleriyle iyice yürürlüğe girdi.
Bu süreç, Demokrasinin olmazsa olmaz “şeffaf ve adil seçim” ilkesizedelenerek, zorla gerçekleştirildi.
12 Eylül 2010 Halkoylaması’ndan beri hızla devam eden bu süreci engelleyemeyen Anamuhalefet Partisi CHP, seçimlere ve halkoylamalarına katılarak, zorla dayatılan bu değişimi meşrulaştırdığı ve hatta ona destek olduğu gerekçesiyle eleştiriliyor.
Sosyal Medya’da, özellikle de Twitter’da gözlenen, yerel seçimlerdeCHP’yi boykot hareketi şu temel nedenlerden kaynaklanıyor:
1) Erdoğan/AKP iktidarının, halkoylamalarını ve seçimleri, (yargıyı da arkasına alarak) demokrasinin eşitlik ve şeffaflık ilkeleri bir yana, mevcut Anayasa ve Yasa hükümlerine bile uymadan yapışı, seçmenin sandığa olan güvenini yok etmiştir.
Sandığa güvenini yitiren seçmen “Ne oy kullanırsak kullanalım zaten bir anlamı yok” diye düşünmektedir.
2) CHP’nin lideri, 16 Nisan 2017’de Demokratik Rejime darbe niteliği taşıyan ve yürürlükteki yasalara aykırı olarak sonuçlandırılan halkoylamasında, bizzat kendisinin kazandığını ilan ettiği “Hayır” oylarına sahip çıkamadığı ve Demokratik Rejimi koruyamadığı için, seçmen tarafından yetersiz görülmektedir.
Seçmen “Mademki oyuma sahip çıkılamıyor, niye oy kullanayım” demektedir.
3) 24 Haziran 2018 seçimlerinde, muhalefetin Cumhurbaşkanlığı’nı kazanacağı konusunda toplumda büyük bir beklenti yaratılmış ama kamuoyunda, hem CHP ve lideri, hem de CHP adayı tarafından bu beklentinin gerektirdiği kararlılık, özen ve çabanın gösterilmediği konusunda bir izlenim oluşmuştur.
Muhalefetin beklentisi yüksek olduğu için sonuç alınamayınca, düş kırıklığı da büyük ve yıkıcı bir etki yapmış, bu etki seçmeni CHP’yi cezalandırmaya yöneltmiştir.
Bu temel nedenlere ek olarak:
1) Kılıçdaroğlu ve ekibine yöneltilen Siyasal/İdeolojik/Atatürkçü eleştirilerin birikimi...
2) Parti içi muhalefetin (İnce’nin başarısından da etkilenerek) neredeyse delegelerin yarısının desteğini alması ama kurultay isteklerinin karşılanmamış olması...
3) Öteki muhalif parti seçmenlerinin destekleyici tutumları (elbette AKP’lilerin sevinçli katkılarıyla)...
Yönetim aleyhine oluşan, ama esas olarak CHP’yi büyük ölçüde zedeleyecek olan bu ciddi boykot hareketini daha da yaygınlaştırmaktadır.
CHP yönetimi bu tepkilerin ciddiyetini ve vahametini pek kavramışgörünmüyor:
Onlara, CHP’li seçmenin tepki gösterdiği Baykal yönetimindeki CHP’nin 1999 seçimlerinde baraj altında kaldığını ve Meclis’e giremediğini anımsatmak isterim.
CHP’yi boykot sonunda Erdoğan/ AKP iktidarının yerel seçimlerde elde edeceği büyük başarı, sadece Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi değil, zaten rafa kaldırılmış olan Demokratik Rejim’in yeniden kurulma umutlarını da zedeleyecektir!